İSRAİL’E ELLERİ TUTUK, MÜSLÜMANA ŞEDİD AKP
Alâaddin Bâki AYTEMİZ
Gazze’ye uçaklar dolusu yardım malzemesi gönderdik…
Dün İsrail’in hastane bombalaması neticesi yüzlerce kişinin ölmesi akabinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “Türkiye olarak, bölgeye Gemi Hastane göndermeye veya Gazze’de ya da Refah Sınır Kapısına yakın noktalarda Sahra Hastaneleri kurmaya, Filistinli kardeşlerimize bunlar aracılığıyla sağlık hizmeti sunmaya ve bu hizmeti yürütmeye hazırız. DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge ile yaptığım görüşmede bölgenin sağlık hizmetleri konusunda desteklenmesinin acil ve elzem olduğunu belirttim. Bu çalışmaları yürütmek üzere eğer karar verirse DSÖ ile birlikte hareket etmeye hazırız” açıklamasını yaptı.
GAZZE’YE YARDIM YAPACAĞIZ AMA İSRAİL İZİN VERMİYOR
Gazze’ye gönderdiğimiz uçaklar dolusu yardım Mısır’ın Ariş havaalanında bekliyor.
Niye?
Çünkü bu yardımların Gazze’ye geçirilmesine İsrail izin vermiyor…
Sağlık Bakanı Koca zaten açıklamasında itiraf etmiş, yardım edebiliriz ama DSÖ ile. DSÖ de İsrail’e soracak: Gazze’ye yardım edebilir miyiz?..
Görüldüğü üzere AKP iktidarının İsrail’e karşı eli kolu tutuk. En basit bir insanî yardım için bile İsrail’den izin almaya muhtaçlar. İsrail izin vermezse adım dahi atamayacak durumdalar.
GAZZE’YE DEĞİL, İSRAİL’E YARDIM YAPAN AKP
Bu arada, İsrail’e gönderilen gemi dolusu yiyeceği de unutmadık. Yahudiler aç kalmasın diye gönderilen gemi dolusu yiyecekleri… Yahudi yesin karnını doyursun da insanları daha iyi katletsin diye gönderilen yiyecekleri. Amerika’nın İsrail’e verdiği bomba ile AKP’nin gönderdiği yiyecek arasında ne fark var?
İsrail’e karşı AKP’nin tavrı bu.
POLİSLE HALKI ÇATIŞTIRAN AKP
Ama maşallah İsrail’i korumak için polisi İsrail’i protesto eden göstericilerin üzerine sürüverdiler.
Bir kişi şehid oldu.
Yüzlerce yaralı ve gözaltılar…
Bu bir kişiyi İsrail değil, AKP şehid etti. İsrail mermileri altında değil, AKP gazları altında şehid oldu. Bu kişinin ölümünün sorumlusu AKP…
Tıpkı Kumandan’ın ve Ünsal’ın şehadetlerinde AKP’nin sorumlu olduğu gibi…
SAĞDUYUYA DAVETMİŞ…
Fahrettin Altun açıklama yapmış…
“Bugün bizlere düşen, mazlum Filistin halkının sesi olmak, birlik ve beraberlik içinde hareket etmektir. Sesimizi yükseltirken sağduyumuzu korumalı, metanetimizi muhafaza etmeliyiz.”
Tamam sağduyulu olun işte…
İsrail’le ilişkilere son verin.
Milletin karşısına polisi dikmeye gerek kalmaz.
Milleti peşinize takın…
Ama millet peşinden giden lider göremeyince, kendisi harekete geçiyor, siz de milleti gemlemek isteyince milletle polisi karşı karşıya getiriyorsunuz. Sonra da millete sağduyulu ol diyorsunuz utanmadan. Sağduyulu olması gereken millet değil sizsiniz. Sağduyuya aykırı hareket eden sizsiniz. Millet gayet sağduyulu bir şekilde tarihi misyonuna uygun davranış göstermek istediğini ortaya koyuyor ve başında lider istiyor. Korkak, sünepe, şu şartlar altında bile İsrail’le ilişkileri düşünen ve buna da hâlâ sağduyu diyebilenleri, karşısına polisi sürenleri değil.
MİLLETİN VİCDANINI İĞDİŞ ETMEK İSTİYORLAR
Fahrettin acziyetlerini perdelemeke istiyor, diyor ki:
“Cumhurbaşkanımızın tüm insanlığı harekete geçirmeye yönelik daveti milletimizin ortak vicdanının sesidir.”
Milletin ortak vicdanı bu kadar iğdiş edilmiş değil ama onu da iğdiş etmek istiyorlar. Milletin vicdanı kimin tarafından muhatap alınacağı belli bile olmayan bir çağrı ile tatmin olacak halde değil Fahrettin, farkında değil misin yoksa? Milletin vicdanı bu çağrıyla makes bulmuyor Fahrettin… Milletin vicdanını da yaralamaya, iğdiş etmeye çalışmayın artık. Hadi anladık, eliniz İsrail’e yetmiyor da, bari yetmiyor deyin; bırakın milletin vicdanı istediği gibi patlasın, bırakın İsrail’e, emperyalizme yaranmaya çalışmanın adını sağduyu koymayı da milletin vicdanına makes olacak ses olamıyorsanız… Yani artık milletin vicdanı lak lak edilmesini değil, katillere anladığı dilden cevap verilmesini istiyor Fahrettin.
Ya olun, olamıyorsanız kapı orada; bu millet oluş yolunu gösterecek liderlerini, kahramanlarını nasıl olsa bulacaktır. Vazgeçilmez değilsiniz, mezarlıklar vazgeçilmez zannedilen kişilerin cesetleriyle dolu. Hadiseler Türkiye’yi tarihi misyonunu icra etmeye zorlarken, bu misyona uygun olanlar kalacak uymayanların zaten tasfiyeye uğradığını göreceğiz. Birilerini götüren şartlar, birilerinin de gelmesinin önünü açacak… Zaman o zaman…