AKP’NİN HAÇLI BATI İLE YENİ BALAYI

Âlâaddin Bâki AYTEMİZ

İçeride bir oyun oynanıyor Anadolu ahalisinin üstüne.

AKP, her fırsatta Batı düşmanı olduğu vehmini uyandırmaya çalışıp, Batı’nın kendilerini istemediğini, ekserisi Batı işbirlikçisi olduğunu saklamayan muhalefet üzerinden vurgulayarak, Batı’ya karşı, düşmana karşı Türk milletinin desteğini istiyor.

Millet de bu desteği veriyor.

Ne için?

Batı’ya karşı olduğu için.

Gerçek ise öyle mi?

Yani AKP Batı’ya ne kadar düşman veya değil?

Batı’da bir ülkede seçimler olacağı zaman, oradaki sağcı muhafazakâr kimi politikacıların Avrupa’daki Türk göçmenler üzerinden milliyetçilik yaparak oy avcılığına çıkmaları bildik bir durum. Bizde nasıl mülteciler seçimlerde mesele oluyorsa, orada da öyle. Veya liberal, sol partiler, Türkiye’nin insan hakları gibi meselelerde sıkıştırılmasını konu edinirlerdi kendilerine.

Yani AKP iktidarından önce de Türkiye’deki iktidarlar Avrupa ve Amerika tarafından sıkıştırılır, Türkiye aleyhine yayınlanan raporlar epey tartışma konusu edilir, bizdekiler bu raporlardaki menfi tespitleri reddeder, Batı’yı bizi anlamamakla suçlar vs.

Gerginlik ne kadar artarsa artsın, ilişkiler bir şekilde devam eder giderdi.

Şimdi de öyle.

Sadece AKP bu gerginlik politikasını çok daha ustaca iç politik malzeme olarak kullanmayı biliyor.

İpler o kadar geriliyor ki zannedersiniz kıyamet kopacak ama ipler asla kopmuyor.

Seçimler bitti ve AKP’nin iç politikada Batı karşıtı görünmesine gerek kalmadı. Oylar alındı.

Mehmet Şimşek bakan yapıldı. Adam gelir gelmez IMF’ye gerek bırakmadan IMF politikalarını hayata geçirmeye başladı. Yani Avrupa’ya teslim olunduğunun ilânıydı aslında İngiliz Mehmet’in bakanlığı.

İsveç’in NATO’ya girişine yeşil ışık yakıldı. Nişan NATO zirvesinde takıldı, nikâh TBMM’de kıyılacak.

NATO zirvesinde bir sürpriz daha gerçekleşti, Erdoğan durduk yere, “bizi AB’ye alın!” diyerek, takdim etti. Sürpriz tarafı Erdoğan’ın AB’ye bizi alın demesi değil, o zirvede böyle bir açıklama beklemiyorduk işin doğrusu. Hani derler ya, bu kadar acele niye; bir yerlere ateş mi düştü?

Bir de arada Azov liderlerini de teslim ettik ki, Batı’nın gözüne girmemek mümkün mü?

Batı da bizim bu hamaratlığımızı gözardı etmedi hâliyle, onlar da açıklama üzerine açıklama yapmaya başladı.

İsveç’in üyeliğine yakılan yeşil ışıkla yapılan nişana dair övgülerin haddi hesabı yok.

Amerika’nın sapık pedofil Başkanı Biden o kadar coşa geldi ki, ilk defa birilerine -nişan hediyesi olsa gerek- videolu teşekkür bile etti.

Avrupa, Suriyelileri topraklarında tutarak Avrupa cennetini yabancı istilacılardan koruyan Erdoğan’a zaten ne kadar müteşekkir olduklarını ifadeden aciz ve her istediğini vermeye razıyken, Rus tehdidine karşı İsveç nişanı sayesinde Türkiye’nin kendi saflarında olduğunun netleşmesi ile huzura ermiş oldu.

AB Dışişleri Bakanları toplantısında ise açıklamalar yine peşpeşe geldi.

Türkiye ve Batı arasındaki köle efendi ilişkisini özetleyecek en net açıklama, AB’nin lokomotifi Almanya’nın Dışişleri Bakanı’ndan geldi.

Önemine binaen ilgili haberi olduğu gibi verelim:

AB dışişleri bakanları toplantısında konuşan Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, Türkiye’deki seçimler sonrasında ilişkilerin stratejik açıdan yeniden ele alınmasını istedi.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Belçika’nın başkenti Brüksel’de AB Dışişleri Bakanları toplantısından önce yaptığı açıklamada, “(Türkiye’deki) Seçimlerden sonra, stratejik düşünme zamanıdır. Bunu yaparken naif değiliz. Acil reformlara ihtiyaç olduğu açıktır ancak bu jeopolitik ve zorlu zamanlarda, her zaman kolay olmasa da bölgemizdeki kilit bir ortakla (Türkiye) birlikte çalışmak istediğimiz de açıktır” dedi.

AB toplantısında ülkesinin girişimiyle Türkiye ile ilişkileri gündeme aldıklarını hatırlatan Baerbock, “Küresel, stratejik olarak önemli bir aktör ve doğrudan komşumuz” şeklinde nitelendirdiği Türkiye ile işbirliğinin nasıl sürdürüleceği üzerine tekrar düşünmenin önemine işaret ederek, “Bunlar sadece yakın komşularımızla ilgili sorular değil, aynı zamanda Rusya’nın Ukrayna’ya savaşı ve iklim kriziyle ilgili sorulardır” ifadelerini kullandı.

Almanya’nın Türkiye ile yakın bağları olduğunu vurgulayan Baerbock, Almanya’da çifte vatandaşlığa sahip pek çok kişi olduğuna işaret etti.

AB’ye katılım sürecine ilişkin çok net kuralların olduğuna dikkati çeken Baerbock, “Türkiye’ye ilişkin katılım perspektifleri, süreçleri ve ilerlemeleri son yıllarda sadece durmakla kalmadı, aynı zamanda derin dondurucuya da girdi diyebilirim” diye konuştu.

Bununla birlikte, Türkiye ve AB ülkelerinin birbirleriyle diyalog halinde olmasının ve bu zor zamanlarda birlikte nasıl daha yakın çalışabileceğine bakmanın son derece önemli olduğunu dile getiren Baerbock, Türkiye’nin hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanlarında sorumluluklarını yerine getirmediğini ileri sürdü.

İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ise Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yaktığını hatırlatarak, “Türkiye önemli sinyaller verdi” dedi.

Toplantı gündeminde yer alan Türkiye-AB ilişkilerine dair değerlendirmelerde bulunan Tajani, Türkiye üzerine düşünmek gerektiğini belirterek, “Türkiye önemli sinyaller verdi. Burada İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakmasını düşünüyorum. NATO müttefikimiz olan bu ülkedeki yeni gelişmelerin neler olduğunu görmemiz gerekiyor. Biz İtalyanların da o ülkede ekonomik olmak üzere pek çok çıkarımız var. İnşa etmek için olumlu bir ruhla birbirimizle tartışmamız, yüzleşmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Biz gittik, adamlara, “her istediğinizi yapmaya hazırız, yeter ki bize para verin, bir de AB’ne alın!” dedik mi?

Dedik!

Hatta bu ayın başlarında Reuters’a konuşan bir üst düzey Türk yetkili, Ankara’nın AB’den vizesiz seyahat ve AB’ye katılım sürecinde bazı fasılların kapatılması gibi konularda somut ilerleme beklediğini söyledi ve Batı’nın Türkiye’yi mali ihtiyaçları konusunda desteklemesi gerektiğini de söylemiş.

Yani para olayı da tamam. Zaten Şimşek bunun için bakan yapıldı; tekrar vurgulayalım.

Peki, AB ne diyor?

Yukarıda bir kısım açıklamayı verdik. AB her zaman olduğu gibi Türkiye’yi AB’ne almayacağını, kapıda bekçilik yaptıracağını kibar bir üslûpla, diplomatik bir dille ifade ediyor. Bakalım, en yetkili ağızdan ne demişler:

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “Türkiye ile Avrupa Birliği arasında daha güçlü bir ilişki geliştirmek için karşılıklı bir çıkar olduğuna inanıyoruz.” dedi.

“Türkiye ile nasıl yeniden ilişki kurabileceğimizi görüştük” açıklamasında bulunan Borrell, Brüksel’de düzenlenen dışişleri bakanları toplantısının ardından gerçekleşen basın toplantısında, iki taraf arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinin Kıbrıs sorununda ve insan hakları konusunda Ankara’nın yapacağı hamlelere bağlı olduğunu belirtti.

“Kıbrıs meselesinin ilgili Birleşmiş Milletler kararları doğrultusunda çözüme kavuşturulması Türkiye ile bu yeniden angajmanda kilit rol oynayacaktır” diyen Borrell, “Ayrıca, Ankara’nın da bir parçası olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde tanımlanan temel özgürlüklerin ve değerlerin korunması da çok önemli olacaktır.” ifadelerini kullandı.

AB yıllardır yaptığı gibi ayar vermeye devam ediyor.

Eh, adamların kapısına gidip yalvaran bizler olduktan sonra, onlar da ayar vermeye devam edecekler elbette.

Sonra da AB bizi istemiyor diye ağlak ağlak dolanırlar.

Esas mesele şu ki sizin AB kapısında işiniz ne? Milletten oy almak için demediğiniz kalmadı, şimdi adamların kapısında yalvar yakar…

Bu işte bir terslik var!

Avrupa şartlarını dayattı ya, sonra da çıkıyorlar, şu şerefsiz, ahlâksız, haysiyetsiz trol takımı, Avrupa bize bunlar dayatamaz, Avrupa da kim oluyor falan. Ya adamın kapısında ne işiniz var esas onun hesabını verin! Adamların kapısında dilencilik yapıyorsun, sonra da bana bunları söyleyemezsin…

Din edep demektir, edep de hadlere riayet.

Adam demeyecek mi, “ne konuşuyorsun sen öyle viski çekmiş maymun gibi, kapıma gelip yalvaran sensin Hürmüz, beğenmiyorsan başka kapıya!”…

Bu millet hiç bu kadar aşağılanmamış, değerleri bu kadar istismar edilmemişti.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: