İSLÂM ÖNCESİ TÜRKLÜK
Bilge Kağan ne kadar ileri görüşlü bir adammış. Çin’den gelecek tehlikeyi sezip o zamandan kavmini uyarmış.
Tamam şakaydı. Ama ciddi bir şeyler de söyleyeceğim. Bilge Kağan ne yapsa ne etse Türkler kitap okumuyor. Bunları nasıl okutacak? Sonunda 3 metre yüksek sütunlar dikmiş, yazacağını kitap yerine bu sütunlara yazmış; “artık bunları da okumazlarsa Göktengri’den belalarını beklesinler” diye düşünmüş olacak.
Evet bu da şakaydı. Ama şakaya alınamayacak şeyler de var. Misal Mete Han. Karşısına devasa bir Çin ordusu çıkmış. Mete Han’da korkunun zerresi yok. Büyük bir boğazlaşma yaşanmış. Çin’in devasa ordusu perişan. Bütün Çin Mete Han’ın ayakları altında. İşte o zaman Mete Han korkmaya başlamış: “Ben şimdi ne yapacağım?” Eşinin tavsiyesine uyarak Çin’i ağır bir vergiye vurup istila etmemiş.
Ondan 650 sene sonra torunlarından Attila’nın bir gün tepesi atmış. Bizans’a bir vurmuş, Bizans Edirnekapı’ya kadar gerilemiş. İstanbul Attila’nın ayakları altında. Herkes bir hücumla almasını beklerken, o birden atını geri çevirmiş. Mahmuzu bastığı gibi soluğu Roma’da almış. Roma İmparatorluğu’nu ezip geçmiş.
Roma, hani o ebedi Roma açmış bütün kapılarını. Papa, Attila’nın ayağının altına paspas gibi uzanmış. Yalvar, yakar, sızla, ağla… Sonunda Attila, Bizans gibi onu da vergiye vurup Macaristan’daki küçük başkentine çekilmiş.
Attila’dan 100 yıl sonra bu defa Asya’da Toraman Han ve oğlu Mihrikula; Akhunların liderleri… Toraman, Sasani İmparatorluğu’nu ezip geçmiş, Mihrikaula da Hindistan’a girmiş. Attila’nın büyük Hristiyan düşmanı olması gibi Toraman, büyük Mezdeki düşmanı; Mihrikula ise Budistlerin taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmamacasına kanlısı… Herbiri büyük yıkıcılar; Mete, Attila, Toraman, Mihrikula, onlardan sonra Bumin, İstemi, hatta Bilge. Ama yıktıktan sonra yerine koyacakları bir şey yok. Dev medeniyetleri ayakları altına alıyor, onlara sunacakları bir alternatif olmadığını farkedince korkup geri dönüyorlar. Zaten korkmayacak, istila edecek olsalar, derhal o medeniyet tarafından yutulacaklar. Bilge Kağan bunun farkında, bu yüzden ısrarla Ötüken’de kalın, Çinli prensesler gönlünüzü çelmesin, yoksa yok olursunuz diye uyarıyor. Türkler büyük savaşçılar; ama bir medeniyet vizyonları yok. (Ta ki İslâm’a kadar. İslâm gelince Türkler, istila etmeye, kalmaya, şehirler kurmaya başladılar. Yıkıcılıktan yapıcılığa geçtiler.)
Bugün de durum, bu İslâmiyet öncesi hâlden farksız. Ama bunu yukarıdakiler kadar kolay anlatamayacağım. İyisi mi sonraya bırakalım.
Selim Gürselgil