SAHTESİNDEN KURTULMADAN GERÇEK AKSİYON GERÇEKLEŞMEZ

Selim GÜRSELGİL

Neler yapılabilir, neler yapılamaz?

Bir kere şöyle bir zihniyet var:

– İncirlik’i kapatınca ne olacak? Sonra ABD Dedeağaç’a, Girit’e gidiyor diye eleştiriyorsunuz. Bizim ABD ile anlaşmalarımız var. (*)

Bu zihniyetle bir şey yapılamaz. Kınasınlar kâfi. Sağda solda “iki devletli çözüm istiyoruz” desinler öp de başına koy. Daha fazla bir yere varamaz. “ABD bana üslenmiyor, Yunan’a üsleniyor” diye hayıflanan bir zihniyetin karşısına geçip “Mehmetçik Gazze’ye” diye bağırmak da dünyanın en büyük inanç sömürüsüdür. Ne Gazze’si ya? Arkanda İncirlik varken, Kürecik varken Bayram Paşa’dan Gazi Osman Paşa’ya gidemezsin. Milleti kandırmaya utanmıyor musunuz?

Peki ne yapmalı? Kurtuluş davası büyük bir davadır. Kurtuluş davası inkılâp davasıdır. Onun için dış ve iç dinamiklerin birlikte çalıştırılması gerekir. Dışta, emperyalizm için aktiflikten ve görevlerden feragat etmek gerekir. NATO’dan çıkmak, AB ile ilişkileri sonlandırmak gerekir. Çünkü bu tür bir aktiflik pasiflikten daha kötüdür. Onunla hiçbir şey elde edilemez. Sadece bağımlılık ve boyunduruk derinleşir.

Arap baharı hadiseleri bu konuda en büyük ders olmalıdır. Bu hadiselerde güya Türkiye en önemli aktör olacaktı. İki gün sonra kafası karıştı, NATO’nun Libya’da ne işi var demeye başladı. Bir sabah Işid’le, ertesi gün Rusya ile savaşın eşiğine geldi. En son kucağına bir YPG bombası ile birkaç milyon mülteci bırakıldı gidildi. “100 bin kritik eşik, daha fazla mülteci alamayız, böyle konuşmuştuk” diye bağırıyorlardı. Milyonlar ülkeye dolunca sus-pus oldular.

Bu hadiseler en büyük ibret olmalıydı. Türkiye tüm sahte aksiyonunu terketmeli, kendi içine dönmeliydi. Saçma sapan Osmanlı rüyaları görmeden, kimseyle kavga etmeden, kendi iç oluşumunu tamamlamaya bakmalıydı.

İç oluş davası asıl davadır. Başta bu saçma sapan ekonomi düzeninden kurtulmak gerekir. İthalat ve ihracatı tam bir zapturapt altına almak, imalâta yönelmek, yabancı yatırımları ve sahte deveranı durdurmak, sermaye hareketini denetime alıp topluma yaymanın çarelerini üretmek, enflasyonu ve faizi, işi en temelden ele alıcı yeni bir hamleyle durdurmak gerekirdi. Baştan savma bir politika faizi tedbiri ile olacak şey mi bu? İktisadî sistemi, hukuk ve eğitim sistemini, kültür ve sanat politikasını, fikir ve ilim atılımını yenilemek gerekirdi. Kısacası tepeden tırnağa yenilenmek, yeni bir insanlık anlayışı geliştirmek ve bu anlayış içinde Türk ve İslâm dünyasıyla ilişkileri ilerletmek gerekirdi.

Böyle olsaydı, bugün şüphesiz İsrail’e söyleyecek bir sözümüz olurdu. Gerektiğinde orada aktif gönüllülerimiz olurdu. Gerçek aksiyon için sahtesini terketseydik, her şeyden bir adım geri çekilip kuvvet toplasaydık, yapacak bir şeyimiz olurdu.

Şimdi ne yazık ki kınamak ve unutmaktan başka elden gelen yok.

(*) Söz Hulusi Akar’a ait. (Adımlar)

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: