25 OCAK 2000… SANCAR KARTAL ÖLMEDİ, KAVGAMIZDA YAŞIYOR!
25 Ocak 2000… Mücadele tarihimizin ve İslâm Tarihi’nin şanlı sayfalarından biri…
…..
Çatışmanın son saatleri…
Karşı koğuşa bakan duvarın dibine Kumandan başta olmak üzere bütün mücahidler sıralanmış, oturuyorlar.
Oturanlar içerisinde, daha önce bahçeye çıkmak zorunda kalıp tekrar içeriye girmeyi başaran, Şehid Sancar Kartal da var…
Tavandan, karayüzlü birinin attığı kahpe kurşunla İbrahim Tatlı gönüldaş ayağından vuruluyor…
Aynı ânda, karşı koğuşun çatısından İBDA-C Koğuşu’na doğru uzun namlulu silâhlarla yapılan atışlar devam ediyor.
Kurşunlar, duvar dibinde, kimi sigara içerek sakin bir şekilde oturan mücahidlerin kulaklarının dibinden ıslık çalarak geçmekte.
Islık çalan kurşunların her biri, ya elbise dolaplarında yada koğuşun karşı duvarında patlıyor.
Tam da o esnâda Sancar’ın sakin, fakat orada bulunan bütün mücahidlerin duyabileceği tondaki sesi yankılanıyor:
“Vuruldum!“
Ardından Kumandan’a hitâben;
“Kumandanım! Ben ölüyorum, hakkınızı helâl edin!” diyor.
Kumandan gayet mütevazi bir şekilde Sancar’a karşılık veriyor;
“Helâl olsun oğlum! Ne hakkımız var ki?!.“
O esnâda bir gönüldaşın sesi araya girerek;
“Yahu ne ölmesi! Ölmek öyle kolay mı? Hemen ölünür mü?” şeklinde Sancar’a hitâb ediyor.
Gönüldaşın, Sancar’a bu şekilde hitâb etmesinin sebebi, muhakkak ki onun sükûnetinden ve öleceğini gayet tabiî bir biçimde söylemesinden kaynaklanıyordu…
Ve Sancar’ın sesi bir kez daha duyuldu:
“Eşhedü En lâ İlâhe İllallah………..“
Duvar dibine Kumandan’ın yanına sıralanmış, gayet sakin bir şekilde oturan oradaki Mücahidlerin Sancar’ın ağzından duydukları son söz, Kelime-i Şehâdet’ti.
Allah’ın Varlığı’na şahidlik ederek, düşmanın, sırtından attığı kahpe kurşunuyla son nefesini veren Şehid Sancar Kartal’ı ne dün, ne bugün;
Hiçbir nifak, fitne, bozguncu ve bölücü zihniyet bize unutturamadı, unutturamayacak.
Öncü şehidlerimiz borçlarını ödedi.
Şimdi sıra bizde!
Şehid Sancar Kartal Kısas Kıtaları’na selâm olsun!
ADIMLAR Dergisi