GENÇLİĞE ÖĞÜT
İmam-ı Malik Hazretlerine bir gün diyorlar: “Şamlılar size bir meselede muhalefet ediyor.” İmam-ı Malik Hazretleri de cevap veriyor: “Şamlılar bu ilme ne zaman erdiler de bana muhalefet ediyorlar. Bu ilim Medine ile Kufe arasındadır.”
Bu ilim dediği içtihad bahsi, mezhep bahsi.
Öyle ya, ayet ve hadis hakkında, bunlara dair sahabilerin toplu görüşü (icma) hakkında bir bilgisi olmayan, bunlar hakkında nasıl yorum yapsın? Hani ayağa kadar düşmüş bir laf var ya, “mevzu hakkında bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.” Bu iş de bunun gibi. Ve her ilim için de geçerlidir. Burada Einstein’e bak, “salak, e harfini m ve c kareye eşitlemiş” diyemezsin. Mevzu hakkında ne biliyorsun ki, neyine muhalefet edeceksin?
Her ilim için geçerli olan bu hususiyet, ama görüyoruz ki, bugün dava bahsinde geçerliliğini kaybetmiş görünüyor. Şimdi buraya geliyor gençlerden biri, işte bana Mirzabeyoğlu üzerinden karşı geliyor. Diyorum kaç kitabını okudun Mirzabeyoğlu’nun… Cevap: Sıfır… Mirzabeyoğlu üzerinden bana ahkam kesiyor ama, küçük bir sorun var, Mirzabeyoğlu’nun hiç kitabını okumamış.
Basit bir ukalalık diyelim üzerinde durmayalım. Ancak burada basit ukalalık olmayan daha ciddi bir şey var: Mirzabeyoğlu’nun bir tek kitabını okumaya gerek duymadan, hiç açıp bakmaya bile lüzum hissetmeden İbdacılık yapmaya çalışan, hatta her mevzuyu senden benden iyi bildiğini düşünen bir kitle oluşmaya başladı. Daha kötüsü, bunu da eskiler onaylıyor ve teşvik ediyor. Ondan sonra geçiyor karşıma 18 yaşında velet, onun bana söyleyemediğini söylüyor ve bu da mutlu.
Şimdi bakın arkadaşlar, ben öyle kibirli biri sayılmam. Hatta kendimle ilgili tam bir ümitsizlik içinde olduğum için, kimseye karşı hiçbir iddiam da yoktur. Yalnız “fikir haysiyeti” diye bir şey var. Ben orada ömrümü vermişim, her kitabın her paragrafı üzerinde hâlâ uğraşıyorum, sen hiç oralarda olmadan gelip bana Mirzabeyoğlu üzerinden ahkam kesemezsin. Böyle bir dünya yok.
Her mevzuda tartışabiliriz, birbirimizi eleştirebilir, katılmayabiliriz. Ama bana İbda üzerinden ahkam kesecekseniz, benim gibi biri olmanız gerekmez mi? Elinizi vicdanınıza koyun da konuşun: İnsan hiç bilmediği bir mevzunun alimi geçinirse ona ne denir?
Olur, hepimiz hata yaparız, yanlış düşünürüz, yanlış yorumlarız. Ama eleştiri mihraksız olmaz; bir dayanağı, bir senedi olur. Tartışma bunun üzerinden yürür. (Diyalektikle mugalata arasındaki fark da budur) Sen İbda’yı benden iyi biliyorsun, ama bir sorun var, İbda’yı hiç okumamışsın.
Size kim böyle öğretiyorsa yanlış öğretiyordur. Size de kendine de yazık ediyordur.
Benim için fark etmez, ben az çok neyi niçin yaptığımı düşünecek yaştayım. Ama size yazık olur. Pişmeden yanarsınız. Olmadan ölürsünüz. Her şeyi biliyorum zannederken hiçbir şeyi bilmediğinizi gösterirler, rezil olursunuz.
Selim Gürselgil