YANLIŞ DÜZEN VE MİLLİYETÇİLİK

Selim GÜRSELGİL

Cumhurbaşkanı “milletin çeşitliliği” dedi, ortalık karıştı. Bir taraftan milliyetçiler ayaklandı, bir taraftan cumhuriyetçiler. Milletin çeşitliliği olmazmış, millet tek tip olmalıymış. iktidar da bu baskıyı görünce 20 yıldır pek çok defa olduğu gibi yine geri vites yaptı.

Ülke bir ruh hastalığını normalmiş gibi yaşıyor. Bir cinneti doğrunun kendisiymiş gibi öğreniyor. Bunun milliyetçilikle izâh edilebilir bir tarafı yoktur. Bu tek tip hâle getirme, yani faşizmdir. Türk tarihinde hiç görülmemiştir. Göktürkler, Hakanlılar, Selçuklular, Osmanlılar bunların hiçbiri kendi hükmü altındaki “çeşitli” kavimlerin dillerini ve kültürlerini yasaklamamış, onların kimliklerini yok etme savaşı vermemiştir. Bunu bir tek bu düzenin “Türk olmayan unsurları Türkleştirme, Türk olanları Batılılaştırma” anlayışında görüyoruz. İnsanların ana dillerini konuşmalarının yasaklanması, pek çok Kürt, Arap, Laz, Gürcü, Çerkez, Rum, Ermeni, Yahudi unsurun Türk olmaya zorlanması örneği bir tek burada var. Ve hemen söyleyelim, bu milliyetçilik falan değil, nevi şahsına münhasır tek tipleştirmeci bir anlayıştır. Bugün ülkede yaşanan hemen her sorunun kökeninde de bu anlayış yatmaktadır. Ülke bu anlayıştan taviz koparabildiği kadar nefes almakta, koparamadığında da onun pençesinde kıvranmaya devam etmektedir.

Bunun milliyetçiliğe değen yönleri var mıdır? Elbet vardır: O da Türk diyor, bu da Türk diyor. Türk dedikten sonra da milliyetçiler için nasıl bir Türk olduğunun kıymeti yoktur. Zorla Türkleştirilmiş bir Ermeni, Türk olduğunu inkâr etmediği sürece milliyetçiler onu bağrına basar. Problem çıkarırsa o zaman “südübozuk” derler. Adam ben aslında Ermeniyim veya Kürdüm derse o zaman vatan haini olur. Bizde milliyetçilik denen şey işte böyle bir şeydir.

Peki Cumhuriyetçilik? O daha garabettir. El altından ayrılıkçılarla her türlü pazarlığı yapar, onlara vaatlerde bulunur, arada özerklik falan lâfları eder, onların oylarıyla iktidara gelmeye çalışır, geldiği zaman da kadro olarak olsun, ihale olarak olsun borcunu ödemeye uğraşır… Ama birisi çıkıp milletin çeşitliliğinden söz edecek oldu mu, en çok o çıldırır. Türklük tanımından girer, faşizmin tanımından çıkar.

Bunlar Türkiye’nin ayak bağlarıdır. Sözde milliyetçi, sözde cumhuriyetçi, sözde reformcudurlar. Üçü de birbirine benzer, birbirine benzemek için itişir kakışırlar. Üçünü toplasan bir gram fikir keyfiyeti bulamazsın. Bu millet bunlardan kurtulamadığı sürece hastalıklarından kurtulamaz.

Bir vatandaş “ben aslında Türk değilim” diyecek diye aklı çıkan bir siyasî anlayış olabilir mi? Bir zavallı çıkıp böyle diyecek olduğunda üç eğilimin üçü birden keçileri kaçırıyorsa burada çok ağır bir problem var demektir. Bu düzen en başından yanlıştır ve bu ülke var olacaksa bir an önce düzeltilmelidir.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: