HASAN, BANDIRMA, METRİS!

HASAN, BANDIRMA, METRİS!

TAKDİM:

Bundan 20 sene önce 2000 senesinde, 5 Ocak’ta başlayıp 7 Ocak’a kadar devam eden bir saldırı neticesi Bandırma Cezaevi’nde şehid olan gönüldaşımız Hasan Meriç’in anısına, geçtiğimiz sene yayınlamış olduğumuz bu yazıyı yeniden paylaşıyoruz.

Sabahı 5 Ocak olan 2000 yılının Kadir Gecesi… O gecenin gündüzünde koptu fırtına… Ve Bayram Günü olması muhtemel Arefe Günü sabahı Hasan Meriç şehîd oldu… Günlerden Cuma!

Arefe ve Cuma günü birlikte, Hz. Ömer’den nakille şu hadise:

Bir Yahudi, Hz. Ömer’e “Ey Ömer, sizin kitabınızda okumakta olduğunuz bir âyet vardır ki, biz Yahudilere inmiş olsaydı, onun indiği günü bayram yapardık” dedi.

Hz. Ömer, “O âyet hangi âyettir?” diye sordu. Yahudi şu âyeti okudu:

“Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak Müslümanlığı verip ondan hoşnut oldum.”

Bunun üzerine Hz. Ömer şu cevabı verdi:

“Biz bu âyet-i kerimenin indiği günü de, yeri de hakkıyla takdir ediyoruz. Bu âyet Resulullah Aleyhissalâtü Vessellem’e bir Cuma günü Arefe’de bulunurken nazil oldu.”

Bir başka rivayette Hz. Ömer’in şöyle dediği bildirilir:

“Bu âyet, Arefe günü olan Cuma gününde indi. Allah’a hamd olsun ki, Cuma da, Arefe de bizim için birer bayramdır.”

ÜÇ GÜN

4’ü 5’e bağlayan Kadir Gecesi akşamı “1999 – Kurtuluş Yılı” ruhuyla inşâ edilen bahçedeki büyük çadırda toplandık…

33 Akıncı…

Çadırın ortasında yanan mangal, Allah’a, Resûlü’ne, Allah-Resûl davacısı Kumandan’a ve birbirimize olan aşkımızın hararetinin bir ifâdesi olarak kor kor ışık verip, kıvılcımlar atmakta.

Marşlar, sloganlar ve salavâtlar eşliğinde yaptığımız programın ardından, çadırın bütün sınırlarına dayanan genişçe bir daire etrafında, gecemizi, birbirimize sarılarak kutladık.

O gece ile ilgili hatırladığım en canlı his, Hasan ile sarılma ânımızdır. O’nun göğüs kafesini bugün bile göğsümde hissedebildiğimi söylesem, yanlış olmaz.

Gönüldaşlar, hayatın daha ziyâde geceleri hüküm sürdüğü, Allah için girdiği,  daha doğrusu Müslüman olduğu için atıldığı ve her ânı bir ibadet olan zindan şartlarında, Kadir Gecesi’nin bereketinden pay kapmak arzusuyla sabaha kadar ibadet hâlinde.

Sabah namazı sonrasında Nöbetçi Tim harici çoğunluk, yine bahçedeki çadırda uyuyor. Ben de uyuyorum.

Ramazan ayının 27. günü…

Bir ânda, bulunduğumuz koğuşun bahçesinin camları kırılma sesiyle uyanıyoruz!

Camı kıran, işkenceci gardiyanlar tarafından zorla koğuşundan çıkarılarak götürülen bir adlî mahkûmun yardım çığlıkları.

Müdahale etmemiz üzerine önceden hazırlandığı anlaşılan bir tertiple koğuşlarımızın etrafı asker ve gardiyanlar tarafından kuşatılıyor.

33 Akıncı’nın Kumandan’ına layık olabilmek için verdiği direniş böyle başladı…

Direnişin lideri Kâzım Albayrak’ın etrafında kümelenen Akıncılar, 3 gün boyunca düşmanın ileriye doğru bir adım atmasına izin vermedikleri gibi, mevzilerini de genişlettiler.

Neticesinde, Akıncılardan 7’si yaylım ateşi altında ağır, toplamda 15’i yaralanırken, en önde çarpışan Hasan Meriç şehîd oldu.

Hadisenin hikâyesini nasib olursa ileriye havâle ederek, üzerinde pek değerlendirme yapılmamış sebebleri ve neticeleri etrafında yazmak, Mücâdele Geleneğimizin bütünlüğü ve bugünlere kanlı-canlı sarkan sürekliliği açısından çok daha mühim diye düşünüyorum.

ASIL HEDEF METRİS

“1999 – Kurtuluş Yılı” hamlesi karşısında, hatırlanacağı gibi, iç politikada ekonomik ve siyasî olarak büyük bir çöküş yaşayan Küçük Amerika Düzeni, bu Düzen’in koruma-kollama görevini yapan NATO’cuların 5 Aralık 1999 hezimetiyle tam bir kâbus hayatı içerisine girmiş; İslâm düşmanları Kurtuluş Yılı’na inandırılmıştı.

İradesini düşmanına kabul ettiren, Düzen sahiplerini korkudan hareketsiz kılarak bütün gözleri üzerinde toplayan İMK, söz konusu Batıcı Düzen’in bütün unsurlarının Ortak Düşmanı oluyor ve O’na diş bileniyordu.

1999 yılının 2000’e devrettiği ilk günlerde yaşanan Bandırma Saldırısı, işte bu İrade’nin duruşu karşısında, her defâsında mağlup olup çaresiz kalanların intikam almak için fırsat bildikleri bir provokasyon olarak kabul edilebilir.

Öyle ki, Bandırma Akıncılarının 3 günlük direnişlerinin son gününde, aldığı rehinelerle direnişi kesin bir zafer hâline getiren Metris’e, 7 Ocak 2000 tarihinde NATO’cu Düzen güçlerinin “müdahale etmek” kılıfı altında katliam girişiminde bulunmaları, buna izin vermeyen savcı Demircioğlu tarafından engelleniyordu.

Neticede bütün unsurlarıyla düzen sahiplerinin Ortak Düşman gördükleri İMK’ndan intikam alabilmenin önündeki en büyük engellerden biri olarak Bandırma Akıncıları, “tabutluk” nâmıyla meşhur Eskişehir Özel Tip Cezaevi hücrelerinde tecrit altına alınarak Metris yalnızlaştırılıyordu.

Artık, önünde hiçbir engel kalmadığını düşünen NATO güdümündeki “asker”, intikam hırsıyla, 25 Ocak’ta, Kumandan Mirzabeyoğlu’nu katletmek için Metris’e saldırıyor ve Batıcı Düzenin bütün ruhunu ele verircesine “Noel Baba” adı verdikleri bu saldırıdan Kumandan ağır yaralı olarak kurtulurken, gönüldaşımız Sancar Kartal şehîd oluyordu.

NOT ETMELİ

Bandırma Cezaevi’ne düzenlenen Saldırının kararını alan isimler görevlerine devam ederken, 2002 yılında Düzenin başına geçen AKP hükümeti tarafından taltif ve terfi ediliyorlardı…

Bu çerçevede;

Bandırma Kaymakamı Mustafa Ali Örnek, çeşitli illerde devam edeceği Vali yardımcılığına getiriliyor;

Balıkesir Başsavcısı Ünal Yalıncak, 2007’de emekli olana kadar devam ettiği görevinin başında kalıyordu.

Ve;

Dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü “görev”ini yürüten Ali Suat Ertosun, Erdoğan-AKP İktidarı’nın Bakanlar Kurulu Kararıyla “üstün başarılarından dolayı”, 2933 sayılı Madalya ve Nişanlar Kanunu üzerine, Düzenin cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından “Türkiye Cumhuriyeti Devlet Üstün Hizmet Madalyası” ile ödüllendirilmiş, daha sonra 10 Eylül 2003 tarihinde Yargıtay üyeliğine seçilmiş ve 10. Hukuk Dairesi ile 6. Ceza Dairesi üyesi olarak görev yapmıştır. 6 Mayıs 2008 tarihinde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliğine seçilmiş olan Ertosun’un görev süresi 2012 yılında dolduğu için kurul üyeliğinden ayrılmış olmakla birlikte, hâlen 6. Ceza Dairesi üyesidir.

Ve;

Balıkesir Valisi Alaaddin Yüksel de 1997 yılında getirildiği, son icraatı olarak “Müslüman mahkûmlara Saldırı” düzenleme fiilinin ardından, 2000’de İzmir Valiliği “görev”ine, ardından AKP eliyle 2003’te Antalya Valiliği’ne, 7 yıl boyunca sürdürdüğü bu “görev”inin ardından, Batıcı-islâm Düşmanı Düzenin bir demirbaşı olarak sahip çıkan aynı Hükümetin kararıyla Düzen’in merkezi konumunda bulunan Ankara Valiliği “görevi”ne atanıyor. 2010 yılından yaş haddiyle emekli olacağı 15-9-2014 tarihine kadar da bu “görev”ini sürdürüyor.

Batıcı-Amerikancı-İsrailci Düzen karşısında mücâdele ederken şehîd olan gönüldaşımız Hasan Meriç’in Yolu yolumuzdur! O’nu ve tüm şehidlerimizi kavgamızda yaşatarak Adımlar atmaktan mahrum etmesin Allah!

Aydın KALKAN

*– Şehidimiz Hasan Meriç’in karakalem portre çalışması M. Yavuz Uçum gönüldaşımıza aittir.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d