CEM TÜRKBİNER: İMÂN, HÜRRİYET, ŞEHADET VE HASET

Adımlar Platformu Sözcüsü ve 25 Mart 2015 bombalı saldırısını yaralı olarak atlatan gönüldaşımız Cem Türkbiner’in, 25 Mart saldırısında şehid olan gönüldaşımız

25 MART “ADIMLAR SALDIRISI” – Zeliha ARSLAN

2000 senesinde Metris ve Bandırma Cezaevlerinde gerçekleştirilen linç girişiminin devamı, İbda erlerini yok etme teşebbüsünün bir yenisi 25 Mart 2015’de İstanbu

ZORU ZOR, OYUNU “ZOR” BOZAR

25 Mart saldırısını nasıl değerlendirmek, nasıl okumak gerekir? Bu saldırı sonucu ÜNSAL ZOR gönüldaşımız şehit olmuş, dört gönüldaşımız yaralanmıştır. Adımlar..

CEM TÜRKBİNER: MÜNAFIKLIK NEDİR? / SELİM GÜRSELGİL: ZOR ŞARTLARIN ADAMI ÜNSAL ZOR

ADIMLAR Platformu Sözcüsü Sayın Cem Türkbiner ve ADIMLAR Dergisi yazarlarından Sayın Selim Gürselgil’in konuşmacı oldukları programın görüntülü kaydının ilk..

ÜNSAL ZOR’UN ŞEHÂDET YILDÖNMÜ VESİLESİYLE Konuşmacılar CEM TÜRKBİNER VE SELİM GÜRSELGİL

ÜNSAL ZOR’UN ŞEHÂDET YILDÖNMÜ VESİLESİYLE 25 MART SALDIRISINDAN BUGÜNE “HADİSELERİN MUHASEBESİ” Konuşmacılar: CEM TÜRKBİNER VE SELİM GÜRSELGİL Gönüldaşımız Ünsal ZOR’un şehâdet yıldönümü vesilesiyle düzenlenecek olan etkinliklerimizden biri de, haftasonu İstanbul’da gerçekleşecek olan panel… 25 Mart 2015 tarihinde Adımlar’ımıza düzenlenen kahbe saldırı ile birlikte, tam da 25 Mart 2015’le başlayan, Türkiye başta olmak üzere dünya çapında bir kaosa dönüşen hâdiselerin muhasebesi etrafında düzenlenecek panel Adımlar Dergisi’nin Fatih bürosunda gerçekleşecek. Adımlar Platformu Sözcüsü Sayın Cem Türkbiner ve yazarlarımızdan Sayın Selim Gürselgil’in konuşmacı olacakları program sırasında Şehîd Ünsal Zor ile ilgili sinevizyon gösterimi de yapılacaktır. 26 Mart 2017 Pazar günü gerçekleşecek programın başlama saati 14:00 Gönüldaşlarımız, dostlarımız ve bütün halkımız davetlidir. Adımlar Fikir-Kültür-Siyaset Platformu Program: ÜNSAL ZOR’UN ŞEHÂDET YILDÖNMÜ VESİLESİYLE 25 MART SALDIRISINDAN BUGÜNE “HADİSELERİN MUHASEBESİ” CEM TÜRKBİNER (Adımlar Platformu Sözcüsü) SELİM GÜRSELGİL (Adımlar Dergisi yazarı) Zaman: 26 Mart 2017 – Pazar / Saat: 14:00 Mekân: Adımlar Fikir-Kültür-Siyaset Platformu Fatih Bürosu Akşemsettin Mh. Akdeniz Cd. No: 33 Daire: 4 Fatih / İSTANBUL Telefon: (0212) 635 0590 / GSM: 0544 487 1999

SAİD-İ NURSÎ HAZRETLERİ’NE RAHMET

Vefâtının 57. Sene-i Devriyesinde SAİD-İ NURSÎ HAZRETLERİ’NE RAHMET Yıllardır “beraber ıslandık bu yollarda” türküsünü söyledikleri, “ne isteyip de vermedik”leri paralel kardeşleri Fetullah Gülen üzerinden, 15 Temmuz kalkışması sonrası tam bir Ehl-i Sünnet düşmanlığıyla hedef alınan Said-i Nursî Hazretleri’ni, vefatının 57. Sene-i devriyesinde rahmetle anıyoruz. “Ilımlı İslâm” kodlu Amerikancı İslâm projesinin biri “medeniyetler ittifakı”, diğeri “diyalog” fitnesi kanadını sürdüren; İslâm’a nisbetle “siyaset yapmak”ı her türlü yalan ve aldatmanın meşru kabul edildiği Pers takıyyeciğiliyle, biri “gömlek değiştiren” iken, diğeri “gerektiğinde rahip kıyafeti giymekten” çekinmeyen; Bir yanda, İslâm’ın Mutlak olarak vâzettiği hakikatlere karşı, Amerika ve İsrail’in coğrafyamıza dayattığı “gerçeklik” içerisinde SİYASİ SORUMLU olarak Haçlı-Yahudi Saldırganlığına ortak olan BOP Eşbaşkanı’nın Said-i Nursi düşmanlığı… Diğer yanda ise NATO’culuk, İsrailcilik, Batıcılık cereyanında Beştepe’yle yarışan ve “bu işleri ben daha iyi yaparım” diye Batı’ya kendisini arz eden Fetullah Gülen’in vâzettiği, mânâsı ters yüz edilmiş, sahte bir Said Nursî bağlılığı… Bediüzzaman Hazretlerini vefat yıldönümünde rahmetle anar iken, birbirine zıt görünse de, özde bir olan bu iki sakat anlayışın zihinleri ifsad etmesinin önüne geçme noktasında bir katkısı olsun diyerek, Üstad Necip Fazıl Kısakürek ve Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun O’na dair yazdıklarından bazı bölümleri alâkalarınıza sunuyoruz. İlaveten: Devrin bir çok âliminin düşmanla istişare noktası aradığı şartlarda, Said Nursi Hazretlerinin Milli Mücadelede aktif olarak rol almış bir kahraman oluşu da gözden ırak tutulmasın… O, işgalciyle oturup diyalog yolu arayan ve iş birliği teklif edenlerden olmadığını bizzat o yıllarda göstermiştir. ADIMLAR Fikir-Kültür-Siyaset Kumandan Salih Mirzabeyoğlu ve Said-i Nursî Hz. “Muhammed Şerif… Babamın ismi böyle koyuluyor… Hikâyesi de şu: Said-i Nursi Hazretlerinin kucağında, onun okuduğu ezan ve kulağına bu ismi seslenmesinden, yani ismi konulduktan sonra, iş nüfus memuru safhasına geldiğinde, o zamanın şartları icabı nüfus memuru bu ismin verilemeyeceğini, yasak olduğunu söylüyor ve Muhammed ismini “Muammer” olarak değiştiriyor… “Kafakâğıdı”nda: Muammer Şerif… Künyesi “Salih Bin Muhammed” olan ben de, kaderin bir cilvesi olarak bundan payımı alıyorum: Salih Bin Muammer Şerif.” (Tilki Günlüğü –Ufuk ile Hafiye-, Salih Mirzabeyoğlu, 4. Cilt, İBDA Yayınları, Shf: 25) “Gayet açık olarak söylüyorum: Bugün İBDA, Said Nursî Hazretlerinin rüyasını gördüğü bir temsil plânındadır ve bu mânâda İBDA’nın kadrosudur.” (Adımlar -1984’den 1996’ya- Salih Mirzabeyoğlu, İBDA Yayınları, Shf: 32) Said-i Nursi Hz. Ve Üstad Necip Fazıl Kısakürek Said-i Nursi Hz.’nin talebelerinin, kendisinin Üstad Necip Fazıl’a olan ilgisini zikrettikleri iki tablo meşhurdur… Biri Necip Fazıl’ın kendisini ziyarete geldiğini işitir işitmez, yerde, hasırda oturan Said-i Nursî Hazretleri’nin etrafındaki talebelerine “hemen bir sandalye (koltuk) bulun” diye emretmesi… Diğeri de merhum Salih Özcan’ın naklettiği: “Necip Fazıl’ın çıkardığı “Büyük Doğu” mecmuası parasızlıktan bir ara kapanma durumuna geldi. Üstad bana: “Benim yorganımı satın, buna yardım edin, kapanmasın” dedi. O zamanlarda tek mucmua o vardı, Üstad destekliyordu. Necip Fazıl, Abdülhakim Arvasi’ye bağlı idi.” Sürgün altında ikâmet ettirildiği beldelerde sohbet halkaları etrafında “fertlerde imânı korumaya yönelik” irşâd mücadelesi