Başbakan’ın En büyük Düşmanı Kullandığı Söylem

Başbakan’ın En büyük Düşmanı Kullandığı Söylem

Levent Bey, başbakan Erdoğan’ın bugün, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye karşı söylediği sözlerden yola çıkacak olursak, Başbakan’ın son yıllardaki konuşma üslubunu nasıl değerlendiriyorsunuz

Şunu söyleyebilirim, Başbakan Erdoğan, siyasi üslubundaki nezaketi, efendiliği, ağırbaşlılığı bir tarafa bıraktı, insanlara saygıyı bir tarafa bıraktı. Son iki yıldır benimsemiş olduğu nobran dindarlıktan etkilendiği otoriter yönetim tarzını gittikçe pekiştiriyor. Kimseye saygı duymuyor, insanların hakkına nezaketli davranmıyor. Hakikaten bir kelime bulamıyorum.

Söylenecek, edecek çok bir şey yok. Çünkü ayıp bir cümle. Başbakanın Devlet Bahçeli için kullanmış olduğu “çocukları olmadığı için, aile kavramını bilmez, aileyi tanımaz” tanımlaması, her şeyden önce insanlığa sığmayacak bir şey. İki tane insanın birbirine kullanacağı bir kelime değil. Bırak insanı, zaten siyasette böyle bir kelimeyi kullanmamamız gerekiyor. Bu o kadar ağır ki, şu anda tutulmuş bir haldeyim.
Şunu söyleyebilirim ki, bu bahsetmiş olduğum dindarlık tarzının Türkiye’deki temel temsilcisi Vakit (şimdilerde Akit)gazetesiydi. Türkiye’yi şu anda Vakit gazetesi yönetiyor. Öyle diyebiliriz. Vakit gazetesi Türkiye’ye 20 yıl boyunca ne anlattıysa, nasıl bir dil kullandıysa, Başbakan aynı dille, aynı üslupla, aynı tarzla Türkiye’yi yönetmeye çalışıyor. Herkes düşman, herkes öteki, herkesle kavgalı ve bir ülkeyi yönetiyorsunuz. Akıl alır gibi değil. Ne yapmaya çalışıyor, nereye varmaya çalışıyor, amacı ne? Anlaşılır gibi değil. Siyaset bir ülkeye bir şey kazandırmak için yapılır. Siyaset çok oy almak için yapılmaz. Yıllarca iktidarda kalmak için yapılmaz. Çok oy almak için bütün değerlerden vazgeçilmez. İktidarda kalmak için insanlıktan da vazgeçilmez.

Tayyip Erdoğan iktidarda kalmak, oyunu yükseltmek, oyunu muhafaza etmek, varlığını sürdürmek için hiçbir şeyi, artık hiçbir şeyi koruyamaz bir durumda. Halbuki, geçmiş yıllarda Demirel’e, eski siyasetçilerin siyaseti bu kadar pragmatist tarzla, bir üslupla yapmalarından ne kadar çok şikayet ediyordu. En çok da kendisi ediyordu. İnsanların doğrularının, ahlâklarının, ilkelerinin hep bir tarzda olması gerektiğini en çok da Tayyip bey söylüyordu. Fakat geldiğimiz noktada bir Demirel’i arar hale geldiğini görüyoruz. Niye geldi bu aşamaya, nasıl geldi. O da sosyolojik bir şey. Ama akıl alır gibi değil.Şöyle söyleyebilirim: Tayyip Erdoğan kendi kendini imha etmekle meşgul. 12 yıllık Türkiye’ye yapmış olduğu hizmetler, maddi hizmetler açısından başarılı bir sürecin sonunda, bu kadar güçlü bir lider ne yazık ki, kendi kendini imha ediyor. Herhangi bir muhalife ihtiyacı yok, herhangi bir düşmana ihtiyacı yok. Kendi muhalifi, kendi düşmanı, kendi terminatörü gibi çalışıyor. Yazık diyebilirim. Başka ne diyebilirim?  

Levent Bey, değerlendiremniz için Adım Dergisi adına teşekkür ederim.

Ben de teşekkür eder, başarılar dilerim

Röportaj: Fazıl Duygun

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: