İMÂNSIZ İSLÂMCILIK İTİRAFI: “MİLLETİN İMÂNINI ÇALDIK!”
Ahmet ÖLÇÜLÜ
İlahiyatçı yazar Ali Rıza Demircan AKP’ye müzahir Akit TV’de faizin Türkiye’yi bataklığa götürdüğünü ifade ederken “Buradan hükümeti uyarıyorum cinayet işleyeceksiniz cinayet” diye haykırdı.
Akit TV’de yayınlanan Kürsü adlı programda konuşan Ali Rıza Demircan Türkiye’deki ev fiyatlarının geldiği noktaya değindi. En kötü evin 2 milyon TL ettiğini dile getiren Demircan “Bankalar 2 milyon TL’ye yılda 800 bin TL faiz veriyor. Bunun anlamı ayda 75 bin TL. Yahu artık kimse gider üretim yapar mı. Adam diyor ki ‘satarım dairemi kiracıyla mı uğraşacağım’. Zaten milletin imânını, amelini çaldık” diye konuştu.
Bir zamanlar kendilerine Kemalist diyen işbirlikçiler, bu ülkede Batı yanlısı soygun ve vurgun düzeninin devamı ve kendi hegemonyaları adına İslâm’ı yasaklamaya çalışıyorlardı. Soygun ve vurgun düzeninden nemalananlar ile İslâm’ı yasaklayanlar aynıydı. Batı işbirlikçisi soygun ve vurgun düzenlerini devam ettirebilmek için Kemalizm’i kendilerine perde yapıyorlardı. Bugün ise Batı yanlısı soygun ve vurgun düzeni Kemalizm değil İslâm perdesi ile sürdürülüyor. Dolayısıyla artık rejim plânında İslâm’a karşı olan stratejinin “yasaklama” değil, Demircan’ın itiraf ettiği üzere, “çalma”, özünü boşaltma, ruhunu iğdiş etme solduğunu söyleyebiliriz. Kutunun içindeki mücevheri çaldılar ve bize kutuyu veriyorlar.
Ülkede hegemon olan artık AKP ve bunu Fahrettin Altun da itiraf ediyor. Dolayısıyla bugün ülkedeki her türlü ahlâksızlık ve yozlaşmadan hegemon olarak kendileri mesûl.
Bir zamanlar sağ muhafazakâr partilerin “iktidar ama muktedir değil!” dönemleri geçti. AKP artık hem iktidar hem de muktedir. Bugün artık, CHP iktidarda olmasa da istemediği şeylerin olmasına müsaade etmediği, yani muktedir olduğu dönemler geride kaldı. Muktedirlik budur, iktidarda ol veya olma, istemediğin şeyler olmaz. Bu bir nevi, haramların belli olması gibidir. Haramları, sınırları koyarsın, mübâhları takdire bırakırsın. Artık devlet idaresinde AKP ne isterse o oluyor; CHP istemese de. CHP’nin haramları-sınırları geçerli değil artık. Yani AKP için iktidar ama muktedir değil tesbiti yalan ve yanlış olur. Buna sığınanlar, Demircan gibi gerçekleri itiraf etmek yerine, mesuliyeti üzerlerine almak istemeyen sahtekârlardan, namussuz, şerefsiz, ahlâksız trollerden başkaları değil. Onlar hâlâ CHP’yi suçlayıp, mücerret bir sistem eleştirisi ile mesuliyeti AKP ve Erdoğan’a maletmek istemeyenler.
Oysa ortada bir fiil varsa fail de vardır. Mesul de faildir. Evet, kötülük sistemleşmişse, arızi değilse, sistem kötülükle beraber anılır. Ama sistemler kendi kendilerine kötülük üretmezler. Onları kötülükle aynileştirenler de şahıslardır. İktidar ve muktedir olanlardır. İdare biçimleri, ruha tabidir. O ruh da liderin şahsında tecelli eden mânâdır ki bu mânânın ne olduğu toplumda, toplumun “hâl”inde tafsile gelir.
Fahrettin Altun diyor ki, biz artık muktediriz!
Yani yok öyle ahlâksızca yalan söyleyerek, kötülüklerin faturasını CHP ve mücerret bir sisteme yükleyerek mesuliyetten kurtulmak.
Dediğimiz gibi, bugün artık CHP iktidar değil, muktedir de değil.
Paradigma değişti. İslâm düşmanlığı değil, İmânsız İslâmcılık ve AKP, İslâm’ı yasaklayanlar değil, İslam’ın ruhunu, özünü, imânı çalanlar iktidar ve muktedir.
Mevcut kötülüklerden CHP’nin tarihî olarak mesuliyetini tespit etmek ayrı, aktüel olarak, sanki hâlâ iktidar ve muktedirlermiş gibi, fail CHP gibi CHP’yi mesul tutarak, bugünün faillerini gizlemeye çalışmak ayrı. Ona kalırsa bu işleri Ebu Cehil ve İbni Sebe’lere kadar götürebilir ve aktüel mücadele yerine onları lânetlemeye devam etmeyi mücadele diye kabul de edebiliriz.
Oysa aksiyon açık olur.
Kanlı, canlı, müşahhas kötülüğe karşı olur. Sistemler, rejimler, fikirler, onları yürüten şahıslarla var olur. Mânâlar şahıslarda tecelli eder; müspet olanı da menfi olanı da… Kapınızın önünde ırzınıza tasallut eden biri olduğunda, fail olarak onu mu hedef alıyorsunuz yoksa sistemi mi? Mücerret sistem, müşahhas fiilin müsebbibidir ama fail olmadan da sistemin keyfiyeti tezahür etmez. Mücerret sistem eleştirisi pek risk getirmez de sistemin pisliklerinden mesul olan muktedirleri hedef almak risk getirir. Zaten mücadeleyi tarif edenler, “risk yoksa mücadele de yok” demişler, aksiyonun açık, müşahhas hedefler gözetmesi gerektiğinin altını çizmişlerdir.
Muktedir oldukları dönemlerde kendilerine karşı olmak risk teşkil ediyorken bugün ne Ebu Cehil’e ne de CHP’ye karşı olduğunu söylemek risk oluşturmadığına göre?
Bir zamanlar bunlara karşı olmak riskti, evet. Zira o zamanlar bunlar muktedirdi. Ama şimdi değil. Demek ki bir fetih, kazanım söz konusu. (Burada bir nüansa dikkat: Fetih gerçekleşmiş olmasına ve gözü yeni fetihlere dikmek gerekmesine rağmen, mücadele adına artık risk olmayanlarla uğraşmaya devam etmek, kazanımları red ve inkara, bu uğurdaki emekleri heba etmeye, fatihin hakkını inkara da çıkar. Yani, aslında, “o fethedemedi de fethi biz gerçekleştireceğiz” sahtekârlığı ile bağlanılan kapının hakkını, emeğini ve elde ettiği başarıyı inkâr ederek bu başarıyı başkasına yamamaya…) Ve demek ki, birileri bu fethedilen alanda fatihçilik oynayıp parsayı topluyor. Yani mücadele kaçkınları yapar bunu. Gerçek bir mücadele yerine, sahtesi… Gerçek ve yeni fetihlere yelken açmak yerine, fethedilen alanlarda fatihçilik oynayarak parsaya yönelirler. Parsacılar yenilerden de olabilir, artık pörsümüş eskilerden de. Adlarına değil, ne yaptıklarına bakınız. Parsa sadece maddî değil, manevî de olabilir. Birileri bu pörsümüşleri adam bellemeye devam etsin, kendilerine ağbi desinler diye… Hatta bu uğurda fedakârlık yapıyor da görülebilir, imkânlarını bu yolda sarfediyor da olabilirler. Şeytan’ın tesellisi türlü türlü; Şeytanın iğvasından kurtulmanın yolu fikir nisbetini kaybetmemekle…
Gençliğe gerçek mücadele için gerçek hedefler vermek, bunları temellendirmek dururken, zamanın dışına düşmüş, geçmişte donup kalmış, yobazlazmış tipler, sahte hedeflerle gençliğin enerjisini heba ediyorlar. İslâm ihtilâl ve inkılâbının yolu, her ân yenilik sırrına riayetle yeni şartlar karşısında kendini ve hedefi yenileyebilmekle mümkün. Şartlar değişmişken, eskisi devam ediyor gibi ezberleri konuşmak, iş değil, aksiyon değil. Ahmaklık ve salaklıktan hainliğe kadar giden bir yelpaze…