BÜYÜK SELÇUKLULAR
Büyük Selçuklular gündem, ben de biraz konuşayım.
Bundan birkaç yıl önce piyasanın en büyük film şirketlerinden birinde bir kahve içmiştim. Orada bir ekip vardı, harıl harıl Selçuklular ve Haşhaşileri çalışıyorlardı. Yapımcı senaryo taslaklarını bir türlü tatmin edici bulmadığını söylüyordu. İstersem benim de bir çalışma yapıp kendisine sunabileceğim konusu geçmişti.
Öyle oldu, böyle oldu, ben bu işe girmedim. Ama öyle zannediyorum ki, bugün seyrettiğimiz dizi, o zaman şahit olduğum o çalışmanın ürünü. Yine öyle zannediyorum ki, çalışma zamanla konu ağırlıklı olmaktan çıkmış, senaryo ağırlıklı olmuş. (O zaman ünlü bir tarihçi yazar vardı kadrosunda, şu anki künyede ismini görmüyorum.) Tamamen Osmanlı dizisine benzemiş. Onun gibi, tarihe hadiselerle pek ilgilenmiyor. Karakterleri seçmiş, onun üzerine habire köpürtüyor. Osmanlı tamamen ormanda geçiyordu, bu da (tabii daha iyi bir dekor çalışması yapılmış) sık sık ormana dalıyor. Osman’ın her bölümünde son dakikada çıkan okçular işi değiştiriyordu. Bu son saniyede ortaya çıkan okçular olmasa bu dziler nasıl çekilecek anlamıyorum.)
Yine tıpkı Osman’daki gibi dini, tasavvufi motifler, mahalli (düşük seviyeli) bir üslupla ele alınıyor. Koskoca Hemedani Hazretleri’nden bahsediliyor; seçtikleri karakter, mülayim biri. Gönül insanı.
Sonra Seferiye Hatun diye bir kadın var. Melikşah’ın annesi olduğu söyleniyor. Halbuki Seferiye Hatun -benim bildiğim- Melikşah’ın annesi değil, cariyesidir. Ondan iki sultan doğmuştur. Biri Sencer, diğeri de Tapar.
Melikşah’ın annesi ve Alparslan’ın eşi, tarihlerde Selcen Hatun diye geçer. Hatta bundan 10 yıl kadar önce Muş’ta adına bir kız meslek lisesi yaptırılmıştır. Çok yiğit bir hatun olarak bilinir. Alp Arslan öldükten sonra Melikşah’ın sarayında da yaşamamıştır. O zamanki Türk töresi gereği Alp Arslan’ın kardeşi Kavurd Bey ile evlendirilmiştir.
Berkyaruk ise henüz ortaya çıkmadı. Ondan önce Tapar ve Sencer’i çıkardılar. Oysa Melikşah öldüğünde sadece 6 yaşındaydı. Filmi hayali bir Sencer karakteri üzerine kurmuşlar. Etkileyici bir kurgu ama tarihle alakası yok. Berkyaruk’un annesi Zübeyde Hatun, Terken Hatun’ın asıl rakibesiydi; ondan da hiç bahis yok.
Melikşah dönemi gerçekten filmi yapılması gereken bir dönemdi. Bu dönemde öyle renkli hadiseler, öncelikle onları ele alsalar, kurguyu onlar üzerine yapsalar, harika bir şey ortaya çıkabilirdi. Ama bizim tarihi filmler, her nedense tarihe pek benzemiyor; fantezilere dayanıyor.
Ben olsam böyle başlamazdım. Alp Arslan’ın, Oğuzlara misafir olduğu, Cend şehrinde dedesi Selçuk Gazi’nin kabrini ziyaret ettiği o büyük sahne ile başlardım. Zaten onun hemen ardından Melikşah Terken ile evlenir ve veliahd tayin edilir. Malazgirt ve onun Türkmen komutanlarını dönemin Kürt ve Arap reislerini, Ermeni, Gürcü vs unsurlarını da işlerdim. Melikşah’ın henüz gençliğinin başında Terken ile karşılaşmasını, çevgan (polo) oynamasını, sadece Isfahan’ı değil, Merv’i, Hemedan’ı, Bağdat’ı, dönemin Şafii-Hanbeli çatışmalarını vs işlerdim.
Selim Gürselgil