SİNAN ATEŞ VE MİRZABEYOĞLU’NA TELEGRAM CİNAYETİ

Ahmet ÖLÇÜLÜ

Zaten kaleminin kırıldığını söyleyen Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’nın göbeğinden vurularak öldürülmesinin ardından yakalananlar, gözaltına alınanlar ve alınamayanlar… Ele geçirilemeyen tetikçi…

Bunlar işin polisiye tarafı…

Aslında her şey apaçık ortada.

Mesele herkesin bildiği malûmu siyaset, yani iktidar, yani AKP, yani Erdoğan ilân edebilecek mi?

Ortada bir cinayet var ve bu ülkeyi de Erdoğan yönettiğine göre, bu cinayetten siyaseten mesul olan da Erdoğan’dır… Hatta, ülkeyi yönetenlerin, ülkede işlenen cinayetlerden mesul olduğunu zamanında Fransa’da işlenen cinayetlerden dolayı Macron’a söyleyen de Erdoğan’dır.

Söylenenlere göre Erdoğan aileyi arayıp başsağlığı dilemiş. Bununla da yetinmemiş, bir milletvekilini göndermiş ve faillerin bulunacağı sözünü vermiş.

MİT de boş durmamış ve cinayetle ilgili bir rapor hazırlamış ki raporda sadece bu cinayet de değil, MHP’nin içinde dönenlerle ilgili bilgiler de varmış…

Şimdi gelelim Mirzabeyoğlu cinayetine…

Mirzabeyoğlu da bu ülkede yıllarca işkence gördüğü ve katledildiğine göre, bu işkence ve cinayetin sorumluluğu da Erdoğan’a aittir.

Mesuliyet ona ait olduğuna göre cevap vermesi, meseleyi aydınlatması gereken de odur.

Bu ülkede icra onun adına iş görmekte değil midir?

Peki, Erdoğan Mirzabeyoğlu cinayetini aydınlatmak için bir şey yapmış mıdır?

Mirzabeyoğlu’na işkence yapılırken, bu şekilde öldürüleceği belli iken, bizzat Mirzabeyoğlu bu konuda uyarıda bulunmuşken bunları seyretmekten başka bir şey yapmayanlar, cinayeti aydınlatmak için niçin bir şey yapsınlar ki?

Bir insan, bir yetkili, bir şeyin aydınlanmasını niye istemez?

Her cinayetin aydınlatılması için çalışılırken, Mirzabeyoğlu cinayeti niye karanlıkta bırakılmak isteniyor?

Aslında ortada gizli saklı br şey yok. Nasıl ki Sinan Ateş cinayetinde esas failler nasıl apaçık belliyse, Mirzabeyoğlu cinayetinde de durum gayet açık. Mirzabeyoğlu mevcut sistem için tehditti ve mevcut sistemden menfaat devşirenler, sistemlerini kurtarmak adına Mirzabeyoğlu’na kastettiler.

Ki Kumandan Mirzabeyoğlu, bu mevcut sistemden menfaat devşiren, sisteme entegre olanları “MÜRTED” diye damgalamamış mıydı? Bu mürtedleri temize çıkarmak isteyenler, Mirzabeyoğlu’na, TÜGVA’da konferans verme teklifi ile geldiklerinde, Mirzabeyoğlu, Telegram’ın bitirilmesi şartını koşmamış mıydı? Bir şey muhatabından istenir. Mirzabeyoğlu’nun bu şartı, isteği, muhatapların kim olduğunun da açık adresini vermiş olmaktır.