DİNİN KURUMSAL YAPISI
Diyanet İşleri Başkanı’nın son hutbesi (eşcinsellikle alâkalı) üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı da tartışma konusu olan kurumlar arasına girdi.
Kurum olarak diyanetin cinayet işleri olduğunu söyleyen Üstad Necip Fazıl.
Bunun yanında bu hutbe özelinde doğru-yanlış veya doğrunun yanlışta kullanımı türünden çeşitli tepkiler almış başını gidiyor. Tartışma siyasî sahaya çekiliyor.
Aktüel siyasî tartışmaya girmeden dinin kurumsallaşması mevzuu da var ki kurumları olmayan din, olsa olsa ancak bir kültür olur ki buna da din denmez…
Erich Fromm, “dinler kurumsallaştıkça, özünden uzaklaşır ” demiş!
Onun kastettiği din olsa olsa İsevîlik veya Musevîlik olabilir.
Gelelim bizim açımızdan işin mahiyetine…
Ahlâk davasının görünüş olarak kurumsallaşması bahsi…
İlk olarak oluşan kurum aile, oradan oymak, kabile, site, şehir vs. ve devlete kadar uzanan yapı…
Ahlâk olmadan bunların hiç biri olmaz; (dikkat edilsin) şu veya bu ahlâk demiyorum!
Ahlâk bir erdem, her şeyden önce…
Fikri (inancı) ileriye doğru işletecek olmazsa olmaz bir erdem…
Din dediğimizde, inancın gereğini yerine getirirken (yaşama görev ve vazifesi ki yaşam bir hak olmaktan önce bir görevdir, hak bu görevden doğar) hayatın her ânında yapıp ettiklerimizin değerlendirildiği bir manzume; kural ve kaideler manzumesi…
Din dediğimizde, kanun koyucu, inanılan mutlak güç olduğuna göre, bu kanunları O’nun adına uygulayacak yaptırım gücü olan kurumlara ihtiyaç olduğu açıktır.
Yaptırımı olmayan emir ve yasak lâftan öte ne mânâ ifade eder!
Değmeyin keyfime!
Garabet tamda bu noktadadır…
Yaptırım yoksa ne uyulacak bir kural nede kıyas edilecek bir kanun vardır…
Gelelim Erich Fromm’un sözüne…
Onun dediğinin aksine kurumsallaşmayan şey din falan değil, olsa olsa bir kültürdür.
Ve kurumsallaşmayan din, özünden uzaklaşmış olur.
Unutulmamalı, “sûretler olmadan mânâlar ebediyen tecelliye gelmez!”
Mesele, hangi mânânın hangi sûrete tercüme ettirileceğinde, sûretle mânâ ilişkisinin uyumunda.
Mânâyı lâyıkıyla temsil edemeyen sûretler, mânânın aleyhine tecellilerin zemini olur. O sûretler ki, temsil etme, yaşatma iddiasında oldukları mânâların cellâdı, katili olurlar. Üstad’ın tesbiti üzere, diyanet, cinayete dönüşür.
Adnan DEMİR