DORİAN’I BEKLEYEN TİCARET TANRISI
Bildiğim kadarıyla kasırgalara “kadın” adı verilmekteydi.
Amerika’yı vurması beklenen, Trump’a Polonya ziyaretini iptal ettirecek kadar büyük olacağı tahmin edilen, vurmaya başladığı Bahama Adaları Başbakanının, “tarihte Bahama’yı vuran en büyük kasırga” dediği ve yine tarihte kaydedilmiş en büyük altıncı kasırga olduğu söylenen kasırgaya Dorian adı verilmiş olması bir istisna mı, yoksa bu isim uniseks mi?
Bu saikle “Dorian” adı neren gelmektedir, ne demektir diye yola çıkmışken, Dorian isminin perde arkasında kocaman bir tarih çıktı karşımıza.
Tabi, Dorian isminin geçtiği yerde, Oscar Wilde’ın tek romanı olan “Dorian Gray’in Potresi”ni de hatırlamamak olmaz. Dorian Gray, ebedî gençlik adına ruhunu satan bir tip. Dorian Gray’le ilgili bu kadarcık bir not düşmek şimdilik yeter. Zira Dorian Gray, mitolojiden tutun da Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin, “gençlik fazileti ve pirlik rezaleti”ne kadar birçok tedailer barındırmakta.
KİM BU “DOR”LAR?
Dorian adı, “Dor”lardan gelmekteymiş. Bu Dorlar kimlermiş, bakalım. İnternette, çeşitli kaynaklardan derlediğimiz bilgiler şöyle:
Dorlar (Doris) (Yunanca: Δωριεῖς, Dōrieis), Antik Yunanistan asıllı, Hint–Avrupa kökenli göçebe kabilelerdir. Bir süre Yunanistan’ın kuzeyindeki Doris Bölgesi’nde oturduktan sonra yaklaşık olarak MÖ 12. yüzyıl ortalarından itibaren Yunan yarımadasına dalgalar halinde akınlar düzenleyerek bu bölgedeki tunç çağı Miken uygarlığını yıkmışlardır. Demir çağı silahlarıyla kısa sürede askeri – feodal Miken krallıklarının siyasi gücünü etkisiz hale getiren Dorlar, Miken etkisi altındaki batı Anadolu, Girit ve Rodos’un da dâhil olduğu adalara yayılmışlardır.
Yayılma bölgelerinde bir siyasi birlik oluşturmayan Dor istilasının sonucunda söz konusu bölgelerdeki yerleşimler arası kültürel ve ticari sıcak ilişkiler de son bulmuştur. Bu devirde tüm tarımı, yazıyı ve idare organları ortadan kaldırdılar. Böylece Dor istilasının ardından 4 asır süren bir “karanlık devir” yaşanmıştır.
Kuzeyin çobanları, Grek coğrafyasına hâkim olup medeniyeti yok ettikten sonra zamanla kendi medeniyetlerini tesis ediyorlar. İşin garip tarafı şu ki, Dorların hedefi olan Akalar da Dorlardan 800 yıl önce, Milat’tan önce 2000 yıllarında Yunanistan’a akın etmeye başlamış kuzeylilerden başkası değildi.
Kendilerinden önce Yunanistan’a yerleşmiş olan Akalar, akrabaları olan Dor göçlerini durduramadılar; bir kısım Akalar, Dorların önünden kaçarak Anadolu’ya sığındılar. Dorlar, Yunanistan’da kalan Akalar’ı toprağa bağlı köleler hâline getirdiler. Zamanla tüm Ege Denizi adalarını ve hatta bazı Anadolu kıyılarını da ele geçirdiler. Göç hareketi durulduktan sonra Dorlar, Aka uygarlığı temelleri üzerinde klasik Yunan uygarlığını vücuda getirdiler.
HÜRRİYET HEYKELİ VE DORLAR
Rodos’un ilk sakinleri olan Dorlar, Argos’tan gelen denizci bir kavimdi ve güneş ilahı olan Helios’a taparlardı. Dorlar Rodos’ta en parlak devrini MÖ 3. asırda yaşayan bir medeniyet kurdular. Mısır ve Fenike’nin ürünlerini alıp satarak zengin oldular. Adayı kültür-sanat merkezi, güzel konuşma ve felsefe okulu haline getirdiler. Batı Anadolu’da da şu anda Datça yarımadasının ucunda bulunan Knidos antik kentini hem ticari hem de kültürel açıdan devrin en önemli liman şehri yaptılar.
Makedonya Kralı Demetrios, Rodos’u uzun süre kuşatma altında tutmuştu. Dorlar, Demetrios’la yaptıkları bir savaşı kazandıktan sonra, kuşatmanın kalkması anısına zafer anıtı olarak ve ilahları Helios’a şükran borçlarını ödemek için, Rodos limanının girişine büyük bir Helios heykeli yaptılar. MÖ 281-280 yılında yapılan 32 metre yüksekliğindeki bu tunç heykel, elinde bir meşale tutuyordu. Bugünkü New York limanındaki Özgürlük Anıtı Rodos Heykeli’ni andırmaktadır.
Rodoslular bu heykelin kendilerini ve adayı koruduğuna inanırlardı. Bu heykel Herodot’un belirlediği 7 harikadan biridir. Bu nedenle her yıl “Helicia” denilen şölenler düzenler, bu heykelin dibinde dört atlı bir arabayı denize atarlardı. İnanışlarına göre, Helios böyle bir arabayla dünyayı dolaşarak insanları gözetlerdi.
DOR GÖÇLERİNİN TESİRİ
Dorlar, bilinen en eski kaynaklarda dahi Dor adıyla geçmektedir. İlk zamanlarında Tuna civarında göçebe yaşayan Hint-Avrupa asıllı kavimlerken Doğu Avrupa’da çıkan kıtlıklar nedeniyle doğuya göç eden farklı kavimler tarafından ortaya çıkan göç dalgası Milattan Önce 1200’lü yıllarda Dorları Doris bölgesine göç etmeye zorlamıştır. Söylenen göç dalgası Suriye’ye kadar devam eden, Hititleri yıkan devasa bir göçtür.
Bu istilalardan sonra Yunanistan büyük bir gerileme dönemine girmiştir. Büyük krallıklar ve görkemli kentler yok olmuş, doğuyla olan ticaret kesilmiş, yazılar ortadan kalkmış ve Doğu Akdeniz’in üstünlüğü Fenikelilere geçmiştir. Bu süreç Milattan Önce 800’lü yıllara kadar sürmüş olup ilk olarak istiladan en az etkilenen bölgeler yani Kıbrıs, Attike, Boiotia canlanmştır. Kısa sürede Dorlar Klasik Yunanistan’ın 4 büyük etnik grubundan biri (Akalar, İyonlar, Dorlar, Aiollar) olmuştur.
TİCARET TANRISI VE DORİAN
Amerika, “Ticaret Tanrısı” olarak görülürken, “serbest piyasa” diye ticaretin kurallarını kendisi koymuşken, bu çerçevede de dünyanın bir global köye dönüştüğü ve Yeni Dünya Düzeni’nin bu eksende inşa edileceği söylenir ve bunu perçinleyecek şekilde “Tarihin Sonu” çığlıkları atılırken, ne oldu da Amerika serbest piyasadan kendisi vazgeçerek ticarette korumacı tedbirler almaya başladı?
Tarihe dönelim mi?
Dorlar, Akaların Miken uygarlığını yıktıktan, Yunanistan karanlık çağa girdikten 400 yıl kadar sonra bu defa Dor hâkimiyeti altında o muhteşem klasik Yunan medeniyeti inkişaf etmeye başlıyorken bu defa Pers İmparatorluğu Yunan’a tebelleş oluyor ve uzun yıllar süren savaşlar başlıyor. Perslere karşı Dor siteleri birleşiyor, Atina öncülüğünde bir birlik kuruyorlar. Perslerin yenilgiye uğratılmasından sonra bu defa Sparta, Atina’ya karşı geliyor. Sparta ile Atina arasında Sparta’nın galibiyeti ile neticelenecek olan 27 yıl sürecek bir savaş başlıyor.
M.Ö. 430’da savaşın ilk yılı atlatıldıktan sonra Atina’nın başına muharebeden daha kötü bir facia geldi. Veba salgını baş gösterdi ve M.Ö. 426 yılına kadar birçok insanı öldürdü. Bu insanlar arasında tabii olarak askerler de bulunuyordu. Hatta M.Ö. 429’da Atina’yı yöneten Perikles bile vebadan yaşamını kaybetti. Perikles başarılı bir yöneticiydi ve askeri alanda kıymetli bilgilere sahipti. Perikles ölünce, Atinalılar büyük bir lideri kaybetmiş oldular.
Peloponnesos Muharebeleri adı verilen bu savaşla ilgili olarak Thukydides’in kaleme almış olduğu kitap bugün savaş stratejileri konusunda askerî ve siyaset bilimi okullarında okutulmaktadır.
KASIRGA AMERİKA’YA NE YAPAR?
Dorian Amerika’ya ne kadar zarar verebilir, göreceğiz. Ama şunu söyleyebiliriz ki, tabi afetler Amerika’ya Peloponnesos Muharebelerinde veba salgınına maruz kalan Atina görüntüsü vermekte. Tarihte birçok savaşın, vuku bulan doğal afetler ve çetin tabiat şartlarına karşı kaybedildiği de bir gerçek.
İster “General Kış”a karşı yenilen Napolyon ve Alman ordularını düşünün isterseniz Allahuekber dağlarında donarak tek mermi atmadan şehid olan Mehmetçiklerimizi. Nihayetinde son Haçlı saldırısının başladığı 1991 senesinden bu yana 28 sene geçti ve Amerika İslâm dünyasında soykırımlara imza atmaya devam etse de bugün Çin ve Rusya karşısında geriliyor görüntüsü vermesinin ve serbest ticaretten vazgeçiyor olmasının perde gerisindeki sebeblerin önemli bir kısmını uzayan bu savaş neticesi yaşadığı kan kaybında, bu savaşın her geçen gün artan maliyetinde aramak gerekiyor.
Geriye, Amerika’ya vuracağı darbeler hususunda -Dorian için- “Allah şiddetini artırsın!” duasını etmek kalıyor.
Bu kasırgaya Dorian ismini verenler, zamanında Doğu’ya karşı Batı’yı temsil eden Yunan medeniyetini yıkan Dorları bilmeyerek bu ismi tesadüfen koymuş olabilirler mi?
A. Bâki AYTEMİZ