veren Said-i Nursî Hazretlerinin, cemiyet meydanında Büyük Doğu bayrağını açan ve bu azamet tavrıyla daima düşman oklarının hedefi olan Üstad Necip Fazıl hakkındaki hissiyatını gösteren hâtıralardan sonra, Büyük Doğu Yayınlarının “Bediüzzaman Said Nursi” ismiyle yayınladığı kitaptan fragmanlar, aşağıda: Üstad Necip Fazıl Kısakürek ve Said-i Nursi Hz. (…) İlk düşmanları (Jön Türk)ler olmuştur. Onlar hakkında demiştir ki: – Dini incittiler! Allah’ın gayretine dokundular! Akıbetleri vahim ve hazin olacaktır! Bir aralık, siyasî faaliyeti dolayısıyla Örfî Harb divanına verildi. Harb Divanı Reisi Hurşit Paşa ile aralarında karşılıklı sual ve cevap: – Siz Şeriat istiyor musunuz, öyle mi? Şeriatçılar mürtecidir! – Eğer Meşrutiyet bir hizbin istibdadından ibaretse, dünya şahit olsun ki, ben mürteciyim! Şeriatın tek meselesi uğrunda bin ruh ve mevcudiyetim olsa hepsini fedaya hazırım. Buna rağmen, idamına kadar gitmesi mümkün olan bu muhakemeden beraat elde etmiş, hükme karşı teşekkür etmeyerek salondan çıkmış ve kalabalık bir halk kütlesi içinde ilerlerken, “Zalimler için yaşasın cehennem, yaşasın cehennem!” diye sesini yükseltmiştir. Hürriyetten sonra bazı mücahit dostlarıyla birlikte “İttihad-ı Muhammedi” Cemiyetini kurmuşlardır. Bu cemiyet ise en kısa zamanda genişlemiş, Said Nursi’nin bir makalesiyle, İzmit ve Adapazarı mıntıkasında elli bin kişi cemiyete girmiştir. 31 Mart Vak’asında da, kumandanların söz geçiremediği taburları bir nutukla itaat altına almıştır. Fakat bütün bunlara rağmen Şarkta açacağı Medresetüz-Zehra mefkûresini bir türlü tahakkuk ettirememiş, onun yerine kendisine zindanların açıldığını görmüştür. (…) Birinci Dünya Harbi’nde, talebelerinden ve gönüllülerinden teşkil edilen alayının başında, Gönüllü Alay Kumandanı unvanıyla savaşa iştirak etti. Pasinler cephesinde büyük musibetlere uğradı. Oradan Van’a geçti. Van’a yönelen Moskof saldırışına karşı, kalede, yakınlarıyla, şehit oluncaya kadar şehri müdafaa etmeye karar vermişken, gerilere çekilmesi emrini veren Van Valisi Cevdet Beyin ısrarıyla Vasıtan kasabasına ric’at etmeye mecbur oldu. Vali, kaymakam, asker ve ahâli Bitlis tarafına çekilirken, bir alay Kazan süvarisi Vasıtan üzerine hücum etti. İşte Said-ül Kürdi, bu ricali himaye etmek ve çoluk çocuğun Moskof kılıcından kurtulmasını sağlamak için, otuz kırk kadar asker ve bir o kadar talebesiyle Kazaklara mukabele etmiş ve onları durdurmaya muvaffak olarak, türlü gayretler ve tertiplerle Vasıtan’ın Moskof eline düşmesine mani olmuştur. Bu ana baba günlerinde Müslüman çocuklarını kesen Ermeni zulümlerine mukabil, Müslümanlar da onların çocuklarına aynı muameleyi tatbik etmeye kalkışınca, Said Nursî bu harekete izin vermemiş ve: – Şeriat bu harekete müsaade etmez! Diyerek, Ermeni çoluk çocuğunu din himayesinde korumuştur. Böylece kurtulan Ermeni kadın, kız ve çocukları, Moskofların yanında bulunan hemcinslerine katılmışlardır. Bunu duyan bazı Ermeni komitacıları: – Madem ki bizim çoluk çocuğumuza karşı böyle yaptılar; biz de onlarınkine artık ilişmeyeceğiz! Demişler, bu yüzden o mıntıkada daha büyük bir facianın zuhuru önlenmiştir. Derken, Muş üzerinden ricat eden ordu döküntülerinin düşman eline bırakmak zorunda kaldığı otuz topu, üç yüz gönüllüsüyle kurtarmış ve bununla Bitlis müdafaasının bir müddet devamını sağlamış ve tam bir panik havası içindeki ordu ve halk ricatinin bir parça nizam ve imkân bulmasını temin etmiştir. (…) 1918 gibi kapkaranlık bir devrede, binbir zıt cereyana karşı mücadele açıyor. Hem âza bulunduğu müessesenin içine, hem de dışına doğru mücadele… Bir taraftan, müessesenin dine uymaz temayül ve yanlış fetvalarına mukavemet ederken, öbür taraftan da bütün dalalet cereyanlarına karşı koymaktadır. (…) Bir gün Riyaset Divanında Meclis Reisiyle fikir teati ederken aralarında şöyle bir muhavere geçti: Meclis Reisi- Sizin gibi kahraman bir hoca, tam aradığımız insandır. Bu yüzden sizi, yüksek fikirlerinizden faydalanmak için davet ettik. Fakat siz, gelir gelmez, namaza dair beyannameler neşrederek aramıza ihtilaf düşürdünüz. Bediüzzaman’ın mukabelesi, gayet kat’i ve sert oldu: – Namaz kılmayan haindir! Hainin hükmü merdûttur! (…) Meclis Reisiyle aralarında geçen bir konuşma daha: Meclis Reisi- Heykel hakkındaki fikriniz nedir? – Heykel, asla Şeraite uymayan, taş halinde dondurulmuş ve put şeklinde çizgileştirilmiş bir benlik ve nefsaniyet abidesidir. (…) Bediüzzaman, Isparta ve havalisinde uzun bir müddet kaldıktan sonra (1935), ….. “gizli cemiyet kurmak, halkı hükümet aleyhine çevirmek, isyana davet etmek” ithamiyle, Eskişehir Ağırceza Mahkemesi’ne sevk ediliyor. Muhakeme neticesinde, hakkındaki ithamların çoğundan beraet ediyor, fakat Kur’an’daki tesettür ayetinin tefsiri olan yazı münasebetiyle bir seneye mahkûm ediliyor. Derken, Denizli Ağırceza Mahkemesi… İtham yine aynı, fakat bir parça daha tafsilatlıdır: (…) Bediüzzaman’ı hapishanede zehirlemeye kadar ileriye gidiyorlar. Fakat o, ilahî bir lütuf ve muhafazayla bundan masun kalıyor. Said Nursî, aldığı beraat kararına rağmen, idareden (!) Afyon vilayetine bağlı Emirdağ kazasında ikamete mecbur ediliyor. Serbest, fakat esir!.. Her an yayılmakta devam eden tesiri… Yine aynı gayzın şahlanışı… Haydi, bu defa Afyon Ağır Ceza Mahkemesi’ne… Adeta o günün devlet ve hükümet ölçüsü, Bediüzzaman’ın suçunu değil, mutlaka onu mahkûm edecek olan hakimini aramaktadır. Yine hapis, yine işkence, yine facia… Yerine getirilen uzun tetkikler neticesi, hiçbir suç unsuru bulunamıyor. Fakat mahkeme, hâkimlerin takdir ve vicdan ölçüsüyle (!) kararını veriyor: Said Nursi’ye 20 ay, arkadaşlarından bir ilim adamına 13 ay, yirmi dört kişiden birkaçı müstesna olarak geriye kalanına da 6’şar ay hapis cezası!.. (…) Yine muhakeme… Suçlulardan(!) müdafaaları soruluyor. Şöyle diyorlar. – Nakız kararına uyulmasını istiyoruz! Üstad ise şu mukabelede bulunuyor: – Ben kardeşlerim adına, temyiz kararına uyulmasını, kendi adıma da eski kararda ısrar edilmesini ve cezalandırılmamı istiyorum! (…) Rus başkumandanı, esirler kampına geliyor ve esirleri teftiş ediyor. Teftiş esnasında Bediüzzaman, etrafında pervane gibi dönülen başkumandana hiçbir saygı tavrı göstermiyor ve yerinden kalkmıyor. Başkumandan hayretle tercümanına sorduruyor: – Herhalde kumandanı tanımadınız! – Tanıyorum. (Nikola Nikolayeviç)tir! – Şu halde Rus ordusuna ve dolayısıyla Rus Çarına hakaret ediyorsunuz! – Hakaret etmiyorum! Fakat ben bir Müslüman âlimiyim! İmanlı bir kimse, Allah’ı tanımayan her adamdan üstündür. Ben böyle birine, rütbesi ne olursa olsun, kıyam edemem! – Bu hareketiniz idamı muciptir! – Sizin idam kararınız, benim sonsuzluk âlemine intikal etmem için pasaport hükmündedir. Rus Harb divanı, Bediüzzaman hakkında idam kararı veriyor. Tam hüküm infaz edileceği sırada, büyük Müslüman, namaz kılmak için müsaade istiyor. Bu müthiş levha yerine geldikten sonra, Rus Başkumandanı yetişerek şu tüyler ürpertici ibret sözlerini sarfediyor: – Hareketinizin, din ve mukaddesatınıza olan bağlılıktan ileriye geldiğini anladım ve sizi affettim. Ayrıca sizden af rica ederim! Ve idam kararı geri alınıyor. (…)

