ESATİR VE MİTOLOJİ’YE DAİR: 7 – NUH TUFANI

ESATİR VE MİTOLOJİ’YE DAİR: 7 – NUH TUFANI

ESATİR VE MİTOLOJİ

NUH TUFANI

Esatir ve Mitoloji’nin beşinci bölümü “Tufan” başlığıyla başlıyor. Esatir, Mu Efsanesi Tedaîleri, Mu Efsanesi, Mu’dan Yapılan Göçler; bölümün diğer parçaları… Nuh Peygamber ve Tufan’dan şöyle söz ediliyor:

O’NUN ZAMANINDA İNSANLIK

İLK İBTİDAÎ DEVRİNİ YAŞAMIŞ

ve bir İngiliz tarihçisinin

hak ve bâtıl diye ayırmaksızın

dinleri ve dindarlığı izâhta kullandığı

KORKU VE ÜMİT TÂBİRİNDEKİ BAŞIBOŞ MÂNÂYI

PUTLARA TAPMAKTA GÖSTERİR OLMUŞTUR…

Toprağı ısıtan ve hayatı yeşerten GÜNEŞ

her şeyi yakıp yutan

kahrı altında titreten ateş

her yöne dönük dallarıyla

varlık bilmecesinden bir imza

tuğralaşan ağaç – en girift sırra erip de

kelimelerin üstüne çıkmışçasına susan hayvan

ve daha – şaşkın insan hayâlinde

putlaştırılan neler!

İNSANOĞLU – ETRAFINI ÇEVRELEYEN EŞYANIN VERÂSINDA

ÖTESİNDE BİR DELÂLET ARAYACAĞI

VE MUTLAK VAHDETİ GÖRECEĞİ

MUTLAK KUDRETİ BULACAĞI YERDE

tek tek bu aciz eşyaya takılmak

YARATICILIK gücünü onlarda vehmetmek

ve ufkunu türlü putlarla donatma dalâletine düşmüş

NUH Peygamber zamanında – ilk devreye göre

son haddini bulan bu hâl

insana mahsus memuriyetin

tersine döndürülmesidir!

NUH Peygamber – insan kümelerine sesleniyor:

-“YARADAN ALLAH’TIR

O’NUN GÜCÜNE VE BİRLİĞİNE İMÂN EDİNİZ

O’NU GÖZLERİNİZE GÖRÜNEN

VE İÇİNİZE DOĞAN ŞEKİLLERDEN

TENZİH EDİNİZ!”

*

Nuh Suûesi’nin, 5-6-7. âyet meâlleri:

-“NUH DEDİ – RABBİM BEN KAVMİMİ

GECE VE GÜNDÜZ ÇAĞIRDIM

FAKAT BENİM DAVETİM

FİRARLARINI ARTTIRDI

DOĞRUSU – SENİN BAĞIŞLAMAN İÇİN

KENDİLERİNİ HER ÇAĞIRIŞIMDA

PARMAKLARIYLA KULAKLARINI TIKADILAR

ESVABLARINA BÜRÜNDÜLER – AYAK DİREDİLER

VE BÜYÜKLENDİKÇE BÜYÜKLENDİLER…”

*

Evet – istihzâ ve Peygamber’e eza

sadece üç oğlu Sam – Hâm – Yafes

zevceleriyle beraber imânda

dördüncü oğlu YAM – küfürdekilerle…

Nuh Pegamber’e toplumdan gelen acı

ellerini göğe kaldırdı ve beddua:

– “Allah’ım – bu küfür topluluğunu

tez kökünden kurut!”

Geldi vahiy – büyük ve sağlam

her tarafı sımsıkı kapalı bir gemi

yapılması emredildi…

Nuh Peygamber dağlarda

-sahilden uzaklarda-

gemisini yapa durur

gemicilik tarihinde ona kadar

götürülen ilk gemiyi…

Şeklinde devam ediyor… Ondan sonra, bundan 70 bin yıl önce olduğu farzolunan Mu faciasına sıra geliyor!

26 Mart 2013

 

Çin mitolojisinde Hazret-i Nuh‘un ismi veya lakabı, .

Durun bir espri yapayım: “Gılgamış’tan çalmışlar!”

29 Mart 2013

 

MU

Salih Mirzabeyoğlu‘nun, Esatir ve Mitoloji adlı eserinde münşeat tarzında, şöyle ifâde ettiği medeniyet:

MU – Kıptî dilinde SU

MUSÂ – sudaki sandık

Firavun’un katlinden kurtulan çocuk

macerası ayrı

bize bunu hatırlatan

TUFAN’da gemiyle kurtulan

Nuh aleyhisselâmla taifesi…

Açıkçası, Mu’dan söz ediş, tufan ile ilişkilendirilir. Ve ardından, Mu efsanesine ilişkin teoriye, onun zayıf ve kuvvetli yönlerinin anlatımına geçilir:

Büyük Okyanus’ta yer aldığı – iddia

ve yetmiş bin yıl önce battığı

efsanevî kayıp kıta – MU…

 

Asya ve Amerika kıtası arasında

Avustralya’nın iki katı – tahmin

Tibet tapınaklarında bulunduğu

ve oradaki rahiplere tercüme edilen

yazı tabletlerinden – edinilen bilgilerle

hakkında tahmin yürütülen – KITA

Büyük Okyanus’un dibindeki araştırmalarda

bir delil yok hakkında…

 

İleri bir medeniyetin bulunduğu

Pasifik Okyanusu’nda bir kıtanın varlığı

tevatür olarak – ve bir kısmı ona yorularak

ipucu niyetine bilgilerle

kabul edilir – yâni faraziye

TÜRKLER’in MU kıtasından geldiği de…

Böyle devam eder. Bu konuyu incelerken, teorinin sahibi Chuchward‘da benim dikkatimi çeken iki nokta oldu:

  1. İlk din tek tanrılıydı… Israrla bunu söylüyor ve Amerika’dan, Asya’dan deliller getiriyor.
  2. Mu’dan doğan büyük Uygur medeniyetinin Türkler’le ilgisi yoktu; onlar Avrupalılar’ın atalarıydı!

