Almanya Genel Seçimleri ve Bizimkiler…
Almanya Genel Seçimleri ve Bizimkiler…
Almanya, 24 Eylül Pazar günü genel seçimlere gidiyor.
Avrupa Birliği’nin yükünü omuzlarında taşımakla kalmayıp, lider olmanın vazifesi gereği, mesela Yunanistan gibi AB üyesi ülkelere ekonomik kefil de olan Almanya’nın kader gününe ilgi büyük.
Neticede işin ucunda silâhtan tutun daha nice sanayi, turizm, taşıt ve teknoloji ticareti var.
Ama peşinen söyleyelim ve lafı fazla uzatmayalım…
Aşağıda görmüş olduğunuz istatistik, Salı günü katıldığım Alman Turizm Branjı’nın Medya Grubu olan FVW’nin (“Turizm Endüstrisi”) Kongresinde yayımlandı.
Görüldüğü gibi şu anki iktidar CDU/CSU (Hıristiyan Demokratik Almanya Birliği Partisi ve Hıristiyan Sosyal Birliği Partisi), kısaca kardeş partiler koalisyonu açık ara önde ve bu verilerin Pazar günü, belki az bir değişiklikle aynen yansıyacağı düşüncesindeyim.
Merak edenler için: Die Linke (Solcular), FDP (Özgür Demokratlar), Afd (Almanya için alternatif), Sonstige (Diğerleri)
AfD, Almanya’nın aşırı sağcı Partisi. Yükselişi gözlerden kaçmıyor. Diğer aşırı sağcı Parti NPD (Almanya Ulusal Demokrat Partisi) önceden yasaklanmıştı.
Peki, bu seçimlerde Türklerin alacağı pozisyon ne olur?
Malûm olduğu üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alman seçimlerine bizzat müdahale etme yoluna gitmiş ve oy vermeyin dediği partileri açıklamıştı:
CDU
SPD (Alman Sosyal Demokrat Partisi)
Bündnis 90/Die Grünen (İttifâk 90 / Yeşiller Partisi)
Bununla birlikte geçenlerde Türklerin kurduğu ve kendisine yakın ADD Partisi’ni (Alman Demokratları İttifâkı) seçebileceklerini açıklamış, birlik olun mesajı vermişti.
Fakat bunun öyle iki cümleyle hallolmayacağı hemen kendini belli etti.
ADD, daha çok yeni ve tecrübesiz olmakla birlikte, bütün yabancılara ve Almanlara yönelik politika izleyeceklerini söyleseler de tamamen Erdoğan’ın Almanya’ya karşı sözleri dışında bir politika ortaya koyamadıklarını ispatlayıcı söylemler ve aksiyonlar gerçekleştiriyor.
Mesela propaganda amaçlı küçük seçim arabalarını Erdoğan’ın resimleriyle süsleyip dolaşıyorlar ve Türkiye’ye mülteci anlaşmasında verilen maddî yardım sözünün yerine getirilmemesini slogan olarak kullanıyorlar.
Parti’nin bizzat kurucularından ve yöneticilerinden olan, aynı zamanda Alman turizm camiasında tanınmış bir sima ola Remzi Aru ile yaptığım ayaküstü sohbette üzülerek bunları öğrenmiş ve Alman silah ticareti üzerine sarf ettiği cümlelerde epey bir şaşkına dönmüştüm.
Benim, “Alman silâh ticaretine ve terör örgütlerine yönelik yardımlarına karşı nasıl tavır almayı düşünüyorsunuz?” soruma karşılık verdiği cevap şöyle:
“Almanya’ya her silâh başına vergi misali gibi bir para ödettirebilirsek, bu onları zora sokabilir. Hatta gelen paralarla Türkiye daha çok mülteci alabilir!”
Bu kafayla nereye varacakları meçhul olmakla birlikte zaten bu sefer sadece NRW, yâni Kuzey Ren Vestfalya bölgesinde seçimlere katılacaklar.
Gelelim 7 senelik tecrübesiyle BİG Partisi’ne (Yenilik ve Adalet İttifakı).
İlk defa 2014 yılında Köln’de gerçekleşen Erdoğan mitinginde afiş ve broşürlerini gördüğümüz bu partinin kurucusu ve yöneticisi de Haluk Yıldız adlı bir Türk. Parti, çoğunlukla müslümanlardan oluşuyor. Geçen sene kendisi ile 1,5 saatlik bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiş fakat bir türlü buluşma imkânı bulamamıştım. Parti programları ADD ile az çok aynı. Bir kez seçimlere katılmış ama katıldıkları bölgeden ancak % 0,7 bir oy toplamayı başarabilmişlerdi. Bu sene % 5’lik seçim barajını boykot ettiklerini söyleyerek seçimlere katılmayacaklarını açıkladılar.
Bu tabloya bakarak, Türk veya Alman pasaportlu Türklerin, Alman seçimlerine olan ilgilerinin ne kadar az olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Türkiye ile alâkalı seçimlerde büyük bir katılım gösteren Türkler, Alman seçimlerine neredeyse hiç ilgi göstermiyor diyebiliriz.
BİG Partisi Genel Başkanı Haluk Yıldız, en son Referandum sürecinde Alman Devlet Televizyonu ARD’de boy göstermiş ve ateşli bir Erdoğancı olduğunu ispatlamıştı.
Ne var ki Erdoğan’ın ADD’yi işaret etmesi ve birlik çağrısı yapması BİG’i tekrar harekete geçirdi ve bundan önce üç defa gerçekleştirdikleri birlik çağrısını bu kez videolu bir basın açıklamasıyla yapmış oldular.
Fakat bundan önce olduğu gibi yine olumlu bir cevap alamadılar.
Çünkü demin de bahsettiğim gibi, ADD, Erdoğan’ın sözüne istinaden seçimde elde edeceği oy potansiyeline güveniyor.
Tâkip edebildiğim kadarıyla ve kendilerinin de yaptıkları resmî açıklamalarda birbirlerine karşı ağır ithâmlarda bulunan ve “Fetöcü” suçlamalarına kadar giden karalamalar yapan bu iki partinin Almanya’da veya AB ülkelerinde yaşayan Türk insanlarına verebilecekleri ne olabilir diye düşünmüyor değil insan.
İki tarafla yaptığım kısa görüşmelerde, yaptıkları işin kuru bir “dostlar alışverişte görsün” olmaması için ayağı yere basan ve siyasî söylemler açısından orijinal ve millî bir ideolojiye, diyalektiğe sahip olmaları gerektiğini söylemiştim.
Bu vesile ile tekrar etmek istiyorum;
Altyapısını günlük politikalar ile kurduğunuz siyasi hareketlerinizin, istikbâle dair şuncacık bir hedef belirleyemeyeceğini görmekten kendimizi alamıyoruz.
Dilinize dolandırdığınız ve sadece bir atışmadan ibaret olduğu ortada siyasî argümanlarınızın insanlarımıza kazandırabileceği hiçbir şey yok.
Ne Batı’yı ne de bağlı olduğunuzu düşündüğünüz Doğu hakkında tarihî ve fikrî bir şuura sahip değilsiniz.
Birbirinize karşı yaptığınız “tarihî” (!) birlik çağrılarınıza ve birbirinizle yaptığınız dalaşlarınıza kimsenin ihtiyacı olmadığından bihabersiniz.
Zaten “Nerde Birlik” hikmetinden uzak olmakla birlikte, kuru isim değişiklikleri ve karşılıklı makam belirleme dışında büyük ideal anlayışından mahrumsunuz.
Bütün bunların üstüne, bir de kibir abidesi hallerinize eklediğiniz “Büyük Doğu – İBDA” fikriyatına yaklaşmak şöyle dursun, tanımamış olma utancından bile uzaksınız.
Size hiçbir şekilde başarılar dilemiyor ve insanlarımızın, asıl boykotu size uygulamalarını bütün kalbimle diliyorum.
Nihan ÖZTÜRK