İskender der ki: “Dünya idaresi iki şeye bağlıdır. Kılıç ve kalem.”
2018 yılında “şehid” edilen Kumandan Salih Mirzabeyoğlu için “Kılıç ve Kalem”in efendisi idi desek, O’nun ile alâkalı çok küçük bir özelliği, bu özelliğe bağlı büyük bir ayrıntıyı belirtmiş oluruz.
Konumuz “bir katibte bulunması gereken özellikler veya kalemin türü” olmasa da iyi bir katibte aranan “on” husus olduğunu ve bunların astronomi, tıb ve mühendislikten sanata kadar uzandığını eskiler söylemiştir.
Derler ki, “Kalemlerin en iyisi; sarı renkli ortası ince olanıdır”… Arapça, Farsça ve İbranice yazmaya elverişli olan, sağ tarafından yontulmuş olandır. Dürrice yazmak için kalemin sağ tarafından yamuk ve eğik olması gerekir.
Bu hususlarda; Resulullah (sav), Hz. Ali Bin Ebu Talip (r.a) ve Ömer Bin Hattab’a (r.a) ait kıssalar da gösteriyor ki, efendilerimiz hiçbir işi küçük ve ehemmiyetsiz görmemişler ve her şeyin en iyisi olmaya gayret etmişlerdir.
Ömer bin Hattab, mektup yazarken, Besmele’nin “sin” harfini yazmayı unutan Amr bin Âs’a, “Öncelikle şu Besmele’nin ‘Sin’ harfini belirgin olarak yaz, daha sonra işine bak!” ihtarında bulunmuş…
“Sin”in ,”insan” mânâsında ve harflerin “Allah’ın isimleri ve makamlara dair batından işaretler” olduğunu göz önünde tutarsak (Salih Mirzabeyoğlu – Ölüm Odası), Ömer bin Hattab‘ın ihtarının altındaki derin mânâyı da bir nebze olsun sezmiş oluruz.
*
“Tilki Günlüğü’nde, tek tek ferd olarak mizaç hususiyetleri ve keyfiyetlerini bir kadro görüntüsü altında lider eline verenlerin yazmış olduğu mücadele tarihindeki öncülük vasfına atıf yapan birçok “Müslüman”, bu kadronun sessizliğini anlamlandıramamakla birlikte bir nevi görev ve sorumluluklarını hatırlatıcı tenkidler yapmaktalar.
Ortada el atılması ve doğru tevil ile netleştirilmesi gereken o kadar çok mesele varken, “zalim olmaktansa mazlum olmayı tercih ederim” buyuran Kumandan’a rağmen, zulme tarafgirlikle geçirilen zaman…
Resulullah Efendimiz, “Müslümana merhamet etmeyen, onlardan değildir” diyor, bizde onlardan değiliz. Kumandan’ı şehid edenler, şehid edilmeden önceki işkence ve zulümlere sessiz kalanlar?
Haksızlık ve zulüm karşısında susan dilsiz şeytanlardan olmamak için, gerek yurt içi gerek yurt dışında ola gelen tüm zulüm ve haksızlıklar taraf gözetilmeden “İslam’a Muhatap Anlayış”ın dünya görüşü ekseninde ele alınarak haksızlıklara karşı gür bir sesin yankısı, lokomotif gücü haline getirilebilir.
Ahmet Faruk Özyiğit