İŞÇİLER, MEMURLAR MEYDANLARDA
Ahmet ÖLÇÜLÜ
Antep’te işverenin düşük zammını kabul etmeyen Şireci Tekstil işçileri toplu olarak işten çıkarılmaları akabinde direnişe geçmişlerdi.
Direnişe destek vermek üzere fabrikaya gelen sendika lideri ise patronun şikayeti üzerine gözaltına alınmıştı.
Gözaltı hadisesi direnişin gerilimini artırdı.
Türkiye’de tüm gözler Antep’e çevrildi.
Araya girenler oldu.
İşçiler direndi ve kazandı.
Taleplerini kabul ettirdiler.
Bu süreçte özellikle Antep Büyükşehir Belediyesi’nin AKP’li Başkanı Fatma Şahin’in işçilere, patron Şireci’yi övmesi, cami yapmak isteyen, hayır yapmak isteyen, işçiyi evladı gibi gören biri olarak tasvir etmeye çalışarak patron güzellemesi yapması ve sıkıntının enflasyon kaynaklı olduğunu, enflasyonun da dünya iktisadi krizinden kaynaklandığını ileri sürerek, işçiyi pasifize etmeye çalışan konuşması, 3000 aile rejiminin İmânsız İslâmcılık kısmının temayüz etmiş şekli olarak tarihe geçecek nitelikteydi.

Bu konuşma, İmânsız İslâmcılık rejiminin kimden ve neyden yana olduğunu, Müslüman Anadolu Ahalisi’ni kandırmak için dini nasıl da utanmadan, hayasızca kullanmadığını göstermesi bakımından oldukça mühim. Doğrular nasıl yanlışta kullanılıyor, din, sermayenin çıkarlarına nasıl âlet ediliyor…
Din diyor ki, “işçiniz sizin yediğinizden yiyecek, giydiğinizden de giyecek”… Tam da baba-oğul ilişkisini tarif ediyor din. Ama güya müslüman patronların, İmânsız İslâmcılık rejiminin işçileri, ne patronlarının yediklerinden yiyebilir, ne de giydikelrini giyebilir. Din, işçi için asgari bir geçim seviyesi tarif eder, o da patronun günlük yaşantısına neredeyse denktir. Mevcut rejimde ise işçi, köleden beter.

Fatma Şahin, patron cami yapacak diyor.
İşçiye ne?
İşçinin hakkını versin, sonra ne yapıyorsa yapsın.
Fatma Şahin, patron AMATEM’i yaptı diyor.
Ülkeyi, bunların İmânsız İslâmcılık rejimi uyuşturucuya boğdu, AMATEM’le milletin gönlünü mü alacaklar? Felix Culpa der Üstad bu tür işlere. Görünüşü iyiliktir ama iç yüzü felâket. Bataklık sinek üretmeye devam etsin, zarar görenlerin bir kısmını tedavi ederek iyi iş yapmış görünecekler. Mehmet Ağar rejimi tam gaz devam ederken, uyuşturucuya devam, al sana AMATEM… Dalga geçiyorlar…
Ekonomik krizin dünya kaynaklı olduğu da yalan. Ekonomik krizi anlatmaya çalışıyoruz; kriz, milletin şeyine koyma ve koydurma rejiminin ülke keynaklarını kendi menfaatleri için hortumlamasından kaynaklandı, o kadar hortumladılar ki para kalmayınca kriz kaçınılmaz oldu. Dünya krizinin tesiri meselesine gelince, eskiden para bolca geliyordu, bunlar da hesapsızca hortumlamaya alışmışlardı bu sayede, şimdi para artık ha deyince bulunamıyor; dünya krizi dedikleri bu. Yani krizin sebebi ekonomi değil, siyaset. Daha doğrusu siyaset görünümlü çete. 3000 ailenin milletin şeyine koyma ve koydurma düzeni. Kasaları boşalttılar, şimdi kendi pisliklerinin faturasını da millete ödetecekler; milletten kestikleri ile boşalan kasaları biraz doldurup düzeni yeniden işler hale getirmeye çalışacaklar. Bir de “suçlu biz değiliz!” diye millete yutturmaya kalkıp neticede kendilerine müteşekkir kalmamızı istiyorlar.
Siyaset sokağa taştığında bütün dengeler de alt üt oluyor, bütün kirli yüzler açığa çıkıyor.