Nitekim, bilindiği gibi, cumhuriyetin ilk zamanlarında, içinde “Uygur” geçiyor diye, büyük ilgi doğurmuş Türkiye’de bu teori. Churchward birkaç defa Türkiye’ye davet edilmiş ama hep bir bahanesi varmış… Ben öyle sanıyorum ki, pek sevmediği Türkleri, teorisine ortak etmek istemedi, o yüzden gelmedi. Uygur, teorisinin en can alıcı noktasıydı; çünkü Naacal tabletleri (ilk tek tanrılı dine ilişkin metinler), 20 bin yıl öncesine ait olarak, onlardan kalmıştı. Bunu Türkler’dense, Avrupalılara mâletti.

Günümüzde hâlâ Kemalistler çok önem veriyorlar bu teoriye. Teori önemli olabilir, ama ben öyle sanıyorum ki, aradıkları şeyleri bulamayacaklar onda. Mayatepek‘in Meksika raporlarına bakın: Türkçe ile Kızılderili dilleri arasındaki ortak ve benzer kelimeler… Doğrusu, bu tür bir ilişki, Kızılderili dilleriyle Arabça, Farsça, Hintçe veya İngilizce arasında da rahatlıkla bulunabilir. Çünkü, ister inanın, ister inanmayın, bütün insanlar Adem‘den ve bütün diller de bir tek dilden (Süryanice’den) gelmiştir.

Mu efsanesi de bir biçimde ilk insana bağlanabilir belki. (Şahsî görüşüm:) Tasavvufta Hazret-i Adem‘in Hint Okyanusundaki “Serendib” denilen adaya indirildiği söylenir. Mu kıt’ası için verilen tariflere uyuyor. Belki de Mu, Churchward‘un dediği gibi, gerçekten de ilk insandan gelen ilk medeniyetti ve tufanla yok oldu. Tufan belki de sadece böyle bir ada / kıtayı vurdu!

Son söz: İslâm tasavvufu bilinmeden, insan ve kâinata dair gerçekler anlamını bulamaz!

….

Ekleme: Bu konu hakkında Sinan Meydan‘ın yazdığı “Atatürk ve Kayıp Kıta Mu” adlı kitapta geçtiğine göre; Tahsin Mayatepek‘in son zamanlarda gönderdiği raporlarda Maya kültüründe dinî törenlerin, ibadet şekillerinin ve tapınakların Şamanizm’e benzemesiyle birlikte aynı zamanda, özellikle ibadet şeklinde İslamî ibadet şekillerinden biri olan “namaz“a benzerliklerin bulunduğu belirtilmiş, bunun üzerine Atatürk, Tahsin Mayatepek‘i görevinden almış ve bu konunun araştırmasını TDK’ya bırakmış.

6 Haziran 2012

JAMES CHURCHWARD

Bu adamın Tibet tapınaklarında bulduğunu söylediği ilk insanlığa dair metinler çok tartışılmış ve adamın bir şarlatan olup olmadığı bir karara bağlanamamıştır. Yalnız, eserleri boyunca işlediği şu tez, bana ilginç gelmiştir:

– En eski din, tektanrılı bir dindi. Sonradan rahipler onu çoktanrılı hâle getirerek kendilerine çıkar aracı kıldılar.

8 Mayıs 2011

HAZRET-İ NUH

Hazret-i Nuh muhtelif kültürlerde, muhtelif şekilde isimlendirilmiştir. Sümerler ona Utnapiştim dedikleri gibi, Yunanlılar Deukalion derler. Amerika ve Uzak Doğu mitolojilerinde ismi yine başkadır. Çin’de “Nuh” ifadesine yakın “” diye geçer. İbrahimî dinlerde Noah ve Nuh olarak kayıtlıdır.

Gemisinin indiği dağ için de hep farklı isimlendirme veya nitelemeler kullanılmıştır. Sümerler “Nissir dağı” der. Yunanlılar “Parnas dağı“… İsrailiyatta “Ağrı dağı” (Ararat), İslamiyette “Cudi dağı” şeklinde yer alır. Mu efsanesinin de O’nunla ilişkili olduğu söylenir. İnsanlığın hemen her köşesinde iz bırakmış, en ilkelinden en gelişmişine kadar hepsinde hatırâsı korunmak istenmiştir.

İslâm tasavvufunda, yedi büyük çağın üçüncüsünün önderidir; günümüzden belki 100.000 yıl, belki daha da öncedir. Ona ait haberler ise, tevatür yollu olduğu için birbirinden küçük farklılıklar gösterir. Yıldızlardan -yanılmıyorsam- Neptün ile temsil edilir; zamanla kültürler içinde putu dikilmiş ve tanrılaştırılmıştır. Muhtemelen Poseidon başta olmak üzere deniz tanrılarının bir kısmında O’nun bahsi vardır.   

Zaten putperestler arasında putlaştırılmayan ve tasavvufî / dinî anlamı mitolojik hikâyelere döndürülüp o kültürün “millî tanrıları” katına konulmayan eski zaman peygamberi yok gibidir. Nuh Peygamber‘den önceki İdris Peygamber de “Hermes” diye daha sonraları birçok yeni dalga halinde köpürtülmüştür.

27 Aralık 2011

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: