KUR’ÂN YAKMA NATO’YA GİRİŞ ŞARTI OLMAKTAN ÇIKTI MI?
Ahmet ÖLÇÜLÜ
İsveç’te yakılan Kur’ânla ilgili olarak Erdoğan, bu sebepten dolayı İsveç’in NATO’ya girişini asla onaylamayacaklarını dile getirerek Haçlı küffâra karşı imân mücadelesi veriyor görüntüsü çizmekteydi.
Hoş, NATO zaten Haçlı terör örgütü ve bizim orada ne işimiz var?
Erdoğan bu konuşmaları seçimden önce yaparken, seçimlerden sonra İsveç’in NATO’ya girişine dair Türkiye’nin onayı söz konusu olan görüşmeler akabinde Kur’an yakma meselesi ve Kur’ân yakılmaya izin verildiği, yakılmasına devam edildiği hâlde bu mesele pek dile getirilmez oldu. Demek Haçlı küffâra karşı mücadele eden İslâm serdarı görüntüsü oy toplamak için yazılmış bir senaryodan mı ibaretti?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye-Finlandiya-İsveç Daimi Ortak Mekanizma Toplantısı’nın Brüksel’deki NATO karargâhında yapılan beşincisinin ardından basına açıklamalarda bulundu.
Toplantıda tarafların Finlandiya ile İsveç’in özellikle terörle mücadele alanında Madrid’deki NATO Zirvesi sırasında imzalanan Üçlü Muhtıra temelinde attıkları adımların gözden geçirildiğini aktaran Fidan, “NATO’ya katılma arzusundaki ülkelerin terörizmle mücadele konusunda sağlam tavır sergilemeleri şarttır. Öte yandan Kurban Bayramı’mızın ilk gününde milyarlarca Müslümanın kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’e alçakça saldırılmasına izin verilmesi, göz ardı edebileceğimiz bir durum değildir. Üstelik bu ilk kez de olmuyor. Terör örgütlerinin ekmeğine yağ süren eylemlere izin veren bir ülkenin terörle mücadeleye nasıl katkı getireceği tartışmaya açık hale geliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
İsveç’in taahhütlerini yerine getirdiği iddiasını ayrıca incelemek gerektiğine işaret eden Fidan, “zaman baskısının” bir metot olarak kullanılmasını tasvip etmediklerini kaydetti.
Haberde de görüleceği üzere Fidan meseleleri bir pazarlık unsuru olarak görmekten ileri gitmedikleri bakış açını ortaya koyuyor. Oysa Kur’ân yakılması pazarlık unsuru yapılabilecek bir mevzu mu?
Biz, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınmasına esasta karşı olduğumuz açıklamıştık. Geçmişten bu güne hükümet kanadından da yapılan kimi gayrı resmi açıklamalarda ABD ve NATO’nun düşman olarak tavsif edildiğine de şahit olduk. Dolayısıyla düşmanın gücüne kendi elimizle güç katmasını sağlamak, düşmana hizmet etmek olmaz mı?
Erdoğan, Kur’ân yakan İsveç’in NATO’ya giremeyeceğini söylemişti, Fidan pazarlık yapıyor. Neye, hangisine inanalım? Gönül rahatlığıyla, Erdoğan’a güvenip, Erdoğan olduğu müddetçe İsveç NATO’ya giremez diyebiliyor muyuz? Asıl mesele bu, yani kralın çıplak olduğu.