BUNLARI EVİRE ÇEVİRE DÖVECEKSİN!
Son dönemlerde bu ayrımcılık haberleri de bir garip oldu. Olayın çirkinliğine bak: Sarhoş bir film aktristi, içkili bir barda, türbanlı kadınlara “Arabistan’a gidin, burada ne işiniz var” dediği iddia ediliyor.
Ortalık ayağa kalktı.
Kimse de demedi ki, türbanlı kadınların içkili barda ne işi varmış?
Sarhoş film aktristi yerine bana denk gelselerdi (ki ihtimal yok da), ben daha ağır laflar ederdim. Elimden gelirse evire çevire döver, tekme tokat o mekândan kovardım. Ayrımcılık neymiş görsünler.
Türban İslâmî kıyafet değil mi? Onunla batakhanede ne işin var? Çıkar, öyle git!
Ben bunları söylerken, yetkili bir ağabey olarak değil ama, bazı şeyleri konuşmaya hakkım olduğunu düşünürüm… Zira üniversitelerde türban yasağı çıktığında son senedeydim. Diğer İslâmcılar, kızlar kapıda coplanırken, sakallarını üç numara yapıp derslere girerken, ben bıraktım. İçeri –cezaevine– girdim.
Suçlama, türban yasağının başındaki kimseye karşı birtakım niyetler beslemekti. Yıllarca onunla yargılandım. Yani kızların bazıları müstesna, bu konuda fedakârlık yapmış, kendinden bir şeyler vermiş bir kardeşinizim.
Sonucun böyle olacağını bilebilsem yapar mıydım? Yapardım o ayrı.
Müslüman kızların okuma hakkı için mücadele ayrı bir şey, müslüman kıyafeti giyip barlarda sürten türedi muhafazakârlıkla mücadele ayrı bir şey. Ki, bir müslüman olarak, türban yasağı ile mücadele edilmediği kadar bu türedi kesimle mücadele edilmesi gerektiği fikrindeyim.
Türban hürriyet sembolüydü, muhafazakâr demokratlar onu ayak paspası yaptılar. Bütün mukaddes değerlerimizin halini buradan ölçün. Bunlar iktidara yanaşıp devleti yiyen, sonra zenginlikten ne yapacağını şaşırıp barlara batan aşağılık tipler. Onlarla mücadele bir müslümanlık görevidir!
Selim GÜRSELGİL