LGBT VE AKP
Geçenlerde uzun zamandır görmediğim bir arkadaşla yolda, Çarşıbaşı’nda rastlaştık.
Şu malûm yasaklı günlerden sonra hasretliğin verdiği hislerle birbirimizle sarıldık, kucaklaştık.
Birbirimizin hâlini, hatırını, geçen zaman içinde neler yaptığımız sorduk, ayaküstü de olsa hâlleştik.
Sonra o, bize, İbdacılara, bütün müslümanlar adına teşekkür etmek istediğini söyledi.
Tabi bu teşekkürün sebebini merak ettim sizler gibi.
O da uzatmadan, LGBT’lere karşı verdiğimiz meydan yerindeki tepkiden dolayı bu teşekkürü etme ihtiyacı hissettiğini, o tepkiyle bütün müslümanların hislerine tercüman olduğumuzu, bütün herkes işinde, gücünde, evinde iken İbdacıların meydana çıkıp müslümanlar adına attığı yumruğun müslümanların haysiyetini kurtardığını dile getirerek, gayet sitayişle teşekkür etmekteydi.
Evet, keşke diğer müslümanlar da yanımızada olsaydı da o tepki gayet kalabalık ve şiddetli olabilseydi.
Ama olmadı, olmuyor.
Eskiden müslümanların sesi gür çıkardı ama AKP iktidarından sonra müslümanlar iğdiş edildi. AKP’den sonra müslümanların sesinin meydanlarda az çıktığını söyleyen çok da, bunun sebebinin AKP’nin güya müslümanlık kisvesi altında müslümanlığa hizmet adı altında müslümanları iğdiş edip sisteme entegre ettiğini söyleyen pek yok. Yani aslında çokları hâlinden memnun. Hastalığın tedavisi içinse, öncelikle hasta olan kişinin hastalığını kabul etmesi, gerçek bir doktora başvurması ve tedavi için de doğru teşhis en başta gelen şartlardan.
Hasta, hasta olduğunu kabul etmezse, hadi kabul etti, sahte doktora giderse, bir de yanlış teşhis yapılırsa… Hadi o sahte doktor hastalığı bir defalığına da olsa tesadüfen doğru tesbit etti diyelim, tedavisini doğru yapabilecek mi?
İnsan ve toplum meselelerine el atmaya kalkmadan önce, bu öncelikle sitem çapında fikir gerektirir. Her şeyin her şeyle alâkasının olduğunun idrak edildiği bir ortamda, insan ve toplum meselelerinin de ancak bütün bir sistem plânı içinde çözülebileceği anlaşılır. Sonra bunun siyaseti…
Sözü uzatmaya gerek yok. Bütün bunları düşündüren, tedai ettiren şey, sarayda verilen iftarda LGBT Bülent Ersoy’un da ağırlanmış olmasıydı. Yani AKP için LGBT’ler sokakta olursa, kendilerini protesto ederse kötü, ama Erdoğan’a itiraz etmezlerse en yüksek yerlerde ağırlanmaları işten bile değil.
Esas mesele, AKP’nin LGBT’leri siyasî istismar malzemesi olarak gördüğünü ifşa eden bu tablo ortadayken, siyasî muhalif LGBT’leri ahlâkî ve dinî problemmiş gibi millete yansıtarak buradan da oy devşirmeye çalışmaları. Oysa tablo kabak gibi ortada. Bülent Ersoy sarayda ağırlanıyor; daha ne ahlâkı, ne dini, ne imânı?
Her türlü lâf var ama AKP’nin LGBT politikasının gerçekte ne olduğunu bilen var mı? İlk iktidara geldikleri zamanlarında dağıttıkları parti broşürlerinde LGBT’leri sahiplenip, koruyup kollayacaklarını taahhüt etmekteydiler. Şimdi ise bu taahhütlerine Bülent Ersoy’un şahsında sadık olduklarını görüyoruz. Yeter ki muhalif olmasınlar.