KORONA’NIN TEDAVİSİ KOLLOİDAL GÜMÜŞ
Herşeyin tedavisi, her şeyi yerli yerine oturtacak bir bakış açısı ile mümkün.
Doğru adım atabilmek için doğrunun sistemleştirilmesi, maledilmesi gerekir.
Mevcut kapitalist sistem yerine kendi doğru bakış açısını oturtmadan eşya ve hadiseleri doğru algılamak ve onları adalet gereği olarak doğru yerlerine oturtmak mümkün olmaz. Dolayısıyla bundan da zulüm doğar, hastalık doğar.
Korona virüse karşı kapitalizmin mücadele edemeyeceği apaçık ortaya çıktı. Liberal demokratik kapitalist sistemler yıkılıyor. Fiilen bitmiş durumdalar. Yerlerine otoriter-totaliter kapitalist yönetimler ikame edilebilir deniyor.
Sistem tartışmaları başladı ve devam edecek.
Biz şimdilik o noktaya gelmeden daha pratik bir tartışmanın kapısını açmak istiyoruz.
O da kapitalist sistemin tedavi mantığı ile bu hastalıkla mücadele edilemeyeceği.
Bunun yerine unutulmuş, unutturulmuş tedavi metodlarını teklif ediyoruz.
Kapitalizmin doğurduğu ilaç ve sağlık sektörünün unutturduğu tedavi ve ilaç formları ki bunlar bugünkü tıb tarafından da zaman zaman gündeme getirilmiyor değil.
Hani Korona virüse karşı ilaç yok deniyor ya…
Hani, doktorun biri sıtma ilacını virüsün tedavisinde kullandı diye tehdit ediliyor ya…
İşte, tıb tarafından bilinen ama ilaç sanayi tarafından, kapitalizm tarafından unutturulan bir ilacı gündeme getireceğiz:
Kolloidal Gümüş.
Deniyor ki, bu virüsün ilacı yok. Antibiyotikler bakterilere tesir eder, bu hastalığı ise virüsler yayıyor.
Oysa Kolloidal gümüş hem bakterilere, hem virüslere ve hem de mantarlara karşı tesirli. Hem dezenfektan olarak kullanılabilir, hem açık yaralara hem de vücut içindeki virüs ve bakterilere karşı.
Hem oral yoldan alınabilir, hem damar yolundan, hem de buhar olarak ciğerlere çekilebilir.
Ki, bu son meetod, özellikle bu mevcut hastalık için oldukça tesirli olacaktır. Zira bu hastalık ciğerlere saldırmakta ve zatürre yoluyla solunum yetmezliği ile hastayı öldürmektedir. Bu virüsü hedef alan bir ilaç olmadığından da tedavi yerine sadece hastalığın yol açtığı semptomlarla mücadele etmek üzere ilaçlar verilmekte. Bu semptomların baskılanmasıyla –ateş, ağrı vs– hastanın konforu sağlanarak hastalığı kendi bağışıklık sistemin ile atlatması umulmakta. Daha ileri vakalarda hasta entübe edilerek yoğun bakıma alınmakta ve yine hastalığı kendi bağışıklık sistemi ile yenebilmesi için dua edilmekte.
Bilim Kurulu dedikleri de Maltus Teorileriyle Kapitalizme ne kadar teslim olduğunu göstermekte: Ölen ölsün kalan sağlar bizimdir mantığı…
Oysa Kolloidal gümüş doğrudan virüsü hedef alıyor ve yok ediyor.
Meseleyi fazla uzatmayacağım, işin ehli olan zaten bu hatırlatmadan sonra ne demek istediğimizi anladı.
Fakat şunu soracağım:
Bu güne kadar, bu hastalıkla ilgili olarak kaç hastada Kolloidal gümüş klinik düzeyde denendi, ne gibi neticeler alındı?
Hiç mi?
Elimizin altındaki bu ilaçtan faydalanmaktan bizi alıkoyan nedir?
Kapitalizm mantığının hâkimiyeti olmasın?
A. Bâki AYTEMİZ