ŞEHİDLERİMİZ İÇİN BULUŞTUK 27 Mart 2016 Saat: 13:00

27 Mart 2016 / Saat: 13:00 ŞEHİDLERİMİZ İÇİN BULUŞTUK 25 Mart 2015 Çarşamba günü dergimize düzenlenen bombalı saldırıda şehîd olan gönüldaşımız Ünsal ZOR başta olmak üzere şehidlerimiz için, saldırının yıldönümünde ADIMLAR Dergisi bürosunda buluştuk. Bir çok gönüldaş ve dostumuzun katıldığı buluşma sırasında ADIMLAR Platformu Sözcüsü sayın Cem Türkbiner, şehid Ünsal Zor ile ilgili hissiyatını ifâde eden bir konuşma yaptı. Yazarlarımızdan sayın Hakan Yaman’ın da Şehidlik Şuuru etrafında “Ünsal Zor ile Başbaşa” etrafında yaptığı konuşmanın ardından Tekirdağ’dan gelen gönüldaşımız sayın Adnan Demir ve eylemlerimizde bize destek olan sayın Muharrem Şaşkın da, Ünsal Zor ve şehadetinin üzerlerindeki tesirini ifâde eden kısa birer konuşma yaptılar. Konuşmaların ardından Ünsal Zor ve şehîd eşi Nuray Zor hakkında hazırlanan 1 saatlik bir belgeselin gösterimi yapıldı. İki bölüm hâlinde yayınlanan belgeselde namaz için verilen aranın ardından, Ünsal Zor ile birlikte zindanlarda direniş gerçekleştiren ilklerden olan hafız gönüldaşımız Mehmet Zengin Kur’ân tilaveti gerçekleştirdi. Okunan Kur’ân-ı Kerim’in ardından, belgeselin ikinci bölümü izlendi. Katılımcıları duygulandıran bu video gösterimin ardından ADIMLAR Platformu Genel Başkanı sayın Ali Osman Zor da, ADIMLAR Dergisi’ne düzenlenen saldırı ve şehidimiz ile ilgili kısa bir konuşma yaparak, katılımcılara teşekkür etti. Çeşitli ikramların yapıldığı toplantı sonrasında katılımcılar kendi aralarında verimli sohbet halkaları kurarak geç saatlere kadar sohbetlerini sürdürdüler. Gerek yapılan konuşmalar, gerekse gösterimi yapılan belgeselin görüntülü kaydını sitemizden yayınlayacağız. ADIMLAR Haber

SAFLARI MÜŞTEREKLİKLER BELİRLER

Daha öncesi bir yana, 90’lı yıllardan bu yana ve hâlen, Ortadoğu’da, Asya’da, Afrika ve Balkanlar’da Müslüman kanı döken ve dökmeye devam eden batılı işgalcilerin, geniş kitlelerde “İslami terör” şartlı refleksini … Read More

ÜNSAL ZOR’UN KABRİNE ZİYARET

Genel Yayın Yönetmenimiz Sayın Ali Osman ZOR, tedavi görmekte olduğu hastaneden taburcu olmasının ardından, kardeşi şehit Ünsal ZOR’un kabrini ziyaret