ÜMMETİN LİDERİ, MEHDİSİ, İSA’SI…

1999 sonrasında Noel Baba saldırısı ile Metris’ten çıkarılıp Kartal’a götürülmüşüz; bundan sonra artık ne kadar süreceği meçhul olan esaretimize Kartal’da devam ediyoruz.

Kartal H Tipi Cezaevi “sağ” ve “sol” olmak üzere iki ana bloktan oluşuyor. Metris’ten getirilen İbdacıları da ikiye bölerek, bir kısmını sağ, diğerlerini de sol bloğa koymuşlar.

Biz Kumandan Salih Mirzabeyoğlu ile aynı bloktayız ve görüş ve avukat ziyaretlerinde Kumandan başta bizim blokta kalan gönüldaşları görebiliyor, kısa da olsa sohbet etme imkânı buluyoruz.

Yine böyle bir görüş günü, Hasan Mezarcı’nın kendisini Hz. İsa olarak takdim etmesi dış dünyadan bir haber olarak mevzu oluyor.

Her bahane ile fikir konuşan adam, bu meselenin de fikir nisbeti içinde ele alınması gerektiğini, öyle kendi kendine gelin güvey olurcasına, “ben şuyum, ben buyum!” veya “falanca şu, filanca bu; işte bu İsa, yok şu Mehdi, yok o ümmetin lideri” demekle olmayacağını, insan ve toplum meselelerinin çözümü için sistem çapında, sistem haysiyetini haiz fikir gerektiğini, bu olmadan böylesi iddialara kalkışmanın saçmalık, ahmaklık, akıl hatalığı alameti, şeytan elinde oyuncak olmaktan tutun da düpedüz sahtekârlığa kadar birçok şeye delalet edebileceğinin intibaını verdikten sonra, “Bunun hukuku var, iktisadı var, buyur bakalım İsa Efendi!” diyerek espritüel bir dille mevzuyu mühürlüyor.

Onun bu tür espritüel bitirişlerinde aslında ne büyü öfkeler saklı olduğunu Kumandan’ı bilenler bilir. Hayatı, “fikri yaşamak, yaşamayı fikir bilmek” diye izâh eden adam için, fikre, fikrin haysiyetine ve İslâm’ı temsil ediyorum zannı ve iddiası altında İslâm’a kıyıcılık yapanlar, en büyük öfkenin hedefidir. Bunlar, davaya dışarıdan saldıranlardan daha tehlikeli ve verdikleri zarar da onlardan daha fazla olanlardır. Bunlar, İslâm ihtilâl ve inkılâbının yolunu açma halisliğini, pazarlıksızlığını göstermek yerine, davanın önüne nefslerini koyan, böylece fikrin yürüyüşünün önünü kesme misyonunu ifa ve icra eden, melunundan, mürted, münafık, ahmak ve düpedüz hainine kadar cins cins ahbesin çocukları…

Bütün bunların izâhı sadedinde, İslâma Muhatap Anlayış’ın Tatbik Vasıta Sistemini örgüleştiren, davanın “nasıl?” buudunu ortaya koyan Büyük Doğu ve Necip Fazıl’a nisbetle davanın “niçin?” buudunu gösteren, ispatlayan ve “Yürüyen Büyük Doğu – İBDA” olarak eserini ve aksiyonunu ortaya koymuş olan adamdan kısacık bir cümle:

“Bu işin hukuku var, iktisadı var; buyur bakalım İsa Efendi!”

Biri, ümmet adına, “kurtarıcılık”, “mehdilik”, “İsa”lık, “ümmetin liderliği” gibi bir iddiada mı bulunuyor? Veya o kişi kendi bu iddialarda bulunmuyor da başkaları ona bunları mı atfediyor? Bu öyle havada olmaz! Fikir nisbeti olmadan yapılacak bütün bu iddialar, izafeler, akıl sağlığının yerinde olmamasından ahmaklığa, şeytanın elinde oyuncak olmaktan düpedüz hainliğe kadar neler ve nelere delalet eder ama bir tek ümmetin liderliğine işaret etmez.

Hani şu, “ümmetin lideri olma” tabirinde geçen “olma-oluş” mefhumu var ya… Her oluşun bir de şartı vardır. Ümmetin lideri olmanın oluş şartı da, ümmeti kurtaracak fikri ortaya koymaktan, o fikre nispet içinde olmaktan geçer. İnsan ve toplum meselelerini Mutlak Fikre nisbetle çözebilmek adına İslâma Muhatap Anlayış’ın ortaya koyduğu sistem çapında, sistem çapı haysiyetini haiz fikirden…

Tatbik Vasıta Sistem’den…

Kendini İslâma Muhatap Anlayış’ın Tatbik Vasıta Sistemi’ne nisbet etmeyen “ümmetin lideri”, ya şaklabanın tekidir; veya düpedüz hain!

A. Bâki AYTEMİZ

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: