“ŞER ŞERE ÇI JİNE ÇI MERE”

Salih Mirzabeyoğlu’nun meşhur ettiği bu Kürdçe deyim, “aslan aslandır; ha erkek, ha dişi” anlamına geliyor.

Ondan sonra kimler kullanmadı ki bunu?.. Bir ara Ece Temelkuran falan… Güzel söz, o ayrı da, muradı ne?..

Bence şu:

– Aslanlık bir keyfiyet işidir; bir oluş işidir. Aslan olabildikten sonra, erkekten de olur, dişiden de…

Meselâ Hazret-i Aişe bir aslan değil miydi? “Dininizin yarısını bu hümeyra’dan öğrenin!” 2.000’den fazla hadis rivayet etti. Dinin en mahrem, en bilinmeyen yönleri onunla zâhir oldu. Zamanının bir tür hukuk otoritesiydi; herkes, tereddüd ettiği noktaları O’na danışırdı. Ama sonra, fitne çıkınca?… “Allah’ın arslanı” Hazret-i Ali’nin karşısında… “Dünyada en çok kimi seversiniz” sorusuna “Aişe’yi”, sonra “O’nun babasını”, sonra “Ömer’i” diye sayan Kâinatın Efendisi’nin “o gün gelince orada olma” diye işaret buyurdukları yerde… Sonuçta onlar sahabi; öyle…

Aslan; bilgelik, yiğtlik…

Aklıma geldi: Ben, eşim, ünlü yazar S… hanım, bir yerde oturuyoruz. “Kadınlar da erkeklerin yapabildiğini yapabilmeli”…

Nasıl yani? “En azından bilgelik anlamında”… Bunu istemez miyim sanıyorsunuz?.. Olursa engel olur muyum?.. Ama kendileri isterler mi ki?.. İsteyebilirler mi?.. Bana sorarsanız, içlerinden çok azı isteyebilir; pek çoğu aklının ucundan bile geçirmez.

Bunu bir “az gelişme çok gelişme” sorunu olarak görmüyorum. Bir üstünlük-aşağılık sorunu olarak da görmüyorum. Mizaç meselesi! Tabiatına uygun olup olmama meselesi…

Ne derler, ruhun üç hali vardır: Deve, aslan ve çocuk… Deve, lûgatta güzel demektir; yüklenici…

Aslan, bilge ve yiğit… Çocuksa; masum evet… Ruhun üç halinin üç ayrı keyfiyet olarak yansıması; kadından da olur, erkekten de… Ama hangisi hangisine daha yatkın?

Kadınlık ve erkeklik de bir “keyfiyet” işidir, oluş işidir; kadın doğulmaz, kadın olunur.

Kezâ erkek doğulmaz, erkek olunur. Bu “olunur”, içinde aslanlık keyfiyetini de taşır; aslan da doğulmaz, aslan olunur. Ve âlemde, içinde aslanlık keyfiyeti (istidadı) taşıyıp da olamayandan daha kötüsü yoktur. Dağın yüksekliği kadar uçurumu olur.

“Ben aslanım, ben aslanım” çıkarsın ortaya; ilk adımda yuvarlanırsın aşağıya… Çıkmazsın ortaya: “Allah verdiği istidadın hesabını sorar!”

Olduğunda meyveni verirsin zaten.

Selim Gürselgil – 30 Ocak 2012