HERKES SUSSA DA BİZ SUSMAYACAĞIZ!

Seçimlere on iki gün kaldı. Yarın ne getirir bilmiyoruz ama çok yoğun bir seçim kampanyası furyasının Müslüman Anadolu Halkı’nın üzerinde yoğun bir baskı oluşturduğu kesin. Kafalar iğdiş edilmiş, tabir yerinde ise ‘’yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal’’ misali ne yapacağını bilmez bir halde ki, AKP bu durumu her zaman ki gibi kendi lehine çevirmenin hesabı içinde mücadelesi veriyor!

28 şubat’ın en büyük mağduru kendisi imiş gibi intikam hislerini topyekun Ergenekoncular üzerine çevirip hedef şaşırtan Erdoğan, bu gün, düşman olarak gördüklerini birer birer içeriden çıkartmaktadır. Ve asıl düşmanın da onlar açısından Ergenekon olmadığı da böylece anlaşılmıştır! Balyoz ve Ergenekon tahliyelerinin 17 Aralıktan sonra hız kazanması çok manidardır. Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan Anadolu’da,  önce intikam hislerini Ergenekon’a yöneltip, 17 Aralık’tan sonra da Ergenekoncular’a yanaşmağa çalışmak Müslüman Anadolu Halkı’nı kandırmak demektir. Erdoğan kim ya da kimler için Başbakan olmuştur. İktidara gelirken kimlerin desteği ile geldiniz. Bu gün mü aklınız başınıza geldi, uyanında balığa gidelim. Biz bilmiyorduk, kandırıldık, yok öyle üç kuruşa beş köfte. Şuurlu olarak sustuysanız zaten ihanete ortak olmuşsunuz demektir. Bütün bunları Erdoğan ve yandaşları için söylerken, en önemlisi de ‘’Aydın’’ olanlar için de söylüyoruz! Sormuyoruz!!! Çünkü neyin ne olduğunu yıllardır BÜYÜK DOĞU-İBDA Dünya Görüşünün bağlıları olarak haykırıyoruz!

Cemaat ile yaşanan ‘’iktidar’’ mücadelesi Fetullah Gülen’in gayesinin ne olduğunu kör gözlere bir kez daha soktu! Zaten adam 70’li yıllardan beri söylemleri ile neye ve kime hizmet ettiğinin ifşacısı! Söyledikleri ve yaptıkları ile ortada. Adam gizli saklı bir şey yapmıyor ki. Ya da duyduklarımız ve gördüklerimiz Gülen’in niyetini anlamamıza kafi!

Hâlâ, tüm hızıyla devam eden zulme rağmen, hakikatleri yazan Mirzabeyoğlu için ‘’neden zulüm altındadır’’ sorusunun cevabını, yaşanan bu iktidar kavgasında aramak lazım. Nitekim bizzat kendileri; Yeni Şafak’tan Halil Kurbetoğlu’nun 19.01.2014 tarihinde yayınlanmış röportajında

“Son günlerde 28 Şubat davasında Çevik Bir, Çetin Doğan, Erol Özkasnak gibi bazı paşaların da tahliye haberi geldi. Siz de duymuşsunuzdur. Bu sizi yaraladı mı? Sorusuna;

“Bunu hukuk haysiyeti çerçevesinde ilgilileri söylesin. Bu konuları daha önce birçok kez anlattım ve defaatle yazdım. Avukatlarım belirttiler, belirtiyorlar… O dönemde hem hukuk, hem ahlâk ve hem de İslâm adına en haysiyetli duruşu biz sergiledik. Karşılığında idam cezası verildi. İktidar değişti, ama bizim durumumuzda değişen bir şey olmadı. Bu durum da gösteriyor ki; bütün iktidarların ortak düşmanı biziz. Anlıyorsun değil mi? Allah’a şükrederiz ki, bizde (işaret parmağıyla zik-zak işareti yaparak) böyle durumlar yok.’’ Şeklinde yanıtlamıştır.

Dün susarak dilsiz şeytan olanlar, bu gün ve yarında aynı şekilde hareket edeceklerdir. Kendi iktidar hırsları için yapmayacakları şey yoktur. Gördüklerimiz böyle olduklarının en büyük delilidir. Yaklaşık otuz hafta önce söz veren Erdoğan sözünü tutmamıştır. Daha iki üç gün önce bir televizyon programında kendisine yine Mirzabeyoğlu Davası sorulmuş, kendisi de sorulan sorudan hiç hoşlanmamış bir şekilde sorulan soruyu geçiştirmiştir.

Anadolu Halkı; seni ne cemaat ne de Erdoğan temsil liyakatindedir. AKP önderliğinde bu gün yaşananlar, on iki yıldır sergilenen bir tiyatrodur. Ve 17 Aralıkla, aslında final yapmıştır.

Mirzabeyoğlu Davasında kılını oynatmayan Erdoğan niyetini açık-seçik bir kez daha izhar etmiştir. Yaklaşık iki buçuk yıl önce başlatılan Salih Mirzabeyoğlu için özgürlük kampanyasıyla, her kesimle yapılan görüşmeler ki buna AKP Milletvekilleri de dahil, ulaşabildiğimiz akademisyenler, köşe yazarları, STK’lar v.s.  çerçevesinde sosyal bir mutabakat sağlanmış ama bir netice alınamamıştır. Yazarlarımız ve Aydınlarımız maalesef Mirzabeyoğlu’nun nasıl tutuklandığı noktasında yoğunlaşarak mağdur olduğunu köşelerinde dile getirirken, tv programlarında konuşurken neden zulme maruz kaldığı noktasında hiç konuşmamışlar ve fikir beyan etmemişlerdir. Şimdi sıradan bir vatandaş olarak soruyorum bu ülkenin Aydınlarına;  Neden Mirzabeyoğlu hala zulüm altındadır! Neden? Kimdir Mirzabeyoğlu? Elli sekiz eserin sahibi ki hukuktan edebiyata, iktisattan ahlaka birçok alanda eser vermiştir. Hala da Telegram işkencesi altında eserlerini vermeye devam ediyor O’nun çıkmasının kime ne zararı vardır? Ya da on altı yıldır herkesten gizlenmesinin ve zulüm altında olmasının kime ne faydası vardır? Bu sorular hiç mi aklınıza gelmiyor! Aydın olarak hiç bu sorulara kafa yordunuz mu? “Aydın çağından mesul olandır.” Aydınlar olarak bu soruların cevabını Müslüman Anadolu Halkı’na verme mesuliyeti altındasınız! Dün yaptığınız gibi susarak dilsiz şeytan olmaya devam mı edeceksiniz, yoksa mesuliyetinizin gereğini mi yerine getireceksiniz!                                                                  

Müslüman Anadolu Halkı bıyık ta senin, sakal da! Bu hafta Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümü nedeniyle birçok etkinlikler yapılıyor. Bu millet tarih boyunca nice destanlar yazmıştır! ‘’Can pahası, kan pahası’’ yeni destanlar yapma kabiliyetinden hiçbir şey kaybetmemiştir!      

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et