TÜRKLER KILIÇ ZORUYLA MI MÜSLÜMAN OLDU?

Selim GÜRSELGİL

Türkçülerin besmele gibi her mevzuya başlarken tekrarladıkları bir başka husus, Türklerin kılıç zoruyla Müslüman yapıldığıdır. Bu konuda öne sürdükleri tek delil, Emevîlerin birkaç Zerdüştî kasabasında yaptığı katliam, bu kasabalarda yaşayan Türklerin de olması ve ölmesidir.

Tabiî ki bu hadiselerden dolayı Müslüman olmuş -belki- bir tek Türk bile yoktur. Ama anlatamazsın. Bu ezberlerini ellerinden alırsan tutunacak bir şeyleri kalmıyor. O yüzden taassup halinde bunu söyleyip duruyorlar.

Bazılarına göre, Müslüman olan ilk Türk devleti Bulgar Hanlığıdır. Emevîlerin yıkılışından 150-200 yıl sonra… Bulgarların Türklüğü biraz tartışılır, ama Türklerle akraba olduklarına kuşku yok. İdil Bulgarları, Attila’nın öz torunlarının Kazan yerlileriyle karışmasından doğmuş bir kavimdir. Daha sonra Altun Ordu devletinin altında kalmışlarsa da bugün hâlâ Kazan Tatarları veya Bulgarlar olarak bilinen önemli bir İslâmî potansiyeli taşırlar. 19. yy’ın Türkçülük cereyanlarının içinde yer almışlardır, oradan buraya epey göç olmuş, Şevket Kazan, Turgut Kazan gibi meşhur isimler de çıkarmışlardır.

Bulgar Hanı Şelkey oğlu Almas (Türk tarihçileri Almış diye okuyorlar), İslâm’ı duyuyor ve çok etkileniyor. Abbasîlere haber salıp kendilerine İslâm’ı öğretecek hocalar göndermesini istiyor. Müslüman olup Abdullah Oğlu Cafer adını alıyor; onunla birlikte kavmi de Müslüman oluyor.

Ondan sonra -bir Rus Türkiyatçının etkisiyle Karahanlılar dediğimiz- Hakanlılar’ın Müslüman oluş hikâyesini biliyorsunuz. Satuk Buğra Han, şehzade iken, kendilerine sığınan Samanîlerin şehzadesiyle tanışıyor, onun tesiriyle Müslüman oluyor. Ve kafaya koyuyor: İhtilâl yapacak, başa geçecek, Türk kavimlerini İslama çağıracak. Abdülkerim Satuk Buğra Han ihtilâliyle birlikte Hakanlı devleti Müslüman oluyor ve kâfir Türklerle sonu gelmez savaşlara tutuşuyor. Pek çoklarını Müslüman ediyor; olmayanlar da Çinli, Tibetli olup yok olup gidiyorlar.

Bu arada Türk tarihinin, belki de dünya tarihinin en aptalca hikâyelerinden biri vardır. Dünya kavimlerinin ilkel törelerini bırakıp semavî dinler çatısı altında toplandığı çağda, kimi Müslüman, kimi Hristiyan olurken, bazı Türkler en olmayacak şeyi yapıyor: Yahudi oluyor: Hazarlar.

Yahu Yahudi olunmaz, doğulur, o bir ırk asabiyetidir; anlamıyorlar. Türk ırkını bırakıp Yahudi ırkına geçiyorlar. Tabiî halk, beylerinin bu kararına pek uymuyor. Bu arada Hazar bağlısı olan Oğuzların ne yaptıklarını tam bilemiyoruz. Onlar bağlılıklarını sürdürüyorlar ama Yahudiliğe geçiyorlar mı, yoksa mahallî töreleriyle mi kalıyorlar, tarih bilgi vermiyor. Ama aralarından bir yiğit çıkıyor, hem de ne yiğit: Selçuk Bey. Onun Müslüman olduğunu görünce Oğuzların yarısı Müslüman. Diğer yarısı kâfir kalıyor. Defalarca savaşıyorlar: Müslüman olan Oğuzlar dünyanın sultanları olacak, Türk’ün en mübarek soyu olarak tarihe damga vuracak; kâfirlerse yok olup gidecek.

Bugün de öyledir ve tarihte hep öyle olmuştur. Kâfir Türkler yok olup gitmişlerdir, Müslüman Türkler ise dünyaya hükmetmişlerdir. Müslüman, sünnî Türk tipi, Protestan Anglo-Sakson tipi vücuda gelmeden önce, insanlık tarihin en parlak örneklerinden birini vücuda getirmiş ve dünyayı bin yıl yönetmiş bir tipti. Kâfir Türk ise medeniyetten habersiz, onun bunun paralı askeri olmakla ve sonunda yok olmakla sonuçlanan kısır bir çıkıştır.

(NOT: Tarihî hakikatlerin kılıç zoruyla müslüman olmadığımızı göstermesi bir yana, kılıç zoruyla müslüman edilmiş olsak bile bu durum yine de “aslolan imândır” hakikatine karşılık gelecek bir keyfiyettir. – Adımlar)

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et