SON SİYASİ GELİŞMELER IŞIĞINDA İSTİŞARE TOPLANTISI

ADIM Fikir-Kültür-Siyaset Platformu tarafından, Son siyasi gelişmeler ışığında istişare toplantısı 20.04.2014 Pazar günü Saat: 14.00’da ADIM Fikir-Kültür-Siyaset Platformu salonunda gerçekleşecektir. Tüm halkımız davetlidir. Adres: Hürriyet Mah. Dr. Cemil Bengü Cad. No: 48 / 3 Çağlayan İSTANBUL İrtibat Tel: 0212 234 27 10 – 0538 730 73 73

TV5’DEYİZ

Gündeme dair meseleler hakkında görüşlerini bildirmek için, ADIM Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Sayın Ali Osman Zor, yarın saat 15:00’da TV5’de Kadir Murat Öztürk’ün sunduğu Günden Yansıyanlar adlı programa canlı yayın konuğu olarak çıkacaktır. 

BAŞYÜCELİK DEVLETİ BAYRAK NİZAMNÂMESİ VESİLESİYLE

Şehidimiz Nuray Zor hanımefendiye ithâfen, açılışını gerçekleştirdiğimiz Resim Sergisi’nde, en çok dikkat çeken çalışma, şüphesiz “Başyücelik Bayrak Nizamnâmesi”ydi. Bu çalışmanın ortaya çıkışında birkaç temel motivasyon söz konusudur, diyebiliriz. Bunlardan birincisi, şüphesiz, içinde yaşadığımız “ihtilâl durumu” şartlarıdır… Yepyeni bir Devlet ve Sistem projesi olarak Başyücelik Devlet ideali, Mimarı Kumandan Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun eserleri boyunca ortaya koyduğu “tam ve mükemmel bir bütünlük” arzeden BD-İBDA Dünya Görüşü’nden yola çıkarak, “nisbetleri tam ve mükemmel olan” Başyücelik Devlet Bayrağı olarak ortaya konmalıydı. Devlet-i Ebed Müddet geleneğimiz bunu gerektirir. Bu aynı zamanda, BD-İBDA’yı, yığınlara ve çileli kafalara, sisteme tek alternatif olarak vazederken, onun her şeyiyle eksiksiz ve hazır bir sistem olduğunu “bayrak” tasavvuru ve motifi ile de ifâde etmenin gereğidir. Zira “Bayrak” demek, “Devlet” demek… Başyücelik Devlet Bayrağı tabiî ki bizzat Kumandan Salih Mirzabeyoğlu tarafından ortaya konulmuştu. Fakat, onun 1995 yılında yayınlanan “Başyücelik Devleti” isimli eserine özenle kapak yaptığı “Başyücelik Devleti” Bayrağı, gerekli özen gösterilmeden kullanılıyordu… Bu da bu çalışmayı yapışımızın ikinci gerekçesi; Nerede İBDA ve “Başyücelik Bayrağı” söz konusu edilse, “şöyle mavi bir zemine üç hilal, bir de yıldız kondurduk mu tamamdır!” gibi bir mantıkla özensiz ve nisbetsiz karalama hâlinde Bayrak çiziktiriliyor… Dergiler, internet siteleri vesair… Fakat, hiçbir biçimde şekilciliği kabul etmeyen İBDA, bize öyle geliyor ki, BAYRAK meselesinde, son derece ŞEKİLCİ olmayı ihtar ediyor… “Şekilciliği” özellikle kullandık… Daha doğru bir ifâdeyle, NİSBETLERİ TAM VE MÜKEMMEL OLAN ŞEY… Bir DEVLET için BAYRAK böylece ortaya konmuş oldu… “Bayrak demek, Devlet demek”… Ve “Bayrak”, bir milletin en kıymetli sembolü. İslâm Tarihi’nde Bayrak-Sancak en büyük motivasyon kaynağı REMZ-SEMBOL olmuştur daima!.. Başta Arabçada “kartal” ve “karakuş” mânâsına gelen, “Ukab” adıyla bilinen Allah Resûlü’nün Bedr’de açtığı Sancak-ı Şerif… İnsanoğlu, nüfusu arttıkça yeryüzüne dağılmaya, birçok yerde bir “topluluk” ifade etmeye ve dolayısıyla topluluklar hâlinde birbirinden ayrışmaya başlamıştır. Bu ayrışma, inanç, ekonomik, coğrafi veya aile/ırk gibi sebeplerin üzerine oturmuştur. Sebep ne olursa olsun, ortak bir gaye etrafında bir araya gelmiş olan topluluklarda, peygamberlerden devşirilen temel bilgiler çerçevesinde bir “anlayış” ve “dünya görüşü” oluşmuş ve bu topluluklar zamanla bu temel üzerinde yükselen bir “gelenek” altında yaşamışlardır. Sebeplerin, şartların, öğretilerin ve geleneklerin neticesinde birbirinden farklı toplumlar şekillenmiştir ve bu durum, toplumlar için köklerini ve hedeflerini, kısaca “kim oldukları”nı tarif etme ihtiyacını doğurmuştur. “Öteki”nin, neden öteki olduğunun izah ihtiyacı… Rum Suresi 22. Âyet’te meâlen: Ve O’nun âyetlerindendir, semâların ve yerin yaradılışı ile dillerinizin ve renklerinizin ihtilâfı. Muhakkak ki, bunda bilginler için elbette âyetler vardır… buyrulmuştur. Öyle anlaşılıyor ki bu ihtilaf, Allah’ın bir dileğidir ve kaçınılmazdır. Kendisini tarif etme ihtiyacı oluştuktan sonra sıra bunun usulüne, “nasıl?”ına gelmiştir. Bir yandan hikâyeler, efsaneler, şiirler, kitâbeler ile tarif etme gayreti sürerken, bir yandan da hayatın dinamizmi içinde bu tarif metotları, bizzat tarif edilecek kimliği zenginleştiren unsurlara dönüşürler. Bu türden bir zenginleşmeye ulaşan toplumlar için tarif, daha uzun cümlelere ihtiyaç duymaya başlar. Bu vaziyet de, bir “remz-sembol” gerekliliğini doğurmuştur. Sembol, bir kelime ve bir söz gibi ifâde şekilleriyle oluşturulabilse de genelde “şekil”leri kullanma yoluna gidilmiştir. Bu şekiller de, belirli renklerde bir hayvan, bitki veya gök cismi olarak, çevrede görülen “eşya”dan seçilmiştir. Bu seçilen “şey”e bütün bir mânâ yüklenir ve sembolleşir. Belli bir zaman sonra o sembol görüldüğünde, o sembolü seçen topluluğun tarifi meydana çıkmıştır. Ayette geçen “dil”in serüveni de ihtimâl ki buna benzer. Zira, İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun ısrarla üzerinde durduğu vechile, nihâyetinde dil de bir semboldür. Seçilen sembol, günlük kullanıma genelde bir bez parçasının üzerine işlenmesiyle geçmiştir ve zamanla ebatı ve renk tonlarına kadar tam bir ölçüye, nizâma oturtularak, mutlak bir kıymete bürünmüştür ve “bayrak” ismiyle anılır. Bugün de bir milletin, varlık ve bağımsızlık sembolü ile tarih hatırlatıcısıdır. Milleti millet yapan tarihiyle beraber istikbâle ulaştırıcısıdır. Temsil ettiği mânâların üst üste eklenmesi sürekli olarak devam eder ve dolayısıyla sembolleştirdiği değerler hiç durmadan zenginleşir. O yüzden bayrak, bir milletin olduğu kadar, hayatın dinamizminin de sembolüdür. Bayrak, dinamizmini kaybeden bir millet için mânâsını kaybeder ve mânâsını kaybeden bir milletin, varlığını devam ettirebilmesi mümkün değildir. Düşen ve kalkan bayraklar üzerinden girişilecek bir tarih muhasebesi, bu fikrin delilidir. Bu çerçevede bakıldığında görünecektir ki, Başyücelik Devlet İdeali’nin Sembolü hâlinde Başyücelik Devlet Bayrağı, BD-İBDA’nın dil çarşafında ortaya koyduğu “yaşanmaya değer hayat”ın en canlı ifâdecisi; 500 yıldır maruz bırakıldığı içten ve dıştan saldırılar karşısında İslâm Milletinin ihyâ edicisidir. Başyücelik Devleti Bayrağı; üç Hilâl, ÜÇ IŞIK Sembolü. Es-Seyyid Abdulhakîm Arvasî Hazretlerinin, soyadı kanunuyla, tabiri caizse bir neseb ifâde eden ek olarak isminin sonuna seçtikleri “Üçışık”tan mülhem. Seyyid Abdulhakîm Arvasî Hazretleri, Ahmet Necip Fazıl Kısakürek Hazretleri ve İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu… Bu noktada, Kumandan Mirzabeyoğlu’nun Ölüm Odası B-7 adlı eserinin geçtiğimiz hafta tefrika edilen 197. bölümden şu kısmı iktibas etmek zaruridir:

MİRZABEYOĞLU İSTİSMARINDA SON NOKTA!

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde kendi zincirlerini kırmak isteyen CHP ve MHP’nin ortak adayı olacağı iddialarının konuşulduğu bir dönemde, Salih Mirzabeyoğlu ve Haşim Kılıç’ın birlikte çekinmiş oldukları fotoğraflar basına servis edildi. Herkesin üzerinde mutabık olduğu birşey varsa o da, fotoğrafların basına servis edilmesinde ZAMANLAMANIN MANİDAR olduğu… Çeşitli çevrelerden farklı dozda ve yönde tepkiler gelmeye başladı, gözlemlediğimiz kaydıyla, AKP’li bir grup fotoğrafların kendi partileri tarafından servis edildiğinin farkında olmasına karşın, bunu ahlâki bulmuyor, aynı zamanda Haşim Kılıç’ın Erdoğan’ın köşke çıkmasında bir engel olabileceğine de ihtimal vermiyor. Bir diğer AKP’li grup, Salih Mirzabeyoğlu’nu terörist olarak görüyor, Haşim Kılıç’ı da Salih Mirzabeyoğlu’na olan geçmişteki yakınlığı sebebiyle şaibeli ve suç potansiyeli taşıyan birisi olarak lanse ediyor. Bu çerçevede Erdoğan’ın istediği kanunları veto edenlerin başında olan hukukun başındaki adam hem bulunduğu konumdan hem de muhtemel Cumhurbaşkanlığı adaylığından geçmişindeki bu illegal(!) görüntüsü sebebiyle azledilmesi gerektiğini düşünüyor.. Bir diğer AKP’li grup ise, Haşim Kılıç’ın Büyük Doğu/İbda ekolünden gelmesinin bir sakınca doğurmadığını, bunu hem bir skandalmış gibi sunanların yaptığı ahlâksızlığı, hem de Salih Mirzabeyoğlu’na özgürlük diye basbas bağırılırken samimiyetsizliklerini partidaşları olan bu çevrenin yüzünü vuruyor.. Mirzabeyoğlu’na karşı kin ve hased besleyen iktidar dışı çevrelerde de işler karışık, onlar arasında Mirzabeyoğlu konusunda geçmişte gösterdikleri kin ve nefretin yanlış olduğunu farkedip, özgür kalmasını isteyenler bugünlerde gitgide çoğalmakta, aynı grup Mirzabeyoğlu üzerinden geçmişte AKP’yi tek oyuyla kapanmaktan kurtaran Haşim Kılıç’ı vurmaya kalkmıştı. Yalnız aradan geçen yıllar içerisinde bu zümrenin bile Haşim Kılıç’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına sıcak bakması aslında Erdoğan ve ekibini tutuşturdu.. Yalnız Salih Mirzabeyoğlu ismi üzerinde bir grubun hâla kin ve nefreti devamlılığını koruyor. Bu grup gerek cemaati kendine öncelikli hedef olarak oturtması, gerek Erdoğan’la da yaptığı pazarlıktan istediğini alması hasebiyle, kısacası şu veya bu sebeplerle Erdoğan’a köşk yolunda da destek veriyor. Ve geçmişte bu zümre yayın organlarında Haşim Kılıç İBDA-C ilişkisi puntolarıyla ortalıkta yaygara koparırken biz ibdacılardan o dönemde, Haşim Kılıç ve Mirzabeyoğlu’nun birlikteliklerini belgeleyen fotoğraf başta olmak üzere her türlü dökümanı ısrarla rica etmişler fakat tarafımızdan bu istekleri defaatle reddedilmiştir. Çünkü İBDA’cıların meşrebinde ”İSPİYONCULUK YOKTUR!” Kim kendisi dışındaki iki taraf arasındaki kavgada, bir tarafı diğerine İSPİYONLUYORSA, BİLİNSİN Kİ, O İSPİYONCULUĞU YAPANLAR KESİNLİKLE ve KESİNLİKLE İBDACI DEĞİL, KERHANE DÜZENİNİN, OROSPU KARI TIYNETLİ MEMURLARIDIR!” Neden bu kadar sert konuştuğumuza gelince, cevabı Salih Mirzabeyoğlu’nun bir röportajındaki şu ifadelerinde saklı: ”-Benim, ”Uluslararası Af Örgütü Türkiye Masası Sorumlusu” Jonathan Sugden ile ”Kıvam Hukuk Bürosu”nda bir görüşmem oldu… Yanımda Hayrettin Soykan da var… Sadece ben değil, o adamlar ”İBDA-C Panik operasyonu” dolayısıyla işkence gören diğer arkadaşlarım da görüşmüştü… Aynen şunları söylemiştim: Benim mizacım kuru kuru şikayete ve yakınmaya müsait değil; herşeyin bir günü olur… Ama sade vatandaşların bile işkenceye uğradığı bir memlekette, anlatılanların yalan olmadığını belirtmek için konuşurum.” [1] Evet, gören görmüştür elbet, yine de açalım; Salih Mirzabeyoğlu sadece fikir adamı değil, kendisine işkence eden devleti, Batılılara şikayet etmeyecek kadar mertlik suyunu kaynağından içmiş bir Şahsiyettir! Ve O’nun bağlısı olduğunu iddia edenler de, bu tür durumlarda aynı mertliği göstermekle mükelleftirler. Bir de İktidar dışı çevrelerde ve sol camia içinde, Salih Mirzabeyoğlu’yla Haşim Kılıç’ın resimlerinin servis edilmesine, Mirzabeyoğlu’na duydukları saygı dolayısıyla şöyle bakanlar var: ”Haşim Kılıç vakti zamanında alâkam yok derken yalan söylemiş. Ve Salih Mirzabeyoğlu gibi bir değeri satmıştır.”Bu bakış açısı fotoğrafları servis edenlerin muradına mutabık bakış açısı değildir, ama tamamen murada aykırı bir yönü de yoktur. Vakaya dair diğer bir bakış açısı da, iktidar dışı çevrelerden muhalif İslâmcı gruplardır; buna göre;Haşim Kılıç’ın Cumhurreisliği adaylığında ve mevcut görevinin icrasında İBDA ve Salih Mirzabeyoğlu’yla bağlantılı olan geçmişinin hiçbir tehlike olmadığını öncelikle belirtmişlerdir. ”Hadisenin özünün MİRZABEYOĞLU’nun kendisi ve Haşim KILIÇ’ın zor durumda kalma sebebinin MİRZABEYOĞLU’nun muteber bir şahsiyet olmadığı varsayımı üzerinden yapılan algı operasyonu olduğunu” net bir şekilde ortaya koymuşlardır! Evet toplumun çeşitli tabakalarındaki yansımaları az çok şekillendirdikten sonra, gelelim fotoğrafları basına servis edenlere ve asıl amaçlarına: Fotoğraflar”furkanhaber.com”kaynaklıdır. Ve Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nın önündeki bir engel olarak görülen HAŞİM KILIÇ’ın aday olmasını daha aday olmadan KILIÇ’ı itibarsızlaştırarak engellemek bu münasebetle de Cumhurbaşkanlığı’nda Tayyip Erdoğan’ın önünü açmak maksadıyla kamuoyuna böyle bir servis yapılmıştır. Evvelâ burada, fotoğrafların kaynağı olan ”www.furkanhaber.com” çevresinin yaptıkları haberin Salih Mirzabeyoğlu ve İBDA fikriyatının geleceğine dair bir adım değil, tamamen Tayyip Erdoğan ve iktidarının geleceği adına yapılmış olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Hatta SALİH MİRZABEYOĞLU’na ÖZGÜRLÜK DAVASI kapsamında gelişmeleri takip eden Sayın Salih Mirzabeyoğlu, Avukatları’na geçen aylarda ”Kendisinin belirleyeceği bir tarihte, Anayasa Mahkemesine yeniden yargılanma için şahsi başvuru yapılacağını” bildirmiştir. Bu çerçevede, Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hesapları için, Anayasa Mahkemesi Başkanı HAŞİM KILIÇ’ın SALİH MİRZABEYOĞLU’yla olan bağlantısı üzerinden kamuoyu önünde zor durumda bırakılmaya çalışılmasıyla birlikte, HAŞİM KILIÇ o koltukta oturmaya devam etse bile, ANAYASA MAHKEMESİNE SAYIN MİRZABEYOĞLU’nun isteğiyle, kendi belirleyeceği tarihte yapılacak olan şahsi yeniden yargılama başvurusunun da olumlu neticelenme imkânı kapanmıştır. Bu noktada ”İBDA’cı olduğunu iddia eden” ”furkanhaber.com” çevresinin SALİH MİRZABEYOĞLU’nun ismini günlük politik hesaplarına alet etmeleri İBDAcılıkla değil, Erdoğan’ın işine geldiği için, ancak AKP’lilikle bağdaştırılabilir. Bununla birlikte İBDA Hareketinin Lideri olan Sayın MİRZABEYOĞLU’nun özgürlüğü yolundaki hukuki imkân kapılarının da kapanmasına sebep olmaları hasebiyle de Sayın MİRZABEYOĞLU zındanda bile, arkasından hançerlenmeye çalışılmış, özgür kalmasının yolu, ERDOĞAN’ın siyasi geleceği uğruna adı geçen çevre tarafından tıkanmıştır. Şunu da belirtmek istiyoruz ki, HAŞİM KILIÇ Salih Mirzabeyoğlu’nun özgürlüğü için bulunduğu konumda çalışmalar yapmıştır. Yani Salih Mirzabeyoğlu’na HAŞİM KILIÇ’ın herhangi bir ihaneti yoktur. Bir kimse ben İBDACI değilim diyorsa da, hiçkimse ona sen İBDACIsın diyemez. Haşim Kılıç da İBDACI değilim dediği andan itibaren İBDACI değildir. Ve kimse İBDACI olmak zorunda da değildir. Zorla güzellik olmaz. Haşim Kılıç’ın İBDACI değilim demesi de veya davasından dönmesi de O’nu hain yapmaz. Kişilerin davalarına zarar vermeden fikir değiştirmeleri ayrı birşey, bulundukları davaya affedilemez zararlar vererek oradan ayrılmaları ayrı birşeydir. Bu ince çizgiyi belirtmek zorundayız. Toparlayacak olursak:HAŞİM KILIÇ İBDACI değildir, yalnız SALİH MİRZABEYOĞLU’nun arkadaşıdır. SALİH MİRZABEYOĞLU’nun bütün arkadaşları da İBDACI değildir. O’nun arkadaşı olmak suç hiç değildir. Ve gurur duyulacak birşeydir. HAŞİM KILIÇ ”furkanhaber”,”timeturk”, Şamil Tayyar” gibilerin iddia ettiği gibi MİRZABEYOĞLU’na ihanet etmemiştir. Lâkin, yukarıda alıntı yaptığımız yeri tekrar hatırlatıyoruz:”Benim mizacım kuru kuru şikayete ve yakınmaya müsait değil;herşeyin bir günü olur… Ama sade vatandaşların bile işkenceye uğradığı bir memlekette, anlatılanların yalan olmadığını belirtmek için konuşurum.”[2] Sayın Mirzabeyoğlu ve O’nun ortaya koyduğu İBDA fikriyatının bağlısı olduğunu iddia eden hiçkimse, İSPİYONCULUK yapmaz. Hele hele, Lideri olarak kabul ettiği kimsenin faydasına değil, zararına neticelenecek böylesi bir İSPİYONCULUĞA Tayyip Erdoğan’ın siyasi ikbali için yeltenmez. Hele hele Lideri olarak Mirzabeyoğlu’nu gördüğünü O’nun ortaya koyduğu İBDA dünya görüşünü benimsediğini söyleyenlerin Salih Mirzabeyoğlu’nun geçmişini sırf Tayyip Erdoğan’a katkı sağlasın diye, günlük politik hesaplara alet etmez, bir İBDACI ERDOĞAN’ın değil, MİRZABEYOĞLU’na katkı sağlayacak işlerin içerisindedir. Ve gerçek bir İBDACI MİRZABEYOĞLU’nun hayatını, ismini, şahsiyetini, neidüğü belirsiz kamuoyu pazarına bedava mal bulmuş gibi sunmaz, sunamaz! Gerçek bir İBDACI ERDOĞAN’ı MİRZABEYOĞLU’nun muradına uygun bir şekilde, kendi politikalarına alet eder, ama MİRZABEYOĞLU’nu canından aziz bilir! O’nu özgürlüğünün önünü kapatma pahasına istismar etmez! O’nun özgürlüğünün hukuki olarak ANAYASA MAHKEMESİNE ŞAHSİ YENİDEN YARGILAMA BAŞVURUSUYLA olabileceğini bilir ve ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI’nı kendi marifetiyle AKP’nin dümen suyuna ters düştüğü için kendi LİDERİ üzerinden itibarsızlaştırıp, sonra da, ÖZGÜRLÜK SÜRECİNİN ÖNÜ TIKANDIĞINDA, yine MİRZABEYOĞLU’nun ”Benim özgürlüğüm önemli değil, aslolan ümmetin özgürlüğüdür!” sözünü kullanıp, Aslolan Salih Mirzabeyoğlu’nun özgürlüğü değil, Tayyip ERDOĞAN’ın cumhurbaşkanlığıdır demeye getirmez. Mirzabeyoğlu’nun kendi sözlerini, Mirzabeyoğlu’nun canına okumak için kullanmaz. O’nun çilesi üzerinden her adımda, davasına ihanet etmez! Her sözünde, her hamlesinde Mirzabeyoğlu’nu bir de kendisi dost görünüp arkasından hançerlemez! İBDACILIK bu değildir! O fotoğrafları ERDOĞAN’ın CUMHURBAŞKANLIĞI için piyasaya sürenler! İBDACI DEĞİL, sadece İBDACI’yım diyen, İBDA’dan öğrendiklerini, MİRZABEYOĞLU’nun aleyhinde, ERDOĞAN lehinde kullanan, İBDA’nın meşrebine aykırı siyaset güden ve SON DEVRİN EN BÜYÜK DİN MAZLUMUNU’N pir-u pak ismini,çilesini, şahsiyetini, geçmişini kendi politik İSPİYONLARINA çeşni edecek kadar gözüdönmüş; KESİNLİKLE ve KESİNLİKLE İBDACI DEĞİL, ANCAK ve ANCAK KERHANE DÜZENİNİN, OROSPU KARI TIYNETLİ MEMURLARIDIR!” Kaynakça:[1 ve 2: Salih Mirzabeyoğlu – Adımlar, İBDA Yayınları, 1997 shf:108]

TV5’İN FERASETİ

Dün, içimizdeki Tayyip dinine imân etmiş Fatih’te “yasadışı” faaliyetlerini sürdüren “sızma” ve “süzme”lerin Haşim Kılıç’ın İBDA Mimarı ile beraberliğini gösteren fotoğrafları medyaya servis etmesi Türkiye’nin gündemine oturmuştu. Medyada en ferasetli değerlendirme TV5’den geldi. ifadesi haricinde habere imzamızı atıyoruz. Bu ifadenin sehven yazıldığına inanıyoruz; çünkü, Akıncılar teşkilatının hem isim babasının, hem de kurucusunun Sayın Mirzabeyoğlu olduğunu TV5’deki kardeşlerimizin de bildiğine eminiz. Bu vesileyle bu “sızma” ve “süzme” Tayyip dinine mensup satılmışları adım adım takip ettiğimizi ve bizim bunlarla hiçbir benzeşen yanımızın olmadığını, dolayısıyla İBDA Hareketini takip eden çevrelerin bizi bunlarla karıştırmaması gerektiğini bir kez daha deklere ediyoruz. Haşim Kılıç üzerinden Mirzabeyoğlu’nu yok etme planı! Hükümete yakınlığı ile bilinen yandaş Time Türk adlı haber sitesi bugün akıllara ziyan bir habere yer verdi. Haşim Kılıç’a son günlerde beslenen kin yıllardır Salih Mirzabeyoğlu’na özgürlük diyenler tarafından kendi siyasi istikballerini korumak adına Mirzabeyoğlu ve yapısını kullandıkları üslupla illegal göstermeye başladılar… Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığı ve adaylık sürecinin ülke gündeminde sık sık konuşulması ülke gündeminin en önemli konularından biri haline geldi. Başbakan Erdoğan’ın da Cumhurbaşkanlığı koltuğu için aday olacağı iddiaları beraberinde kamuoyu ve algı operasyonunun başlatılmasına neden oldu. Hükümete yakınlığı ile bilinen yazar ve medya kuruluşlarının adaylık için Erdoğan üzerinden kampanya yürütüp ‘tek adam’ gösterilmesi siyasi çevrelerce şimdiden tepkilerin hedefine oturdu. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için Abdullah Gül ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın da ismi geçiyor. AYM’nin son günlerde verdiği kararlardan sonra Haşim Kılıç üzerinden sistemli bir karalama kampanyası başlatıldı. Time Türk adlı haber siteside “İşte Haşim Kılıç’ın saklanan sır fotoğrafı” başlıklı bir habere imza attı. Haber, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın 28 Şubat sürecinde önce idam cezasıyla yargılanıp sonra ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ cezasına çarptırılan, Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli İnfaz Kurumu’nda yatan İBDA-C Fikriyatı’nın Lideri Salih Mirzabeyoğlu’nun yönettiği Gölge dergisinin Ankara temsilciliğini Haşim Kılıç’ın yaptığı idi. Haberde herşey buraya kadar normal. Haberde geçen “Haşim Kılıç’ın o dönem entellektüel bir fikir dergisi olan Gölge Dergisi’ndeki çalışmasını neden inkar ettiği ve Mirzabeyoğlu ile olan yakınlığını neden sakladığı anlaşılamadı. Oysa Kılıç’ta o dönem İBDA Fikriyatına yakın durmuş ve bu yönde çalışma yapmıştı!” ifadeleri aslında İBDA-C’nin illegal bir yapı, Mirzabeyoğlu’nu ise bu yapının illegal bir lideri olarak ilişkilendirmekten öteye geçmiyordu. Böylece haberde kullanılan dille Haşim Kılıç’ın da yasa dışı işlere bulaştığını, İBDA-C ile bağlantısı var geçmişi temiz değil algısını oluşturmaktan başka bir mana ifade etmiyordu. AKP hakkında açılan kapatma davasının 1 oy farkla ‘kapatmama’ yönünde gerçekleşmesinde ise Haşim Kılıç’ın payı büyük oldu ve her zaman minnetle yad edildi. Ne oldu da bir anda Haşim Kılıç hedef tahtasına oturtulup Mirzabeyoğlu’nun mazlum oluşu hiçe sayılıp üzerinden Kılıç’ın geçmişi kurcalanmaya başlandı? Salih Mirzabeyoğlu ve Haşim Kılıç fotoğrafı üzerinden haber kurgulayanlar Akıncılar teşkilatında Başbakan Erdoğan’ın Mirzabeyoğlu’nun reisi olduklarını unuttular! Salih Mirzabeyoğlu’nu siyasi istikballeri uğruna adeta yem olarak kullanıp illegal biri olarak ilişkilendirip bu yönde haber kurgulayan, dil oluşturanlar büyük bir ahlâksızlığa imza atmış oldu. Balyoz, Ergenekoncu, ve KCK’lılar bir bir gibi serbest bırakılmışken türlü türlü işkencelerden geçmiş, tek kişilik hücreye hapsedilmiş Salih Mirzabeyoğlu üzerinden Haşim Kılıç’a deyim yerindeyse vurmak Salih Mirzabeyoğlu’na özgürlük diye nara atan muhafazakar demokratların ve şakşakçılarının samimiyetini gözler önüne sermiş oldu. Haşim Kılıç’a beslenen kin üzerinden Salih Mirzabeyoğlu’nun uçurumdan atmaya çalışan bu şakşakçılara, iki yüzlü yandaş medyaya gereken ders verilmelidir. EMRE GÜRBÜZ – TV5HABER.COM Haber Koodinatörü twitter.com/gurbuzemre

İletişim

ADIMLAR Fikir Kültür Siyaset Dergisi Sahibi ve Sorumlu Müdür: Aydın Alkan Adres: Gürsel Mahallesi, Çampark Sk. No: 16 Daire: 4 (Çağlayan Adliyesi Karşısı) Kağıthane / İSTANBUL Telefon-GSM: 0544 487 1999 Mail: adimplatformu@gmail.com

Sitene Ekle

Üye Ol Üye Girişi Sitene Ekle İletişim ADIMLAR Ali Osman ZOR Makaleler A.O.Z Ropörtajlar Adımlar Platformu İstişare Toplantıları Faaliyetlerimiz Editörden Gündemimiz HABER BÜYÜK ASYA TÜRKİYE Gündem Sosyal Patlama Çadır Tiyatrosu … Read More

Video Galeri

Üye Ol Üye Girişi Sitene Ekle İletişim ADIMLAR Ali Osman ZOR Makaleler A.O.Z Ropörtajlar Adımlar Platformu İstişare Toplantıları Faaliyetlerimiz Editörden Gündemimiz HABER BÜYÜK ASYA TÜRKİYE Gündem Sosyal Patlama Çadır Tiyatrosu … Read More

Şifremi Unuttum

 Şifremi Unuttum11/13/2013 Üye Ol Üye Girişi Sitene Ekle İletişim ADIMLAR Ali Osman ZOR Makaleler A.O.Z Ropörtajlar Adımlar Platformu İstişare Toplantıları Faaliyetlerimiz Editörden Gündemimiz HABER BÜYÜK ASYA TÜRKİYE Gündem Sosyal … Read More

Üye Girişi

Üye Ol Üye Girişi Sitene Ekle İletişim ADIMLAR Ali Osman ZOR Makaleler A.O.Z Ropörtajlar Adımlar Platformu İstişare Toplantıları Faaliyetlerimiz Editörden Gündemimiz HABER BÜYÜK ASYA TÜRKİYE Gündem Sosyal Patlama Çadır Tiyatrosu … Read More