ÇİFTÇİNİN FERYADI

ÇİFTÇİNİN FERYADI

Ahmet ÖLÇÜLÜ

 

Şu videoda AKP’nin Türk çiftçisini mahkûm ettiği durumun apaçık bir tablosu var.

Yağmurun altında fındık toplayan, zor şartlarda çalışan fakat verdiği emeğin karşılığını almayı da bir kenara bıraktık… Hani, çalışanların emeğinin hakkı neyse onu tam vermek gerek ya, işte emeğin, ürettiği malın hakkını tam olarak vermeyi bir kenara bıraktık, insanımızı, geçinmesine bile yetmeyecek bir fiyata mahkûm eden bir düzene isyan var bu videoda.

Fındıkçısı, hayvancısı, buğdaycısı…

Anadolu çiftçisi kan ağlıyor sayelerinde.

AKP’nin berbat ettiği ekonominin yükü ne de olsa sesi çıkmaz ve her şeye katlanır denilen çiftçinin sırtına yüklendikçe yükleniyor.

Bugün köyler boşalmış durumda. Toprak sahipsiz durumda. Üretim bitmiş durumda. Üretmediğimizden dolayı da tüketimi ithalatla karşılamaya bakıyoruz, borçlanıyoruz…

Şahsiyetsiz ve haysiyetsiz politikalarla bu güne geldik.

Avrupa Birliği’nin “köy nüfusunu düşürün!” talimatına, “hay hay!” diyen bu zevatın AB işbirlikçiliği ile bu günlere geldik. Köylüyü köyünden koparabilmek ve şehir nüfusunu artırabilmek gayesiyle, köylüyü köyünde doyamaz kılmak için ne gerekiyorsa yapıldı, yapılıyor…

Hani doğrudan tarımla alâkası yok ama, yine Avrupa Birliği’nin “okuma yazma oranını artırın” diye emretmesi üzerine neredeyse her köşe başına bir üniversite açarak bu günlere geldik. Genç ve yiğitlerimiz, köylerinde üretim yapacağına, okusun da, şehirlerin varoşlarında, kahve köşelerinde sürterek gün geçiren diplomalı işsiz olsun denilerek… Kendi işinin efendisi olacağına, 3000 aileye asgarî ücretle kölelik yapsın denilerek…

Bu feryat aslında bir tek o kardeşimizin feryadı değil, bütün bir Anadolu insanının feryadıdır.

Bu feryat, çoluk-çocuğu aç bırakılan, istikbâlinden endişe eden yiğit Anadolu insanının feryadıdır.

Bu feryat, “Biz de zamanında aç kaldık!” diyen ama bugün oturdukları koltuklarda, kuruldukları yağlı sofralarda dünleri akıllarına gelmeyen gebeşlere son bir ihtardır.