FİLM AYNI FİLM

FİLM AYNI FİLM

Bir kısmını eskilerden, canlı şahitlerden dinlediğimiz, bir kısmını belgesellerden ve tarih araştırmalarından bildigimiz, son otuz kırk yılını da bizzat şahit olarak tanıdığımız yakın tarihi, bir film şeridi gibi göz önünden geçirince…

● Cumhuriyet devrinde, 30-40’lı yıllarda ve devamında, matbuâtın RAKI, BİRA, SİGARA faydalıdır gibi beyan ve reklamları.. Hatta devlet büyüklerinin ve muallimlerin çocuklarla bira içmesi…

● 50’lerde Marshall plânı ve zararlı SÜT TOZU, PEYNİR, YAĞ vs yardımı… Ve içlerindeki DOMUZ yağı…

● 60-70’lerde ve sonrasında anne sütü yetersiz besler deyip satılan ne üdüğü belirsiz ithal MAMALAR… Ve TEREYAĞ ve ZEYTİNYAĞI zararlı veya cahil köylü işi denilip; uydurma zeytinyağlı yiyemem basma da fistan giyemem türküleri eşliğinde pazarlanan VİTA gibi yağlar ve MARGARİNLER…

● 80 İhtilalinde siyasî mahkumlara İŞKENCE DENEYLERİ, İLAÇ ve AŞI deneyleri vs…

● 80-90’larda ÇERNOBİL tesirindeki çaylar için, halka, “içiniz efendim, radyasyon yok” denilmesi…

● 2000’lerde KUŞ GRİBİ filmi ve tavuk itlafı, ölümcül KENE yayılması, yumurta fabrikası vurgunu vs dolaplar…

● Ve şimdi, 2020’ler, sırada PANDEMİ, EV ZENCİLİĞİ, MASKE, HES, AŞI…

● Belki yarınlarda ÇİP, ZİHİN KONTROLÜ denemeleri vs…

Geçmişte olan o ibretlik hadiselerin her birinin, döneminde muhalefet edenler bazen İRTİCÂCI, bazen DİN DÜŞMANI, bazen FİTNECİ, BİLİM DÜŞMANI, DIŞ GÜÇLERİN adamı, veya ANARŞİK vs diye fişleniyor ve dışlanıyordu. Veya EVHAMLI diye yaftalanıyordu.

Ve o günkü bir kısım “DİN”, “BİLİM” ve “MEDYA” insanları OTORİTE ne derse onu doğruluyor, baş sallıyor, veya susuyordu.

Bu bir kısım Amon rahibi kılıklı sözde din, bilim ve basın-medya adamlarına bakan bir kısım halk da sürüler hâlinde hizaya geliyordu.

Kısacası gözlere çekilen perdeler değişiyor sadece. Bilim aynı bilim değil ama film aynı film.. Hep dediğim gibi; tarih tekerrürdür; bilhassa bu coğrafyada…

Film kuruluna ve mevcut son durumlara gelince..

Rejimler, hükümetler, politikacılar; geçmişte o kadar çok yalan söylediler ki.. Artık yalancı çobanın kurt hikayesine döndü iş. Bu gün de insanlar virüs tedbirleri ve aşı vs hakkında da diğer işlerdeki gibi düşünerek şüphe ediyor ve rahat davranamıyorsa, ve şâyet gerçekten de durum vahimse; ve birileri bu yüzden ölüyorsa, bunun mes’ulü, “bu yapılanlar yine bir numaradır, yine bir oyundur” diyerek otoriteye itimad etmeyip rahat davranan kafası karışık halk mıdır yoksa vatandaşın güvenini kaybetmiş rejimler, hükümetler ve politikacılar mıdır?

Dünyaya hâkim olan sistemin unsurlarının söylediklerine hele de pandemik işlerde ve aşı konusunda asla güvenmiyorum! Esâsen hiç bir batılı taktığım yok! Hürriyet ve mahremiyetime düşkünlüğüm kurt asâletimin tabiatında var. Sıradan ve sürüden olmadım hiç; yani sürü bağışıklığına da güveniyor değilim. Allah’a emanet yaşıyorum. Gammaz muhbir ve paranoyak bir kısım kuru kalabalıklarla sosyal mesafemi zaten oldum olası korumuşumdur, ve umumi yerlerde uzakta bile dursam yine de yüzümü örtmemse, şerlerinin ve cehalet dolu bakışlarının def’i içindir! Lazım derecedeki tedbirler vecibe ve sünnettir, riayet ediyorum. Lüzum dışı işlerse esarettir, muhalefet ediyorum!

İki HES’ten nefret ettim. Biri dereleri kurutan yandaşlarınki; ki, aynı hainler boğazı ve şehirleri betona boğdu. En iğrenç örneği de Payitaht’ın Ayasofya ve Topkapı Sarayı’nın silüetini necis varlıklarıyla kirleten Zeytinburnu kuleleri ve aynı şekilde, bu rezaletin ilk adımı olmuş olan Süzer Plaza ve Hilton… Diğeri de bizi ev zencisi olmaya zorlayan HES… Ekini de nesli de, yani Âlemi de Ademi de ifsad ettiler vesselâm…

-Yok, Covid19 diye bir şey yok her şey kurgu, veya yok sözde haarp silahı, yok her şeyi Yahudiler yapıyor vs havasındaki komplo teorisyenleri bir uç;

-Covid19’u, halkları, “yat yat, kalk kalk” sürüleştirmede bir fırsata çeviren otoriteler ve Aids ve Ebola gibiymiş gibi bir hava veren yardakçıları bir başka uç…

Ve gelinen noktada insanların iki uçtan birine saplanıp kalması söz konusu! Bak işte bu bölünme ve kamplasma, bu hakikaten bir proje olabilir diyeceğim neredeyse…

Öyle bir hâle getirdiler ki; en küçük bir şüphe veya itirazı olanın lafını ağzına tıkıyor, ‘komplocusun’ diye yaftalıyor, alay ediyor ve itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Çok şeytanca çook!

Kardeşim, ben, şahsen, ne otoritenin dikte ettiği ve kanal kanal gezdirdiği o bazı satılmış kalemlere onaylattığı şeyleri tasvip ediyorum; ne de, “her şey bir kurgu, hiç bir tedbire gerek yok” vs diyen komplo teorisyenlerini tasvip ediyorum!

Mesela, baş tarafta yaptığımız kronolojik bir kısa tarih turunda da gördüğümüz gibi, rejim tarihi bu hususlarda sicili kabarık. Mevcut hükümetlerin de öyle… Sadece bu bir senelik süreçte ve pandemi devresinde bile bir çok çelişkiler sergilendi. Sahil, park, bahçe, dağ, ormanda bulaşan ama erkenden açılan AVM’lerde bulaşmayan bir virüs imajı oluştu sayelerinde. IBAN verip halktan on lira yirmi lira toplamak, ama senelerdir gençliği ifsâd eden sözde şarkıcı türkücüler için sanal konserler verdirtip olukla para akıtmak gibi… Yahu bu zillilerin zaten internette her şarkısı var isteyen açıp dinliyor sanalda. Daha sayısız çelişki ve numara.

Bu şartlar altında da, bir kısım tedbir ve uygulamalara ve tedavi, ilaç ve aşılara karşı insanların tereddüt ve imtina etme hakkı olacaktır, olmalıdır tabiî olarak..

Mesela sahilde, ormanda, parkta, apaçık alanlarda tek başına gezen birisi, varsayalım koronalı şüphelisi veya temaslı; yahu kendi kendisine mi virüs bulaştıracak ki, görevliler ve işgüzar bir kısım vatandaşlar hemen adama maske dikte ediyorlar!? Öte yandan toplu taşımalar tıklım tıklım, insan dolu, müdahale yok! Seyahati kolaylaştıracak, yoğunluğu seyreltecek fazla araç, fazla sefer sayısı vs hak getire!..

Ve yine, mesela, Çin virüsü yine Çin aşısı ile def edilecek deniliyor. Al, bir sürü şaibe de burada! Yahu Çin kendisi aşı ile mi normale döndü; bir buçuk milyar vatandaşı aşı oldu mu; bu aşı geliştirilirken soykırım ve asimilasyon kamplarındaki Doğu Türkistanlılar kobay olarak kullanıldı mı; tarihte hangi başarılı aşı bu kadar kısa sürede geliştirilmiş; yan etkilerinin olup olmayacağı ne malum; veya bu Kızıl Çin aşkı nedendir?.. Ve daha bir sürü sual ve şaibe ortada iken; ahırdan sığır çıkarıp sırayla tamgalayan sürü sahibi kovboylar gibi emrivaki ve üstten konuşmalar ile, herkes ‘aşı olacak’ gibi bir “cekli caklı” tavırların ne İslâmiyetle ne insaniyetle ilgisi vardır ne de mevcut batıl beşeri yasalara uyar! Bunu da kendilerine hatırlatmış olalım. Malûm; helvadan put meselesi..

Madem hes, maske, mesafe, hijyen ve hastalık durumunda 14 gün karantina var; daha ne diye ve hangi hakla sağlam insanlara zorla aşı vurulacak? Bizim hakkımızı gönüllü zevata bağışlıyoruz, doya doya vurulsunlar!

Muvahhîd ve tabip olan birileri, yani emîn ve ehîl olan birileri bizi ikna etmedikçe de bu fikir ve tavrımız böyle olacaktır!

Komplocu değilim. Gelecekte şunu yapacaklar, bunu planlıyorlar falan demiyorum. Geçmişte şunu şunu yaptılar diyorum.

Ve makul düzeyde tedbirleri destekliyorum. Ama abartılı ve zalimce şeylere muhalefet ediyorum.

Ve son dönemde, aşı olmak istemeyenlere, 14 asır evvel müşriklerin müminlere yaptığı ambargo gibi bir kısım eziyetlerde bulunacağını beyan eden ve vatan haini deme terbiyesizliğini gösteren bir profesör oldu.

https://www.facebook.com/1570183749946698/posts/2563397667291963/

Kendisine sözüm şudur; yukarıda isbat ve izâh edildiği gibi bir ahvalde insanların şüphe ve imtina etme hakları olmak zorundadır! Biz aşı hakkımızı size ve ağababalarınıza bağışlıyoruz; Ayasofya ve Topkapı Sarayı’nın Payitaht’ın silüetini necis varlığıyla kirleten Zeytinburnu kulelerini dikenlere, Süzer Plaza’ları, Hilton’ları dikenlere, tabiatı coğrafyayı ve tarihi yok edenlere bağışlıyoruz! Enine de vurulsunlar boyuna da. Ama yeter, düşün artık vatanın milletin yakasından!

Dip dip dedelerimin kaç asırlık kabir taşları, yani bu vatanın TAPU’su hâlâ yerindedir. Biz bu vatanın asîl ve aslî sahipleriyiz! Haddini bil profesör! Sen de seni böyle piyasaya sürerek milleti tehdit edenler de böyle bilsin!

https://youtu.be/fCiLIGY4k0E

Levent Akıncı  

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: