TÜRKÇE BİLMEYEN KİTAP OKUYAMAZ

Selim GÜRSELGİL

Şimdi arkadaşlar, Türk insanı kitap okumuyor diye hayıflanıyoruz ama Türk insanı kitap okuyacak kadar Türkçe bilmiyor maalesef. Bir kitabı eline aldığı zaman, başka bir dilde yazılmış gibi, anlatılanların dışında kalıyor.

Bunun suçlusu da özellikle bu siyasî-ictimaî düzendir.

Harf inkılâbıyla halkı bir gecede cehaletten kurtarmakla övünüyor ama, 100 yıldır Türk insanını eğitemiyor, kendisine inandıramıyor, belki eskisinden beter bir cehalet bataklığına sürüklemiş bulunuyor. Ana dilinde yazılmış bir kitabı anlamayan bir tuhaf “ulus yarattı”lar.

Bir misâl vereyim. Mesela Türkçede “dava adamı”, mutlaka olumlu ve methedici bir anlam ifade etmeyen mücerret ve nötr bir kavramdır. Herhangi bir davanın inanmışı, o davayı benimseyen ve sırtlayan biri, mutlaka iyi ve kahraman biri olmayabilir. Bir enayi, bir zalim, bir cahil de olabilir. Kötü bir davanın adamı kötüdür.

“Dava adamı” tabiri ancak şu yönden olumlu ve övücü bir sıfat kabul edilebilir: Dava adamı olmak, bir şeye inanmak ve bağlanmak bakımından “günün adamı” olmaktan iyi ve ona nazaran olumludur.

Örneklerle açıklayalım (ki daha önce bunu yapmadığım için ne kadar pişmanım bilemezsiniz): Sözgelimi Ak Parti kadroları arasında “dava adamı” diyebileceğiniz örneklere pek rastlayamazsınız. Bunlar “günün adamı”dırlar. Yarın al hepsini CHP’ye koy, değişikliği farketmezler bile. Burada ne yapıyorlarsa orada da onu yapmaya devam ederler. Bunlar bürokrat zihniyetli, memur zihniyetli tiplerdir. Kimin arabasına binerlerse onun türküsünü söylerler. Ekmeğine bakarlar.

Ak Parti’de “dava adamı”, kendi davasının adamı olarak görebileceğimiz tek örnek, Reis’tir. Ondan başka ikinci bir isim benim aklıma gelmiyor. İstanbul’a secimden önce 17 tane mi ne -rakamı yanlış hatırlıyor olabilirim- bakan göndermişler, propaganda yapsın diye. Bunların 17 oyluk katkısı olmadı seçime. Halkın karşısına çıkıyor, ne diyeceğimi bilmiyor adam. “Yanlış bir laf ederim de beni kapının önüne koyarlar” diye, üstten üstten, suya sabuna dokunmaz, sade suya tirit, sizin anlayacağınız samimiyetsiz birkaç lakırdı edip görevini tamamlıyor, makamına dönüyor.

Ben bunu anlatmak istemiştim. Tabiî ki Kemalizm Türk milletini bir gecede cahil bıraktığı için, insanlar bazı tabirleri kastedildiği gibi anlayamıyorlar. Bunda suç benim; bunu hesaba katmalıydım.

Kısacası kimseyi övmedim: Durum o kadar kötü sayılmaz ama bu durumdan çıkmayı sağlayacak ehliyetli elemanlar yok demek istedim. Hepinize sevgilerimi sunuyorum. Hayırlı iftarlar dostlarım.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et