Milli ve yerli sigaraya?.. – Atilla Özdür

Milli ve yerli sigaraya?.. – Atilla Özdür

Yerli ve milli sigaraya yasaklama getirilmiş. Bunları yapanlar, taşıyanlar, içenlerle içirenler.. Sigara içmek, tabiatıyla dumanını savurmakla olur, işte öyle yapanlar, para cezalarının yanında hapisliklerine de karar verilecekmiş. Allah kurtarsın..

Konunun açıklamasında, sigaraların menşeinden bahis yoksa da, cezayı yiyecek olan, Türk tütünü ve Türk katma değeri olacağı aşikar. Çünkü, yabancının müskiratı, kullanıma hazır halde ithal ediliyor. Parayı veriyor paketini alıyorsunuz. Hemen oracıkta açıp başlıyorsunuz, tüttürmeye. Yasaklananlar, pazar tezgahlarında açıkta satılan kıyılmış tütün oluyor. Daha açıkçası tiryakinin kuşağındaki tabaka içinde taşıdığı elde kıyılmış tütün..

Cumhuriyet öncesinin Osmanlısında imalat sanayi zayıf ve yetersiz olduğundan, tüketim malları dışarıdan ithal edilirdi. Bunun karşılığı parası da, dışarıya hammadde ihraç edilerek temin edilirdi. Mesela, şekeri çimentoyu, çamaşır çivitini, at ve eşeklerin nalı ile mıh çivisini ve toplu iğneyi satın alır, bunların yerine tütün satardık, pamuk satardık, kestane satardık, işte böyle. Bu arada bize asıl parayı kazandıran da, tütün olurdu..

Tütünü alıp satan ve fabrikalarında sigaraya çeviren fabrika, devletin kendisiydi. Onun için devletin bu alandaki adına, “İnhisarlar İdaresi” denilirdi.. 

Devlet bürokrasisi hazineyi boşaltınca, paşa yalıları Boğaz kıyılarına sıralandı. Dışarıdan alınan borçlar ödenilemez hale geldi. İşte tam bu kertede devlet de iflasını ilan etti. Buna ON MUHARREM dediler. Osmanlı iyi idi güzel idi amma, bundan sonrası, utanılacak hale dönüştü. Öyle veya böyle, bir anlamda iktidarlara ibret levhası olduğundan, on muharrem iflası, bir yandan da öğreticidir faydalıdır. Eğer ibret alınmazsa, tabiatın kuralıdır, her yeni gelen bir evvelki gideni arattırır, hem de kırmızı mumla..

Neticede, devletin ihracat gelirlerine Avrupalılar el koydular, tütün tarımının hesabını kitabını idari ve mali yönetimini Fransa’nın Reji şirketi eline aldı..

Osmanlı tiryakisi hem namuslu, hem de vatansever idi. Gidip bakkaldan alacağı sigaranın parası Fransızlara gidecek diye, başladılar kendi sigaralarını kendileri yapmaya. Kendi bahçesinde kaçak tütün yetiştirdi. Onu kıyıp sarma sigara haline getirdi ve kuşağının arasında taşıdığı tabakasına doldurup, istediği yerde sarıp sarmalayarak dumanını savurdu.

Eski tiryakinin hali işte böyle başkaydı be..

Bizimkiler şimdi, gavurun sigarasını tüttürmekten hürriyet ve bağımsızlık adına bayağı bayağı gururlanıyorlar. Tühh ervahlarına.. 

Her neyse. Osmanlı tiryakilerinin bu kaçakçılığından ötürü gelir kaybına uğrayan Fransız Reji idaresi, “buraya dikkat ediniz lütfen”, KENDİ JANDARMA KUVVETLERİYLE Anadolu topraklarında kaçakçı tiryaki avına çıktı. Ne kavgalar cinayetler işlendi ne!. Daha ötelere gitmeyelim yüz karasıdır, sonra da adımızı, kafir dostu Osmanlı düşmanına çıkarırlar. 

Merak eden olursa, bizatihi kendisi araştırıp öğrensin amma öğretenlere de küfür etmesin..

Gelelim günümüze. Cumhuriyet evvelinde ve şunun şurasında üç beş sene evveline kadar tütün ve sigara işleri, devletin inhisarında idi. Amerikalılar, “Devlet üretimden elini çekmeli” diye emrettiler. Bizimkiler de sigarayı, pijamayı, şekeri şerbeti ve ayakkabıyla çimentoyu, petrolü ve yiyecekte giyecekte ne varsa, meydanı, yerli yabancı bakmadan özel şirketlere bıraktı. Tütün ekimini de yasakladı.

Pancarı da yasakladılar yahu. Gavurun emri böyle idi. Ne yapsınlar, tanrıları Amerika idi.. Pancar yasaklanınca baklavacı şekeri ucuzladı, Coca colayı içenler de fırsattan istifade, şiştiler de şiştiler..

Bir de Atatürk, “Bağımsızlık benim karakterimdir” demiş. Gel de gülme, veya ağlama..

Kısıtlama, neticede yasaklamadır. Şimdi elin üç gavuru Amerika, İngiltere ve Japonya, dışarının tütününü buraya getiriyor, kesip biçip parçalıyor ve sonra sigaraya tüplerine dolduruyor ve bizim milliyetçi, Atatürkçü, Şeriatçı asker sivil insanımıza satıyor. Topladığı paraları da aralarında paylaşıp, kendi memleket insanına ziyafet çekiyor..

Eskiden milletimiz yoksul ve fukara idi. Köylü, hayvanını meralarda otlatır, ağıllarında da küspe yedirirdi. Küspeler pancar artıklarından yapılırdı. Evlerinde gaz lambası yanarken, minarelerinde de müezzin selası, göklerde yankılanırdı..

Şimdi milletimiz zenginleşti. AKP döneminde varsıllık hepten yayıldı. Meralara beton dökülünce, hayvanlar otsuz kaldı. Etin ve ekmeğin de tadı tuzu kalmadı. Pancar yasağı küspe krizine yol açınca, mecburiyetten, umutlar ayçiçeği kabuğuna bağlandı.

Çöpe dönmüş ayçiçeği kabuğu ithal edildiğinde, küspeye dönüştürülecek ve çöpten küspe hayvanlara yedirilecek. Hayvanlar semizlendiğinde et de bollaşacak..

Eee o zaman, Kurban Bayramına ne gerek!

Atilla Özdür

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/atilla-ozdur/milli-ve-yerli-sigaraya-32793.html

Not: Bu iktibastaki fikirler yazara ait olup, Adımlar’ın ideolojik ve siyasi anlayışına zıt görüşler sitemizi bağlamaz.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: