SİYASET HAMASET DEMEK DEĞİLDİR!
Sağ kesim hamasete alışmış gidiyor. Bir taraftan da Abdülhamid’i dilinden düşürmüyor. Tabii hamaset şunu unutturuyor: Abdülhamid hiç hamaset yapmamıştır. Daima güleryüzlü, sessiz sedasız, kibarca, 33 sene dünyayı parmağında oynatmıştır. Onun için birisi çıkıp “Ben politikayı “AKP’den öğrendim” demeyecektir hiçbir zaman. AKP politikayı bilmiyor ki… Yani biliyor da, dünya ölçeğinde bilmiyor; ayaktakımını avlamaya mahsus küçük oyunlar yapabiliyor. Sonra da diyor ki, “artık biz oyun kuran ülkeyiz”. İşte ondan biraz şüpheliyim. Görmeden inanmam.
Fatih, Yavuz, o kadar celalli adamlardır, ama politikayı hamasetle hiçbir zaman yapmamışlardır. İkisi de o kadar zekidir ki, son âna kadar ne yapacaklarını kimse bilmez. Fatih der, “ne yapacağımı sakalımın bir kılı öğrenmiş olsa kafamı keserim.” Onlarca örnek var hayatlarında!
Kâinatın Efendisi Hudeybiye Antlaşmasını yaptığında, Sahabe-i Kiram bile bunu bir taviz, yenilgi sandı. Oysa karşı tarafa taviz gibi görünen antlaşma, İslâm’ı Araplar nazarında legalize ediyordu. Yıllarca savaşlarla 3 kazanıldıysa, Hudeybiye ile birkaç yılda 13 kazanıldı.
Hamasetle icraat ayrı şeylerdir. “Haa, huu” bağırırsın, mangalda kül bırakmazsın, ama iş icraata gelince tıss.
Bu olmaz. Böyle bir yere varılmaz. Oyun, oyunu oynamayı bilenlerle oynanır. Ben demiyorum ki, oynamaya niyeti olmayanlara bakalım. Onlar zaten konu dışı.
Büyük Doğu’yu okuyun. İbda’yı okuyun. Ne yapacaksanız ondan sonra yapın.
Onlar size, siz hiç farkında olmadan öyle bir şey verecekler ki, onunla nicelerinden üstün olacaksınız. Zihin, fikirle şekillenir. Fikrini nereden alıyorsan o kadarsındır.
Selim Gürselgil