KONUŞMA / Adnan DEMİR

KONUŞMA / Adnan DEMİR

ADIMLAR Fikir-Kültür-Siyaset Plâtformu olarak 10 Nisan 2016 tarihinde “kapalı devre” gerçekleştirdiğimiz “yeni şartlar ve örgütlenme” konulu istişâre toplantısında ADIMLAR Tekirdağ temsilcisi Sayın Adnan Demir’in yaptığı konuşmayı alâkalarınıza sunuyoruz.

ADIMLAR Dergisi

KONUŞMA

Gündem başlıklarının “nasıl?”ına geçmeden önce, “niçin?”ine dair söylemek istediklerim var izninizle…

Konuşmama, kendime üç soru sorarak başlamak istedim:

1- Neden İslâm?

2- Neden İBDA?

3- Neden Adımlar?..

Cevabı bir noktada buluşan bu sorularımın beni kandıracak bir cevabı olmalı…

Kanmayı (suya kanar gibi) umarak geldiğim bu kapıda, sayın Ali Osman Zor tarafından kandırıldım. Kanmamda, sayın Ali Osman Zor kadar, onun şahsiyetinde temsil ettiği “Mânâ”yı esas alan ve bu mânânın davasından pay sahibi olaran sizlerin katkısını da es geçemem.

Bizler, kendi zamanımızın sorumlularıyız…

Allah Resulü’nü ve dostlarını sevmek ve düşmanlarına buğz etmek dışında, O döneme ait sorumluluğumuz ve vebalimiz var mı?

Ya da O kutlu dönemde verilen mücadelenin ecrinden pay sahibi miyiz ?

Allah Resûlü’nün mânâsını ve davasını anlıyorsak, O mânânın ve davanın bu gün nerede ve kimde tecelli ettiğini anlayabiliriz.

Nispet, ancak böyle kurulabilir…

Yoksa! Kıl namazı, tut orucu; oldu sana İslâm(!)

Bu gün konuştuğumuz dilimizden, işittiğimiz kulağımızdan aşağı inmez olmuş… “Hissetme melekesini kaybetmişiz”…

İnsanlığın bu gün geldiği noktayı tarif ederken, Kumandan’ın sözünü işitiyor, fakat hissedebiliyor muyuz?!

Ne demişti Kumandan;

“… Şu şartlar içinde bir müslümanın çıldırmaması için fevkalâde olması lâzımdır… Eğer çıldırmıyorsak, fevkalâde olmadığımıza göre, insan olmadığımızdandır; bunu gayet net söylüyorum. Nerede kaldı ki müslüman olmak!..”

“Karanlığın en koyusu, güneşin doğuşuna en yakın olan zamandır” hikmetiyle söyleyebiliriz ki “İyi, güzel ve doğru” adına bu gün insanlık yerde sürünmekteyken ve müslümanlık kisvesindeki sahtekârlar cirit atarken, bu sahtelikler gerçeğin habercisi olsa gerektir.

Allah Resûlü’nün zamanında müminler, O’nun davasına bağlılıklarını göstermek için her türlü fedakârlığı tereddüt etmeden gösterirken, bizler bu gün bu mânânın neresindeyiz?!

Liderine bağlılığın, fedakârlığın ne olduğunu destanlık çapta ortaya koymuş, zamanından sorumlu olmanın verdiği şuurla yaşarken, şehâdete kavuşup “zaman üstü” mânânın sırrına eren kahraman Ünsal Zor’un mânâsından ne kadar pay sahibiyiz?!.

İBDA’yı ademe mahkum etme tavrıyla “yok” kabul edip “Büyük Doğuculuk” taslayanlarla, O’na layık olabilmek için mücâdele verenleri yok sayıp “İbdacılık” taslayanlar, bu gün nasıl oldu da yan yana geldi?!.

Ne için ve kimin safında mücadelede olduğumun anlaşıldığını umarak, “nasıl?”ına dair kısımda istişareye katılmak üzere, hepinize muhabbetlerimi sunarım…

Adnan DEMİR / ADIMLAR Tekirdağ

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: