ŞEHİD AKINCI: GÜRSEL KABADAYI (21 Ocak 1980)
Gürsel Kabadayı, 1961 yılında Bayburt’ta doğar ve ailesinin İstanbul’a göç etmesiyle birlikte, o da küçük yaşta İstanbul’a gelir. Aile Çeliktepe Mahallesine yerleşir. Gürsel, Çeliktepe Ortaokulunu bitirir. Bir taraftan da, Çeliktepe Merkez Camiî önünde, İslâm dinini anlatan kitaplar, Kur’an-ı Kerim ve Elif Ba satarak aile bütçesine katkıda bulunmaktadır. Aynı zamanda, camiye gelen cemaat ve gençleri İslam’ın içtimaî mücadele cephesinde örgütleme faaliyetlerine devam etmektedir.
Bölgeye hâkim olan Dev-Sol grubunun elamanları, kendisini bu tür faaliyetlerde bulunmaması için tehdit ederler.
Gürsel, onların bu tehditlerine boyun eğmez ve faaliyetini sürdürür. Bu arada ailesine, aynı mahallede yaşayan militan solculardan Mehmet Ali isimli bir kimseyi göstererek, “Şu adama iyi bakın! Eğer bana bir şey olursa bundan bilin.” diye bilgilendirir.
Bölgedeki solcu militanlardan Mehmet Ali ve Zeki Karakuş isimli şahıslarla uzun bir tartışmanın ardından yine kendisini tehdit ederler. Tehditlere pabuç bırakmayan Gürsel faaliyetlerine devam eder. Bu tehditlerden bir kaç gün sonra, 21 Ocak 1980 günü, şehid edilir.
Gürsel Kabadayı’nın kardeşi anlatıyor:
Sakin kararlı bir kişiliği vardı. Vurulmadan önce jandarma karakolundan bizi çağırdılar. Annem, ağabeyim ve ben gittik. Karakol komutanı, “Bak oğlum, sen de dava adamısın, ben de. (Solcu bir adamdı) Bak, hakkında bildiri dağıtılmış, seni vuracaklar; buralardan git!” deyip bildiriyi bize gösterdi. Ağabeyim de: “Olur gideyim!” dedi. Karakol komutanının yüzünde tam sevinç ifadesi oluşmuştu ki, ağabeyim: “Yalnız küçük bir sorun var!” dedi. Komutan: “Nedir? Hallederiz?” dedi. Ağabeyim de şöyle dedi: “Peki, ben gidersem burada ALLAH’U TEALÂ’nın davasını kim savunacak?” Ve karakoldan arkasına bakmadan hemen çıkıp gitti biz de peşinden. Gerçekten inandığı gibi yaşamak için her şeye baş kaldırmış dimdik yürüyordu. Onun karakoldaki o kararlı, cesur konuşması benim bütün hayatıma şekil verdi.
Ergin BULUT