“GAZ ALMA” MİTİNGİNE NOT VERMEK GEREKİRSE; ON ÜZERİNDEN İKİ!
Büyük acziyet; iktidar olarak yapabildiğin tek şey miting yapmak. Muhalefete karşı söylediklerine bakılırsa, iktidarının devam edebilmesi için Filistin meselesini istismar edebileceğine dair hâlâ bir ümidi var. Bu da boş bir hayal; ama ne yaparsan yap ne anlatırsan anlat huylu huyundan vaz geçmiyor, yılan yılanlığını istisnasız her zaman ve her durum karşısında yapıyor.
“Hayâ imândandır”; Peygamber buyruğu…
Hayâsızlık BOP taşeronluğunun alâmet-i farikası. Nerede bir utanmaz görürseniz bilin ki Bop Taşeronu “İmânsız İslâmcılık”la muhakkak bir ilişkisi vardır.
Düşünsenize Bop Eşbaşkanı’nın Irak’ta katledilen çocuklardan bahsedebilmesi için nasıl bir yüze sahip olması gerekir?
Mitinge dönelim…
Dağ fare doğurmadı değil, lağım faresi gayet tabiî olarak yine aslan doğurmadı. Gaz alma konuşması olarak not verecek olursak, 10 üzerinden 2’lik bir ninniydi. “Gazze’de zalimlik yapanların kim olduklarını, biz iyi biliriz iyiiii!”… ”Sizin öldürdüğünüzü bilmiyor muyuz? Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz iyiii!”… “Bu milleeet! Bu millet ayağa bi kalkarsa, ne olacağını iyi bilirsiniz iyiii!” yollu, yavan, bomboş bir konuşma. Akrep akrepliğini yapmasa olmaz, araya, güya Batı’nın çifte standardına karşı çıkıyormuş kılıflamasıyla, “Rusya’nın, Ukrayna’da sivillere saldırdığı’ iftirasını sokuşturmayı ihmal etmedi tabiî: “Dün Ukrayna-Rusya savaşında katledilen siviller için timsah gözyaşları dökenler bugün binlerce masum çocuğun ölümünü sessizce seyrediyor.”
Hangi Rusya? Gazını, bilmem neyini verirken kolaylık gösteren, borçlarını erteleyen, Türkiye’yi Avrupa’ya verilecek gazın dağıtım merkezi haline getiren, nükleer tesis kuran ve her fırsatta seni övgülere boğarak tüm dünyada imajını yükselten komşun.
Kahpelik Bop taşeronlarının ruhunda var. Bunlardan tiksinmek farzdır, ibadettir! Bunlardan tiksinmeyen, imânından şüphe etsin!
Meydana şöyle bir baktığımızda ilk fark ettiğimiz kitledeki gevşeklikti. Akp’nin siyaset sahnesine sürüldüğü Başbakanlık merdivenlerine yazar kasa atıldığı günlerden alırsak, ne konuşan tipte, ne meydanlarda toplanan tabanında eski coşku var. Devleti ele geçirdiler, yağmalamadık tek bir kamu malı, kamu kaynağı bırakmadılar, kısaca ekin tarlasına dadanmış yaban domuzları gibi yiyip şiştiler;
YERLERİNDEN KIMILDAYACAK HALLERİ YOK, ama kaybedecekleri çok şeyleri, haram servet yığınları var. Bu durumda minarelerin süngü olması en istenmeyecek bir şey. Şimdi “barış adamı” olmanın zamanı. Sizin anlayacağınız “savaş söylemi soslu” barış isteği, yani İsrail’in bir an önce durarak sahtekârlığın daha fazla ortaya çıkmaması temennisi konuşmasının alt metnini teşkil ediyordu.
En tepeden aşağıya doğru hepsi çok korkuyor.
Korku, dağları o kadar sarmış ki, hafızasına da vurmuş; konuşmanın bir yerinde, “zalim Batı”nın zalimliğine örnekler verirken, Irak’ı da saydı. O an Netanyahu, “Bana şöyle zalim, böyle hunhar diye saydırıyorsun, ama koçum pek üzüldüğün Iraklı çocukların öldüğü Irak operasyonunu sen en az benim kadar desteklemiştin, unuttun mu? Valla ben Sinagoğa gidip, Amerikan askerlerinin sağlığına dua filan etmedim, ama sen ettin; bizim BOP’un eş başkanı olmakla 34 yerde zırt pırt öğünen de demin laf soktuğun, Azov Nazilerini serbest bırakıp, kalleşlik ettiğin Putin değildi. Göğsüne iliştirdiğimiz cesaret madalyasını şöyle bir ovala, bütün bunları hatırlamana yardım edecektir… diyecektim ama kendimi tutuyorum, çünkü hâlâ beraber çalışıyoruz… Bizimkisi danışıklı dövüş. Durmak yok, BOP taşeronluğuna devam” diye bir mesaj atsaydı, tam isabet olurdu!
Son “gaz kaçırmayı” fırtına estirmek ve “beni çok zor durumda bırakıyorsunuz” kızgınlığıyla BOP’un patronlarına sitem etmesini “ateş püskürmesi” gibi algılayanlar olsa da İsrail’in özellikle dün geceden beri sergilediği şiddet hiçbir şeyin umurunda olmadığını göstermektedir.
En nihayetinde AKP örgütünün mitingi “sen, ben, bizim oğlan” üçlemesinden bir arpa boyu ileriye gitmez görüntü içindeydi. Mitinge katılan birçok kişinin de bu görüntüden çok memnun olduklarını söylemek mümkün değil.
ADIMLAR