DSÖ ÇETESİ YİNE FAALİYETTE
Emperyalizmin, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) eliyle gerçekleştirdiği vurgun ve toplumları dizayn etme hamlesine pandemi döneminde şahit olduk.
Bugünlerde ülkemizde yeni bir korku çığrı açılmak istendi: Kızamık salgını var, kızamık olmuş mu olmamış mı, daha önce aşı yapılmış mı yapılmamış mı bakılmaksızın herkese bir doz aşı yapıla…
Sağlık Bakanı Koca bizi de hayrete düşüren bir açıklama yaptı: Kızamık salgını filân yok…
Var mı yok mu derken, DSÖ şebekesinin ülkemizdeki uzantılarından Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol’un, “solcu”, yani anti emperyalist (güya) Bir Gün gazetesinin “Pazar” ekinde yine iddialı sözler sarf ettiğine şahit olduk.
İsteyen yazıyı bulur okur ama, biz bu yazıya mukabil Dr. Bülent Polat’ın (@drbulentpolat), “Pek çok yanlış bilgiyle dolu bir yazı.” kaydıyla sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımı size aktarıyoruz:
1- “Aşıyla bağışıklık kazanan kişiler enfekte olmayacakları için başkalarına da enfeksiyon bulaştıramaz” diyor.
Oysa mRNA aşılarının ne enfekte olmayı ne de bulaştırmayı hatta toplumda yayılımı önleyemedikleri artık kanıtlanmış bir gerçek.
2- Pandemi sürecinde aşının bulunmasının bir mucize olduğunu ifade ediyor.
Oysa mRNA aşısının daha pandemi ortaya çıkmadan önce ABD’de NIH kurumu tarafından belirli patentleri de alınarak altyapısı hazırlanmıştı.
Aşı hemen hemen hazırdı.
3- Uğur Şahin-Özlem Türeci’nin insanlık için en önemli buluşu yapan bilim insanları olduğu iddiasında.
Oysa mRNA aşıları bunlardan çok önce NIH ve Moderna şirketi işbirliğiyle üretilip insan deneylerine başlanmıştı.
Bu iki kişi onların patent ve izinleriyle daha sonra ürettiler.
4- “Pandeminin bittiğini hala ilan edemiyoruz” söylemi de doğru değil.
Virüs kuşkusuz ki yok olmayacak ama pandeminin bittiği artık tüm dünyaca kabul edilen bir gerçek.
5- “Ülkede korkulan kızamık salgını başlamışken…” ifadesi de tehlikeli bir abartı maalesef.
Bir salgın söz konusu değil.
Vaka sayılarında, yoğun göçlerin ve pandemi döneminde yapılan çok yanlış uygulamalara bağlı güvensizliğin neden olduğu bir artış var ne yazık ki.
6- Yazının başlığı da doğru değil.
“Bilim ve bilim insanları safsatacıların kıskacında” yerine “sözde bilim insanlarının oluşturduğu dezenformasyonlar artık safsataya dönüştü” diyebiliriz.
Sayın Parlak’ın satırlarının altına, Serdar Dirican (@serdardirican) adlı okuyucusu ise şu yorumu eklemiş:
“Modellemeye ne gerek var?
mRNA oranı son derece düşük bir ülkeye bakarsın.
Ve dersin ki bakın ölüm oranı yüksek.
İnsanlar elbette ikna olur böyle durumlarda.
Ancak gerçek şu: mRNA parası veremeyen ülkeler bu salgından etkilenmedi.”
Doçent Dr. Ferhat Arslan (@Ferhatarslandr), DSÖ şebekesi elemanlarından TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın: “Deprem bölgesinin yanısıra tüm Türkiye’de kızamık salgını ile karşı karşıyayız” açıklaması üzerine:
– “Meslekten atılmalıdır. Lamı cimi yok artık yeter!” diyerek tepkisini dile getirmiş.
DSÖ çetesi faaliyette olsa da yaşanan süreçte bu çeteye karşı sesini yükselten sahici ilim adamlarımızın olduğunu görmek de içimize su serpmekte.