BUNALIM OLGUNLAŞIRKEN

BUNALIM OLGUNLAŞIRKEN

Tarihin hiç bir döneminde emperyalizmin fiziki ve ekonomik işgaline ve sömürüsüne karşı bu kadar duyarsız kalınmamıştır.

Savaşların, çocuk ölümlerinin, işsizliğin, yoksulluğun, açlığın, kadına tacizin, intiharın olmadığı; en tabiî yaşama imkânlarının, ev kirasının, elektrik ve su faturasının, ısınma giderlerinin, eğitim ve sağlık harcamalarının dert edilmeyeceği bir düzen artık halkın hafızasından silinmiştir…

Artık işçiler, emekçiler anayasal hak olan sendikalaşma hakkını kullandıkları için veya “mali sıkıntılar” gerekçe gösterilerek işten atılıyor… Bunalıma giren insanlar ya kendilerini yakıyor ya da İzmit’li AKP seçmeni kardeşimiz İsmail Devrim örneğinde olduğu gibi çocuğuna pantolon alamadıkları için intihar edebiliyorlar. Düzen sahipleri ise ejder suyu, efuli ve aloeveralı içecekler eşliğinde hükmedip, bu bunalıma kayıtsız kalabiliyorlar.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Orta Vadeli Program”ı açıkladı. Daha sonra “Orta Vadeli Program” adı değiştirilerek “Yeni Ekonomi Programı” oldu. Yeni Ekonomi Programı 2019-2021 yılları arasını kapsayan 3 yıllık bir program olacakmış…

Açıklanan bu plân, Amerikancı sermayenin –dolayısıyla “ekonomik işgâlin ‘yerli’ ayağının- örgütü olan TÜSİAD tarafından hemen destek gördü. TÜSİAD’ın desteklediği her ekonomik model ve plânın, işçinin ve küçük esnafın sömürülmesinin devamı olduğunu düşünmek için “program” hakkında çok bilgi sahibi olmanıza da gerek yok.

Mali krizin reel ekonomiye yansımasına bağlı olarak, etkilerinin işçiye, köylüye, emekçiye, esnafa yansıması giderek artacaktır. Krizin sorumluları, krizi meydana getirenler krizin yükünü işçilerin, emekçilerin, küçük esnafın sırtına yüklemeye çalışacaklardır. Bunun yanında mali krizin “reel ekonomi”ye yansımalarının bir de evlerde ve fert fert herkes üzerinde “psikolojik yansımalar”ı olacaktır, olmaktadır.

Müsebbibi, sorumlusu işçi ve küçük esnaf olmayan krizin yükünü, fizikî ve psikolojik bir ağırlık hâlinde halka yükleyen politikalar kabul edilemez.

Bu politikalara karşı durabilecek ve millet menfaatine uygun yeni politikalar üretebilecek siyasi yapılar desteklenirken, bu yanlış politika sahiplerinin de kendi aralarında yaptıkları gibi,  samimi olan herkesimle dirsek temasları sağlanarak ilişkiler geliştirilmeli.

Sömürünün kaynağı Siyonizm’e karşı direniş, “sömürü düzeni”ne karşı oluş ile başlar. Yani “ağa’ya karşı olmak için ‘kâhya’ya karşı olmak”la… Dolayısıyla mevcut durum, ülkemizdeki tüm kesimlerin samimilerinin dayanışmasını zorunlu kılmaktadır…

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et