HALKALI İSTANBUL YENİ HAVALİMANI METRO HATTI İNŞAATI İŞÇİLERİ GREVDE: “HAKLARIMIZI ALINCAYA KADAR EYLEMİMİZ SÜRECEK”
Halkalı İstanbul Yeni Havalimanı Metro Hattı inşaatında çalışan işçilerin Temmuz ayında yapılan yüzde 26’lık zammı kabul etmeyerek yüzde 75 zam talebiyle çıktıkları grev bugün ikinci gününde. İnşaat Emekçileri Sendikası’na (İnşaat-Sen) üye olan işçiler, ödenmeyen fazla çalışma ücretleri dahil haklarını alana kadar iş başı yapmayacaklarını, bu eylem nedeniyle herhangi bir işten çıkarma olması halinde de grevlerini sürdüreceklerini bildirdiler.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Cengiz İnşaat – Kolin – Kalyon – Özgün Yapı ortaklığında yürütülen Halkalı İstanbul Yeni Havalimanı Metro Hattı inşaatında çalışan işçiler, ödenmeyen fazla mesai ücretlerini alma ve yaşanabilir ücret talebiyle dün iş bırakma eylemine başladı.
Bugün eylemlerinin ikinci gününde olan İnşaat-Sen üyesi işçiler, temmuz ayında asgari ücrette yüzde 30’luk artış olmasına karşın, kendilerine ortalama yüzde 26 zam yapıldığını belirterek bunu kabul etmediklerini söylediler. Ödenmeyen fazla çalışma ücretleri dahil haklarını alana kadar iş başı yapmayacaklarını belirten işçiler, bu eylem nedeniyle herhangi bir işten çıkarma olması halinde de grevlerini sürdüreceklerini söylediler.
“BİZE VERİLEN ÜCRET BİZE HAKARET, KÜFÜR GİBİ”
“Bize verilen ücret bize hakaret, küfür gibi. Yeraltında çalıştığımız halde yer üstünde çalışıyormuşuz gibi ücret veriliyor. Ayrıca biz ayın 28 günü çalışıyoruz. Bu mesai ücretlerimiz de verilmiyor. Bizim tek talebimiz insanca yaşama ücreti ve en azından bir muhatap bulmak” diyen işçiler, grev kararlarına ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“Biz HYH Metro çalışanları olarak maaş artış oranının adil ve insanca yaşamaya yetecek nitelikte olmadığı kanaatindeyiz. Talebimiz, artış oranının tüm birimler ve ayrım yapılmaksızın tüm çalışanlar için yüzde 75 oranında olmasıdır. Çalıştığımız günden bugüne kadar hak ettiğimiz halde bordro hilesi yapıldığı için tam olarak ödenmeyen fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil (UGBT) alacaklarımızın ödenmesini istiyoruz. Ayrıca iş yerinde çalışanlar arasında ücret ve zam hususlarında ayrımcılık yapıldığından, ayrımcılık tazminatını talep etme haklarımızı da saklı tutuyoruz.
‘BİR PERSONEL DAHİ İŞTEN ÇIKARILIRSA İŞ BIRAKMA EYLEMİMİZ DEVAM EDECEKTİR’
Tüm birimler söz konusu taleplerde ortaklaşmıştır, ayrıca taleplerimiz gerçekleşinceye kadar çalışmayacağımız hususunu tarafınıza bildirme zarureti hasıl olmuştur. Bu hak talebi sürecinde bir personelin dahi işten çıkarılması durumunda iş bırakma haklı eylemimiz devam edecektir.”
AKP’Lİ ESENLER BELEDİYESİ TEMİZLİK İŞÇİLERİ, DÜŞÜK ÜCRET VE KÖTÜ ÇALIŞMA KOŞULLARINA KARŞI İŞ BIRAKTI
AKP’li Esenler Belediyesi’nin temizlik işçileri düşük ücretlere ve kötü çalışma koşullarına karşı iş bıraktı. Çalışanlar iş bıraktığını sosyal medya hesabından duyurdu.

AKP’li Esenler Belediyesi temizlik işçileri düşük ücretler nedeniyle iş bıraktı. Eylemlerini Twitter hesabından duyuran çalışanlar şunları söyledi:
“Esenler Belediyesi temizlik işçileri olarak eyleme kalkmış bulunmaktayız. Haklarımızı alamadığımızdan dolayı, kiraları ödeyemediğimizden dolayı. Hiçbir tane araba çıkmıyor. Maaşımıza zam yapılmıyor, maaşımız ödendiğinde ise yarısı vergiye gidiyor, bize hiç bir şey kalmıyor.”
KARTAL BELEDİYESİ İŞÇİLERİ İŞ BIRAKTI: GEÇİNEMİYORUZ
Yaşanan yüksek enflasyonla birlikte düşük olan maaşlarının açlık sınırının altına indiğini belirten Kartal Belediyesi işçileri, geçinemediklerini söyleyerek iş bıraktı.
Kartal Belediyesi işçilerinin “Geçinemiyoruz” diyerek yaptığı iş yavaşlatma eylemi tüm birimlerde iş bırakmaya dönüştü.
Yaşanan yüksek enflasyonla birlikte düşük olan maaşlarının açlık sınırının altına indiğini belirten işçiler iyileştirme istediklerini belirtti.
DİSK/Genel-İs İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi arasında gerçekleşen görüşmelerde Kartal Belediyesi tarafından somut herhangi bir teklifin gelmediğini söyleyen işçiler, eylemden başka seçeneklerinin olmadıklarını dile getirdi.
Genel-İs İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube Yönetim Kurulu ve temsilcilerinin almış olduğu tam gün iş yavaşlatma kararını işçiler belediyenin tüm birimlerinde tam katılımla iş durdurma eylemine dönüştürdüler. Hastane ve zorunluluk olan alanların dışında işçiler işe çıkmadılar. Dış birimler atölyelerde ve merkez binadaki çalışanlar ise belediye çevresindeki tüm bölgeyi eylem yeri haline getirdiler.

Genel-İs İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube Başkanı Ali Sönmez ve yönetim kurulu üyeleri de tüm birimleri gezerek işçilerin eylemine destek verdiler.
‘SOKAKLARDA OLMAMIZ GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ’
Eylemde olan bir işçi durumu şöyle özetledi: “Bulunduğum birimde bu ayın 15’inde yüzde 30 zamlı olarak hesabımıza geçen para 13.000TL, yemek parası ile birlikte aldığımız 15.000 TL ile geçinmeye mahkum edildiğimiz için bugün ses çıkarıyoruz. Mevcut ekonomik koşullarda bu maaşla geçinemediğimiz gerçekliği ile karşı karşıyayız. O yüzden de sokaklarda olmamız gerektiğine inanıyoruz. O yüzden de iş bıraktık.”
İşçi taleplerini ise şöyle sıraladı: “Hükümetin memurlara yaptığı ara zamdan kaynaklı biz de memurların seviyesine çıkartılmak istiyoruz. Yani aynı statüde ve aynı masada, aynı işi yaptığım memur arkadaşımla aynı ücret seviyesinde olmak istiyorum. Benimle aynı üniversite mezuniyetine sahip arkadaşlarımdan farklı olarak, ben şirket işçisi olduğum için 15.000TL ile geçinmeye mahkum ediliyorum.Ek protokol talebimiz yasal bir hakkımızdır. Hükümet ek iyileştirme yapıyorken belediye niye yapamıyor? Bugün olağanüstü bir durum var yaşanan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında geçinemiyoruz. Aldığım maaş geçinemediğimiz için çekmiş olduğumuz ihtiyaç kredilerine ve faturalar gitmekledir.
MEMURLAR DA MEYDANLARDA
Hükümetin, devam eden toplu sözleşme görüşmelerinde memur ve memur emeklileri için 2024’te ilk 6 ay için yüzde 14, ikinci 6 ay için yüzde 9 zam teklif etmesi üzerine memurlar iş bıraktı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) G(ö)rev kararını Ankara’da Sakarya Caddesi’nde yaptıkları açıklamayla ilan etti. KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kabalan Yeşil kamu çalışanlarının sorunlarını sıraladı, “Sadece kendimiz için değil, göz göre göre sefalete itilen, verdikleri emekler yok sayılan 12 milyon emeklinin hakkını da savunmak için, nitelikli ücretsiz kamu hizmeti hakkı yok sayılan tüm bu ülkenin tüm insanları için grevdeyiz. Alanlarda omuz omuzayız” dedi.

‘DAĞ FARE DOĞURDU’
İktidarın Merkez Bankası’nın hedeflediği enflasyon oranlarının altında teklifte bulunduğunu hatırlatan KESK Eş Başkanı Yeşil, “İlk toplantının yapıldığı 1 Ağustostan iki hafta sonra gelinen yerde dağ fare doğurmuştur” dedi.
Hükümetin teklifinde 4 milyonu aşkın kamu emekçisini, 2 milyonu aşkın kamu emeklisini memnun edecek vaat olmadığını belirten Yeşil, ortada bir toplu sözleşme teklifinin olmadığını ifade ederek şunları kaydetti:
BU KADARAINI TAHMİN ETMİYORDUK: Ne yazık ki hükümet bu kez bizi yanılttı. Açıkçası biz bile bu kadarını tahmin etmiyorduk. Enflasyon hedeflerinin bile altında artışları teklif diye sundu. Biliyorsunuz, daha 18 gün önce Merkez Bankası yüzde 8,8 olan 2024 yılı enflasyon hedefini yaklaşık dört kat artırarak yüzde 33’e çıkardığını açıkladı. Ama AKP manidar bir şekilde 23. yaşına girdiği 14 Ağustos’ta bize 2024 yılı için taban aylığımıza yansıtılmayan ilave seyyanen ödenek dahil toplamda yüzde 23 maaş artışı teklif ediyor. Merkez Bankası 2025 yılı hedefini şimdiden yüzde 15’e çıkardı. Ama iktidar bize 2025 yılı için yüzde 11 artış teklif ediyor. İktidarın enflasyon hedeflerini her sene revize adı altında artırdığı bir ülkede yaşıyoruz. Çünkü orta vadeli planlarla, bütçelerle açıklanan enflasyon hedefleri hiç tutmuyor. İktidar her defasında “bu yıl enflasyon hedefimiz yüzde 5” diyor. Ama daha birkaç iyi içinde bu hedef ikiye, üçe katlanıyor.
YOKSULLUK SINIRI 38 BİNE ULAŞTI: Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı Temmuz 2023 itibari ile 38 bin TL’ye ulaştı. Biz en düşük maaş en az 45 bin TL olmalı diyoruz. Buna rağmen kamu işvereni 2 gün önce açıkladığı teklifi ile mevcutta 22 bin TL olan eşi çalışmayan, iki çocuklu en düşük kamu emekçisi maaşının (15/1 hizmetli) tam iki yıl sonra 30 bin 425 TL olmasını vaat ediyor. Yine bugün 20 bin 350 TL olan bekar, en düşük kamu emekçisi maaşının ise iki yıl sonra 28 bin 145 TL olmasını vaat ediyor. Üstelik iki yıl sonrasına havale edilen bu rakamların içinde taban aylığımıza yansıtılmayan, dolayısıyla emekli aylıklarımıza yansıtılmayan ilave seyyanen ödenek tutarlarının olduğunu açıklıyor.
GÖRMEZDEN GELMEYE DEVAM EDİYORLAR: Yıllardır önümüze konulan bu tutmayan hedeflerin, suni TÜİK rakamlarına dayalı bir elin parmak sayısını geçmeyen yüzdelik artışların faturasını hepimiz maaşlarımızda her yıl daha fazla erime, daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesiz hale getirilme ile ödedik. Ödemeye de devam ediyoruz. Seçimden önce “en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak, artışlar emekli maaşlarına da yansıtılacak” sözü verdiler. Ancak verdikleri sözü arkadan dolanma yöntemleri ile tutmadılar. İlave seyyanen ödenek adı altında hepimizin yıllardır yaşadığı kayıpları daha da artıracak yeni bir maaş-ücrete rejimi getirdiler. Bugün için ortalama 13 bin TL’lik bir tutarı emekli aylığı bağlama tutarımızdan düştüler. Böylece emekli maaşlarımızın kısa vadede çalışırken aldığımız maaşın üçte birine uzun vade de ise beşte birine kadar düşeceği bir tuzak kurdular. Ne yazık bizim dışımızda, KESK dışında diğer konfederasyonlar bu tuzağa dikkat çekmedi. Görmezden geldiler. Hala görmezden gelmeye devam ediyorlar.