SOKRAT – FAZİLETİN ÖĞRETİLEMEZLİĞİ

SOKRAT – FAZİLETİN ÖĞRETİLEMEZLİĞİ

İnsanlar dört sınıftır:

– Hem imân sahibi, hem hikmet sahibi olanlar,

– İmân sahibi olup hikmet sahibi olmayanlar,

– Hikmet sahibi olup imân sahibi olmayanlar,

– Ne imân sahibi, ne hikmet sahibi olanlar.

Sokrat’ı bunları üçüncüsü arasında gösterebiliriz; imân yönü örtülü kaldığı ve ne olduğunu bilemediğimiz için…

Onun bütün felsefesinin özü ve özeti şuradadır: “Faziletin öğretilemezliği”… Gerçekten de ondan kalan ona dair her şeyi okuyun, hep bu nokta etrafında döndüğünü görürsünüz: Fazilet öğretilemez!

Onun bu temel düşüncesi üzerinde Batı felsefesi pek durmamıştır. Belki de onun hikmetli sözleri ve yüksek düşünce kapasitesi ile sözü sık sık bu garip yere getirmesine mânâ verememişlerdir.

Bunun ne olduğunu Salih Mirzabeyoğlu’ndan öğrenebilirsiniz: Faziletin öğretilemezliği, Bütün Fikrin Gerekliliği ile aynı şeydir. Fazilet, yani ahlâk, yani fikrin cevheri ve özü, her fikir için zaruri, fakat zihni çaba ile elde edilmesi muhal şeydir. Bütün fikir, ilim ve tefekkürle elde edilemez, ancak imân ile sahip olunabilir. Çünkü ilk doğru sayısız deneme ve yanılmayla bulunmamıştır, ilk doğru ilk insanla birlikte vardır (ilk insan da ilk Peygamber). Sıfırın kendi üstünde katlanışından 1’e varılmaz (Zenon paradoksu), her şeyden önce 1 vardır.

Şu halde Sokrat, esas ve özüyle, her vesileyle insanlara gereken imânın ne olduğunu soran ve düşündürmek isteyendi!

Selim Gürselgil

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d