ALİ OSMAN ZOR’UN SORGUN ZİYARETİ ÜZERİNE

Geçtiğimiz hafta, gönüldaş Ali Osman Zor, ilçemize 4 sene sonra bir ziyaret gerçekleştirdi.

Geçen dört senede neler oldu? Ve niçin bu son dört senedir kendisiyle görüşemedik?

Bu soru önemli… Zira, İbdacılar arasında tartışılan meselelerin merkezindeki isim oydu. Ama o “ortada” yoktu…
” Geçen dört senede neler oldu?”…

Ali Osman Zor, hakkında 28 Şubat döneminden kesinleşmiş bir karar sebebiyle 2009’un Nisan ayında Kırgızistan’a gitmek durumunda kaldı… Bunu oradaki TAZA DİN Hareketi ve ortaya koyduğu potansiyel sebebiyle seçti, demek daha doğru olur. Gittiği dönemde Kırgızistan tarihinin en büyük karışıklıklarını yaşamakta ve üstüste ihtilâlller gerçekleşmekteydi. Bu karışıklık içinde, sokakta görünen yabancıların bir gece yarısı infaz edildiği, hırsızlığın, “kim vurdu”ya gitmenin Kırgızistan genelinde tabiîleştiği şartlarda Kırgızistan’da, TAZA DİN Hareketi’nin başındaydı… Bu süre zarfında bizim başta İBDA Külliyatı olmak üzere kitaplardan okuduğumuz “ihtilâl durumu”, “ihtilâl şartları”, “kitle hareketleri”, “sosyal karmaşa”nın bir çok biçimini birebir gördü, yaşadı ve tecrübe etti…

Hâlbu ki, hakkındaki mahkeme kararının kesinleşmesi ihtimali üzerine, Ali Osman ağabeye Avrupa’dan bir çok davet geldiğini biliyorduk. Çok da rahat eder ve yine o geniş imkânlar içerisinde çalışmalarını yürütebilirdi. Buna rağmen, onu davet eden tanıdığımız ve tanımadığımız “güçlü” davetçilerin ricasına neden sırt döndü?.. Ve niçin gitti Kırgızistan “ölüm-kalım” coğrafyasına?

Bunun cevabını, Ali Osman Zor ağabeyin İBDACI şahsiyetinde aramak gerektiğini düşünüyorum…

Ki, bir kısmı yayınlanan ve çoğu yayınlanmayan, sansürlenen ve ancak kendi adına açılmış internet sitesinde bulunabilecek Kırgızistan Yazıları, bu çerçevede onu tanımayanlar için “tanıtıcı” olacaktır…

“Hedefi iktidar olan bir hareket”in, gözünü sahte ümit-imajlardan sıyrılmış olarak asıl hedefe dikmiş bir mücadele adamı olarak Ali Osman ağabey…

Kırgızistan’da şu oldu, bu oldu; İBDA Mimarı’nın misyonuna tam bir bağlılık hâlinde büyük bir Zuhur olarak TAZA DİN Hareketi mensupları o coğrafyadan neşet etti. Bunun ne demek olduğunu, atılan tohumların nasıl yeşerip Türkistan Coğrafyası’nı Başyüce’ye bağlayacağını İnşallah pek yakın zamanda göreceğiz.

İşte burada “aslan payı”na sahip olarak hayatını ortaya koyan Ali Osman Zor, (bu onun için tabiî bir “risk alma” olabilir, fakat onun hakkında konuşanların “hakkaniyet” anlayışlarını ele verici olması bakımından mühimdir!) Büyük Mücahid Usame Bin Laden’e ABD-İsrail ortak saldırısı yapıldığı gün ve aynı saatlerde Kırgızistan’da gerçekleştirilen bir operasyonla tutuklandı. Tarih 2 Mayıs 2011…

Kırgızistan’ın meşhur cezaevlerinde hücrede 1 ayı açlık greviyle geçen 3 aylık esaretten sonra TC Hükümeti’nin ısrarları sonucunda Türkiye’ye getirilmiş ve kendisine eskortluk eden polislerin, henüz uçaktan inişinde söyledikleri “2018’e kadar cezaevindesin ve çıkamayacaksın!” tehdidiyle Terörle Mücadele Şubesine oradan da cezaevine götürülmüştü… 

İbretlik ve gıpta edilecek bir bereketlilikte geçen bu Kırgızistan’a gidişi, oradaki karmaşada “delice” işler yapışı ve nihayet düzen polislerinin “2018’e kadar cezaevindesin!” “kesin hükmü”yle cezaevine giren Ali Osman Zor, iki buçuk yıl cezaevinde yattıktan sonra, Eylül 2013’te sürpriz bir şekilde tahliye olmuştur…

Özetle, işte bu badirelerden geçtiği için 4 senedir göremediğimiz gönüldaşımıza böylece kavuşmuş olduk, geçtiğimiz hafta.

Ali Osman ağabey, 2001’de cezaevinden çıktığı ve yayın organları etrafında örgütlenme derdine düştüğünden beri yılda bir kere de olsa -ki, bazen bir kaç defa da oluyordu- Anadolu’yu gezer ve mutlaka bize de uğrardı. “Gönüldaşlığın dirsek teması kurmaktan geçtiği”ni düşünen adamın böyle yapması tabiîdir elbette…

İsimler üzerinde durmaya gerek görmeden, bu ziyaretin çok bereketli geçtiğini başta kendi adıma söyleyebilirim.
Yozgat ve hususiyle Sorgun’daki milliyetçi-vatansever hassasiyet herkesin malûmudur.

Türkiye haritasını önünüze serip, Hakkari’den Edirne’ye, Muğla’dan Artvin’e birer çizgi çizseniz, Yozgat’ın Anadolu’nun tam da merkezinde yer tuttuğunu görürsünüz.

Böylesi bir “merkezî nokta”dır Sorgun…

Ali Osman Zor’un ziyaretiyle, bizim de zihnimizi, daha doğrusu ruhumuzu kurcalayan sorularımızı, eleştirilerimizi bizzat kendisine yöneltme imkânımız oldu… Açıkyüreklilikle sorduklarımıza, aynı şekilde cevaplar aldık ve mutlu olduk.

Onun dört senedir “ortada” olmamasından istifade ederek alâkalı alakasız ve genellikle hadsizce konuşulanlar ve daha da kötüsü yazılanlar bir yana, Sorgundaki İbdacılar olarak hiçbir zaman yüzüne karşı söyleyemeyeceğimiz şeyleri karnımızda tutarak, sağa sola üfleyerek, yangına benzin dökercesine “onay”layarak, güya İbdacılığımızı fitne yapanlara onaylatma derdine düşmedik.

Fakat, açıkcası bunda tek pay, Necdet ağabeyin sergilediği duruştur. Yoksa, birilerine birşeyler yazıp, söyleyip, nefsimizi rahatlatmayı seçebilirdik. Üstelik nefste değil, hakikate sahip çıkmak için gerekli “müdahalecilik” prensibimizi dahi işletemiyorsunuz; zira her söze bir laf var ve kelâm yalama olmuş artık… İşte buna engel olan Necdet ağabey, Sorgunumuza gelen herkesle açık-seçik görüşmüş, ama asla yazarak veya laf taşımayla fitne ateşine düşmemiş ve bize de, kendisine uyduğumuzca engel olmuştur, çok şükür. Bugüne kadar bu anlayış içinde yürütülen İbdacı faliyetin gönüldaş Ali Osman Zor’un gelişiyle bundan sonrada aynı anlayış içinde yürütüleceğinin deklere edilmesi bu ziyaretin örgütlü mücadelemize kattığı en önemli artı değerdir desek, inanın abartmış olmayız.
İstanbul’a ticari bir ziyaret gerçekleştirip ADIM Platformu’nun haftalık toplantısına da katılan Mehmet gönüldaşın, dönüş yolunda beraberinde gelen Ali Osman ağabeyle tekrar buluşup görüşebilmek çok iyi oldu bizim için.
Ali Osman ağabeyin gelişiyle, kendisini gıyabında tanıyan birçok kişi, onu tanıma, sohbet etme imkânına kavuşmuş oldu. Öncesinde hazırlığını yaptığımız bir takım hususî görüşmeleri de gerçekleştirildi.

Ziyaretinin seçim haftasına gelişi, burada bazı sürpriz gelişmelere de tevafuk etti…

Sorgun’un Yozgat il merkezine denk nüfusu ve AKP’nin seçimi kaybetme ihtimâli üzerine harekete geçen AKP’li kurmaylar, son 10 gün boyunca Sorgun’u üs edindi… MHP’nin seçimi kazanacağı yönünde çıkan anketlerden sonra bu yönde karar alan AKP’li bakanlar Bekir Bozdağ ve Taner Yıldız ve Başbakanlık Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ve onlarca milletvekili de buradaydı.

