UFO

UFO

Pentagon’un yayınladığı UFO görüntüleriyle birlikte, “Uzaylılar” hakkındaki tartışmalar yeniden gündemde. Biz de bu tartışmalara, 2.12.2011 tarihinde Ekşi Sözlük’te yayınlanmış, bundan 3 yıl sonra da silinmiş “Uzaylılar” yorumuyla küçük bir katkıda bulunalım:

Amerikalılar onlara “uzaylılar” adını verdiği için biz de uzaylılar adını vermek zorunda kalmışız. (Almanlar yenildiği günden beri hep böyleyiz biz.) Oysa gerçekten uzaydan gelip gelmediklerini bilmiyoruz. Tek bildiğimiz şey, bizim dünyamıza ait olmadıkları, başka bir dünyadan gelip bize zaman zaman göründükleri… Belki de problemin çözümünün doğru yolu budur: “Başka boyuttan gelen varlıklar”.

Büyük bir kesim sürekli inkâr eder onları. Böyle şeyler olmadığını, bunların hayal, masal ve film hilesi olduğunu düşünür. Birkaç kişi görür hep. Birkaç kişiye görünürler.

Ama bu birkaç kişi, toplayınca o kadar büyük bir yekûn teşkil ederler ki, büsbütün uydurma olduklarını düşünmeye imkân yok. Bu garip yaratıkları gördüğünü savunan binlerce insan, neden insanlığı kandırmaya çalışsınlar? Ne zorları var? Neden hepsi de hasta, halüsinasyonlar gören tipler olsun da bu yaratıkları görmemiş olan bizim gibi insanlar, sırf sayımız onlardan kalabalık diye “normal” sayılalım?

Ben gerçi bu mahlûkları gören birisi değilim. Ama kâinatın bu bize göründüğü kadar olduğunu, başka bir boyut veya boyutlar, paralel bir evren veya evrenler olmadığını zannedecek kadar da tarih bilincinden yoksun bulmuyorum kendimi. Daha düne kadar Dünya’nın yuvarlak olduğunu söyleyen bir kaç “gerizekâlı” yaşıyordu dünyada… Daha düne kadar, okyanusun ötesinde Kızılderililer diye bir halk olduğunu kimse bilmiyordu. Daha düne kadar savaş tanrısı Mars için “o sadece bir gezegen” diyecek olsanız, volkanlara atılırdınız. Ama sonunda kazın ayağı başka türlü çıktı. Böyle, perdeli-merdeli.

Neden bu konuda da bugünün masalı yarının gerçeği olmasın? Adının “uzaylılar” olduğunu düşünmüyorum, gerçekten düşünmüyorum.

“Ama bir şey var”. Mesela çıplak gözle göremediğimiz, yalnız fotoğraf makinelerinin veya kameraların görüntülerine bazen takılan bir şeyler var. Şu aşağıdakiler (Yazar burada, Kâbe’deki dev insanlar ve Kahire’de yeşil atlı videolarının linkini paylaşmış – Adımlar), film hilesi mi sizce.

Eğer bunlar ve bunlar gibi nice görüntülerin film hilesi olduğunu düşünüyorsak, aslında gerçekten düşünüyor sayılmayız: Sadece düşünmekten kaçınıyoruz. Gerçek olmasından korkuyoruz. Başka hiçbir şey düşünüyor ve söylüyor değiliz. Eğer bunlar yoksa; çok eski çağlardan beri mağara duvarlarına falan çizilen garip “araçlı” eciş bücüş yaratıklar ve onlar gibi zamanımızın anlatımları, tanıklıkları da cümleten yalansa, yani binlerce insan sürekli aynı halüsinasyonu görüyor ve sık sık aynı yalanı söylüyorlarsa, o zaman bazılarımız gerçekten çok mutlu olacağız.

“Oh be, bilmediğimiz hiçbir şey yok şu âlemde.”

Ben öyle olduğunu sanmıyorum. Cinlerin, perilerin, devlerin, cücelerin, meleklerin, şeytanların, kentaur’ların (at adamlar), satyr’lerin (keçi adamlar), minotaur’un (boğa adam), syren’lerin, nereid’lerin ve buna benzer pek çok şeylerin gerçek olabileceğini, hatta gerçek olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar bu düşünce “çağa aykırı” bir nitelik taşıyor ve beni “hastalıklı bir zihin” olarak takdim ediyorsa da, bundan da korkmuyorum.

Tek şartla: Bunlar bence “uzaylılar” değil, “başka mahallenin çocukları”, başka boyutun yaratıklarıdır. ve ister inanın, ister inanmayın, başka mahalleler, başka boyutlar, paralel veya parabolik evrenler de vardır. Zaman zaman, belki özellikle belli başlı zamanlarda bize görünürler.

Yazı burada bitiyor. Bilmem siz ne düşünürsünüz?

Ekleme: Burada “başka boyut”tan kasıt, bizim idrak alanımıza girmeyen, duyu organlarımızla algılamadığımız, görme ve işitme eşiklerimizin ötesinde olan…

Zaten tartışmanın özü de bu: Görme ve işitme eşiğimizin ötesinde hiçbir şey yok mu, yoksa hiç bilmediğimiz şeyler mi var?

Selim GÜRSELGİL

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d