İŞLEMEYEN DÜZEN VE KAÇINILMAZ SON: İNTİHARLAR
İnsan, gerek ticarette, gerek kültürde, gerek hukuk ve diğer bütün alanlarda belirli normlar etrafında hayatını sürdürmüştür. Bu normların kaynağı iki kısımda incelenebilir;
1- Tamamen insan ürünü.
2- İlâhî kaynaklı.
Bizi yaratan Allah bizi en iyi bileceğinden ve koyacağı kurallar mutlak iyi olacağından, biz, Allah merkezli düzenin savunucularıyız. Burada ontolojik temeller yapmayacağımızı ve kastettiğimiz Allah merkezli düzenin Kuran, Sünnet (muhaddislerin kullandığı mânâda), ulemanın icması ve kıyas temelleri üzerine inşa edilmiş İslâma Muhatap Anlayış olduğunu ifade etmekte fayda var.
Allah merkezli olmayan düzenlerde sürekli olarak kopukluklar, işlemeyişler görülmektedir. Toplumum her alanında göze çarpan bu kopukluklara örnek olarak; güçlünün zayıfı ezmesi, fakirin daha çok fakir olması, zenginin daha da çok zengin olması, başıboşluk hissi, ahlâkî yozlaşma ve intiharlar gibi birçok örnek verebiliriz.
ODTÜ makine mezunu Mehmet Pişkin, hayatına son vermeden önce çektiği son videosunda, “Hayatımın geri kalanını devam ettirecek bir motivasyonum yok” demişti.
Aynı şekilde İÜ Edebiyat öğrencisi Sibel Ünli, intihar etmeden önce “yaşanmaya değer bir hayatım yok.” diye bir not bırakmıştı.
Bu iki arkadaşımızın kendilerini içinde buldukları durum maalesef işlemeyen düzenin armağanıdır.
Yahut aradığı adaleti bulamadığından ötürü Adalet Sarayı (!) önünde intihar eden İbrahim Özkan kardeşimiz bize acı bir mesaj vermiştir.
Ama ne büsbütün inkâr ediciler ne de imânları boğazlarından aşağı inmeyenler, gözleri olsa da bu acı mesajı görmez, anlamazlar.
DÜZEN İŞLEMEMEKTEDİR.
Çare, her iki dünya saadetini tekeffül edecek, “insan”a bu dünyada yaşanmaya değer hayatı temin edecek İslâmî düzendedir.
O İslâmî düzenin adı da şu-bu değil, Mutlak Fikre Muhatap Anlayış’ın sistematize ettiği şekliyle Büyük Doğu-İBDA’dır.
Serdar DEMİR