Necdet ağabey, bu fırsatı değerlendirip Yalçın Akdoğan ve Bekir Bozdağ ile bir görüşme gerçekleştirdi… Yalçın Akdoğan ile görüşmesinde Osman gönüldaşın sözleri karşısında “ilgi ve alaka” ifadeleri kullanan Başdanışman, “Adalet Bakanlığı’nda üç kişi bunun için çalışıyor” dedi…

Ardından Bekir Bozdağ ile Necdet ağabeyin gerçekleştirdiği hususi görüşme… “Görüşme” demem yanıltmasın. Bu görüşme, özellikle Bekir Bozdağ ile olanı Sorgun’da çok konuşuldu ve yankısı büyük oldu. Zira, geçen dönemde MHP’den Milletvekilliği adaylığı sürecinde yaptığı toplantı ve gerçekleştirdiği konuşmalarla bütün Yozgat’ta ses getiren Necdet Kocataş’ın Bozdağ ile görüşmesini fotoğraflayan, AKP’nin 2 dönemdir Belediye Başkanı seçilen Ahmet Şimşek, bu fotoğrafları yerel gazetelere bastırdı, internet sitesinde, facebook sayfasında parlatarak yayınlattı. Sorgun, -abartmıyorum- çalkalandı bu fotoğraflarla. Gazetelerde fotoğrafların yayınlanması üzerine Necdet ağabeyi arayarak sitem eden MHP’li adaya Necdet ağabeyin cevabı net oldu;

“Benim tek gündemimin Salih Mirzabeyoğlu olduğunu bilmiyor musunuz?!. Bozdağ ile Kumandan’ın durumunu, esaretini görüştüğümü bilmiyor musunuz!”

Bozdağ’ı Sorgun ana caddesinde yakalayarak ben de görüştüm:

“Hukuk kılıfına uydurarak herkesi çıkarıyorsunuz. Salih Mirzabeyoğlu 17 yıldır cezaevinde ve işkence görmeye devam ediyor!” dedim
İlk başta rahatsız olduğunu düşündüren mimiklerimin ardından kolumu tutarak kendisine çekip, adetâ kulağıma fısıldar gibi;

“Salih Mirzabeyoğlu’nu ben senden daha iyi tanırım. Bakanlık olarak çalışıyoruz, uğraşıyoruz.” dedi.

“Ben onun bağlısıyım!” demem üzerine, “Sorgun’da bu adamı ne çok seven var” der gibi, “az önce arkadaşlarınızla da konuştum” dedi…

Sohbet biraz sürdü, en son “lafa değil, icraata bakarım” demem üzerine, başını onaylar gibi sallayarak dursam mı, gitsem mi kararsızlığı içinde eşrafıyla beraber yoluna devam etti…

Ardından etrafımı halkalayan Sorgun’daki AKP ileri gelenleri, Bozdağ’ı yumuşak yerinden sıkıştırdığımı düşünecekler ki, bana Kumandan’ın çıkışıyla ile ilgili ümitvarlıklarını anlatmaya koyuldular. Sorgun’da tanınan, eşraftan ve bir güç ifâde eden insanlar olduğumuz için nezaketle sitem ettiler. Yoksa?.. Maazallah!

Ali Osman ağabeyin de şahit olduğu bu gelişmelerin yaşandığı günlerde, geniş katılımlı sohbetler yapıldı. Özellikle MHP’li gençlerin teveccühünü kaydetmeliyim. Tabiî bu Necdet ağabeyden kaynaklanan bir muhabbet. Onun şahsiyeti etrafında doğan, her biriyle yıllardır ilgilendiği, problemlerini çözdüğü, ağırladığı ve saatlerce konuştuğu gençlik.

Ali Osman ağabeye Yozgat’a has ikramlarda bulunduk… Herhâlde Kırgızistan günleriyle benzeştirdiğinden, “burada insanlar et dışında birşey yemiyor herhâlde” dedirttik kendisine… Tabii Sorgun’un meşhur kaplıcasına da gittik…

Sorgunumuza gelişi, duruşu, sohbeti, açık sözlülüğüyle bereketli geçen bu ziyareti sebebiyle gönüldaş ağabeyime çok teşekkür ederim. Hem kendim, hem de arkadaşlarım adına…

Aşağıda, sürekli tabiî bir şekilde meydana gelen sohbet ortamlarından birinin, tabiri caizse “gizli kamera” veya “ortam dinlemesi” denilebilecek bir video kaydını bulabilirsiniz… Bu videoyu Ali Osman ağabeyin hoşgörüsüne sığınarak, yayınlamanızı ricâ ediyorum.

Bu sohbette Ali Osman ağabey ile tabiri caizse kıyasıya tartışan genç, bir sempatizan gönüldaş. Ali Osman ağabeyin, soğukkanlılıkla bu gence dert anlatma kaygısına dikkatinizi çekerim. Hani, hakkında “yanına giden dayak yer” edebiyatı dillendirilen, gerçekte ise, usulüyle tartışacak bir fikri, anlayışı olmadığını gizlemeye çalışan; “ikna olmamak için yanına gitmiyorum. Böyle, vazifesiz, hareketsiz, risksiz, sıkıntısız, rahat, kendi başıma ‘İbdacılık’tan memnunum” diyemeyen kişileri de akla getiren bu ziyaretin, sebep olacağı gelişmelerden ümitvâr olarak gönüldaşımızı uğurladık.

Muhabbetle.

Allah’a emanet olunuz.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: