BATI’DA İSYANIN FİLİZLERİ

Adnan DEMİR

Elbette Batı dünyası liberal çapulcu Anglo-Sakson hegemonistlerden ibaret değil. Kitlelerin çok büyük tepkileri ve protestoları oldu İsrail’in yaptığı soykırım ve cinayetlere karşı… Diğer yandan yönetimler kitlelerle uyumlu değil. Arada itiraz sesleri yükseliyor; ama şimdilik sesleri cılız çıkıyor olsa da varlar… Amerika ve İngiltere liderliğinde tüm dünyayı yağmalamak isteyen çapulcu sürüsünün başlattığı ve yürüttüğü kural tanımaz saldırganlık karşısında, “Onurlu Doğu” mücadelesi verilirken şu anki durumu ve önümüzdeki süreci doğru değerlendirebilmek için dost ve düşman kutuplarda hadiseler nasıl karşılanıyor ve değerlendiriliyor göz atalım…

Ülkemizdeki ahmak sürüsü köşe yazarı, politikacı, tv kanalı analisti vs bozuntularının aksine Batı dünyasında süreci daha doğru ve daha sağlıklı değerlendirenlerin sayısı oldukça fazla…

Bu minvalde sizinle bazı değerlendirmeleri paylaşıyorum…

Gazze’de kara harekatına başlayan İsrail’in Beyaz Saray’dan yardım istediğini hatırlatan ABD merkezli savunma ve askerî analiz dergisi The National Interest (NI), Ukrayna’daki çatışmanın Washington’un tüm müttefiklerine yardım edemeyeceğini gösterdiğini yazdı.

Benzer şekilde, Amerikan düşünce kuruluşu Independent Institute’nün kıdemli üyelerinden Ivan Eland, The National Interest dergisi için yazdığı makalesinde, Ukrayna’daki çatışmanın, ortaya çıkan büyük kayıplar dikkate alındığında, Washington’un tüm müttefiklerine yardım edemeyeceğini gösterdiğinin altını çizdi.

Eland, yalnızca Ukrayna’daki çatışmada meydana gelen büyük kayıpların ve diğer ülkeler için pahalıya mal olan mühimmat tüketiminin Amerikalıları uyandırması gerektiğine değinirken, yazısında, “Amerika Birleşik Devletleri, resmî ve gayri resmî olarak dünya çapında giderek genişleyen bir grup ülkeyi koruma sözü vererek kendi yeteneklerini ve gücünü fazla mı abarttı?” diye sordu.

Rusya’ya karşı Ukrayna’ya yapılan yardımlarla birlikte Çin’in Doğu Asya ve Güney Çin Denizi’ndeki güç iddiası ve İran ile Kuzey Kore’nin füze ve nükleer programlarındaki ilerlemesi göz önüne alındığında, müttefik ülkelerin ABD halkının ödediği vergilerden yararlanmak için Washington’a akın ettiğini belirten Ivan Eland, Beyaz Saray’ın müttefiklerine verdiği taahhütler nedeniyle ABD hükümetinin borcunun sürekli yükseldiğine dikkat çekti.

Kiev ve Tel Aviv’e destek, bu borcun yalnızca daha fazla büyümesine katkıda bulunuyor” diyen uzman, Ukrayna’daki tek bir savaşta kullanılmak için gönderilen silâhların Rusya tarafından yok edilmesi ve pahalı mühimmat harcamalarına vurgu yaptığı yazısını şu şekilde sürdürdü:

Amerikalılar, 33 trilyon dolarlık ulusal borcu olan ülkelerinin, resmî ve gayrı resmî olarak artan savunma harcamaları ve müttefiklere yardım sözleriyle nereye doğru gittiğini sormalı. Bugün itibariyle iki savaşta (Ukrayna ve İsrail) resmî veya gayri resmî müttefiklere yardım etmek ABD bütçesini zorluyor. Tıpkı Irak ve Afganistan’a aynı anda uzun süren yardımların mevcut Amerikan borçlanmasına verdiği olumsuz etkisi gibi… ABD’nin müttefikleri, iki farklı alanda eşzamanlı saldırıya maruz kalırsa, Amerika Birleşik Devletleri’nin her ikisine de yanıt vermesi gerekiyor. Bu da muhtemelen Ukrayna’daki devasa harcamalara kıyaslandığında sönük kalmasına neden olacak, bu ülkeleri gerçekte finanse eden ABD’li vergi mükellefleriyle büyük sorunlara yol açacak.”

Eland, ABD Başkanı Joe Biden’ın Amerikan kamuoyuyla uyum içinde nihayet ABD güçlerini Afganistan’daki yirmi yıl süren felâketten geri çektiğini anımsatırken, öte yandan Biden’ın ABD’nin diğer ülkeleri koruma sözü vererek askeri eylemler ve gayri resmi ve resmi güvenlik ittifakları yoluyla ülkesinin dünyaya liderlik etmeye devam etmesi gerektiğine inanan geleneksel bir dış politika müdahalecisi olduğu gerçeğinin unutulmaması gerektiğini de belirtti.

Bununla birlikte İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin küresel GSYH’nin yüzde 50’sini oluşturduğuna dikkat çeken uzman, şimdi ise sadece yüzde 15’ini oluşturduğunu, buna rağmen ABD’nin kendisini savunmak ve diğer ülkelere yönelik güvenlik taahhütlerini yerine getirmek için gerçekleştirdiği askeri harcamaların küresel savunma harcamalarının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturduğunun sözlerine ekledi.

Özellikle bu Amerika liderliğindeki Batı saldırganlığı Avrupa Birliği ülkelerini büyük bir krizle karşı karşıya bıraktığını, Rusya’ya uygulamak mecburiyetinde bırakıldıkları ambargo sebebiyle zor günler yaşadığını görüyoruz ve önümüzdeki süreç onlar açısından elbette daha zor görünüyor… Bunu anlamamıza yardımcı olması açısından şu iki değerlendirmeye göz atalım:

1) Fransa’da muhalefetteki Vatanseverler Partisi’nin lideri Philippot, AB Komisyonu Başkanı Başkanı von der Leyen’in Ukrayna’nın AB’ye katılımını teşvik ederek Avrupa ülkelerinin ölümünü aradığını söyledi.

Sosyal ağ X’teki (eski adıyla Twitter) resmi hesabında Ukrayna’nın AB üyeliğini destekleyen Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e yüklenen Fransız Vatanseverler Partisi lideri Florian Philippot, mesajında, “Bugün bunu söyleyen Avrupa Komisyonu, yarın son derece yozlaşmış bir ülke olan Ukrayna’nın AB’ye katılımıyla ilgili müzakerelerin başlatılması çağrısında bulunan bir rapor yayınlayacak!” ifadelerine yer verdi.

Philippot, Fransa’nın çok geç olmadan Avrupa Birliği’nden ayrılması gerektiğini yinelerken, sözlerini şu şekilde bitirdi:

Von der Leyen’in Ukrayna’nın AB üyeliğine teşvik edici açıklamalarının ardından, tümüyle ABD’ye bağlı AB’nin asıl amacının bizim ölümümüz olmadığını söylemek zor! Avrupa Birliği bizim doğrudan ve basit ölümümüzü istiyor!

Daha önce Politico gazetesi, Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun 8 Kasım’da açıklayacağı genişleme paketinde Ukrayna ve Moldova gibi AB üyeliğine aday ülkelere ilişkin raporunu sunacağını yazmış, bu raporda Ukrayna ve Moldova’nın AB’ye katılımına ilişkin müzakerelerin başlatılmasının tavsiye edileceğini bildirmişti.

AK Başkanı Von der Leyen, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile yaptığı görüşmesinde, Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne katılım için gerekli koşulların yüzde 90’ından fazlasını yerine getirdiğini iddia etmişti.

Von der Leyen’e göre Kiev, geri kalan şartları hızlı bir şekilde yerine getirebilirken 2023 yılında da birliğe katılım konusunda müzakere sürecine başlayabilir.

2) Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya’ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle 250 milyar Euro kayba uğradığını belirtti.

Başkent Moskova’da Ukrayna krizinin çözümüne ilişkin çeşitli ülkelerden büyükelçilerin katıldığı yuvarlak masa toplantısında konuşan Lavrov, ABD’nin Avrupa’yı iflâsa sürüklediğini belirterek, Avrupa Birliği’nin Rusya’ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle 250 milyar Euro zarar ettiğini söyledi.

Rus diplomat, “Son derece mütevazı ve ihtiyatlı tahminlere göre, son bir buçuk yılda Avrupa’lı şirketler, Batı’nın tek taraflı yaptırımları nedeniyle 250 milyar Euro kadar zarar etti. Bu büyük bir rakam” diye konuştu.

Lavrov ayrıca Rusya’ya yönelik yaptırımların küresel ekonomideki kriz süreçlerini daha da ağırlaştırdığının altını çizdi.

‘Batı’nın Rusya’daki yaptırımlarının hedefi sivil kargaşa yaratmak’

Batı’nın Rusya karşıtı yaptırımlarının hedeflerine değinen Lavrov, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

Yaptırımların hedefleri gizlenmiyor; Rus ekonomisini baltalamak, siyasî liderliği dış meselelerde bağımsız çizgiden vazgeçmeye zorlamak, halkı yetkililere karşı kışkırtmak, doğrudan beyan edilen bir hedeftir. Kendilerine sivil kargaşayı kışkırtmak, halkı yetkililere karşı ayağa kaldırmak gibi bir görev belirlediler.

AB’yi tüm Rus ürünlerinden vazgeçmeye zorlayan ABD’nin aynı zamanda Rusya’dan uranyum ve diğer kritik malzemeleri almaya devam ettiğine dikkat çeken Lavrov, Washington’un ‘bencil yasalarıyla’ Avrupalı şirketleri pahalı Amerikan sıvılaştırılmış doğalgazı (LNG) uğruna Rus enerji kaynaklarından vazgeçmeye zorladığını hatırlattı.

Dolardan bağımsızlık süreçlerinin giderek daha aktif bir şekilde hız kazanacağına da dikkat çeken Rusya Dışiileri Bakanı, Çin, Hindistan, Türkiye, BAE, Brezilya, Suudi Arabistan, Arjantin, Kenya ve Mısır gibi büyük ekonomilerin ulusal para birimlerine geçiş sürecine dahil olduğunun da altını çizdi.

Avrupa ülkeleri, Ukrayna’ ya silâh ve para desteğini sürdürmeye devam ederek kendi ipini mi çekiyor?

Slovakya’da 30 Eylül’deki seçimlerden sonra kurulan Başbakan Robert Fico hükümeti, önceki bakanlar kurulunun aldığı Ukrayna’ya mühimmat sevkiyatına yönelik kararın uygulanmasını engelledi.

Slovakya hükümetinin yayınladığı belgelere göre Fico’nun kabinesi, önceki hükümet tarafından kabul edilen ve Ukrayna’ya 40.3 milyon euro tutarında askeri yardım sunulmasını öngören inisiyatifi iptal etti.

Belgelerde, “Hükümet, Ukrayna’ya askeri malzeme verilmesine yönelik teklifi onaylamıyor” dendi.

Fico, seçim sürecindeki açıklamalarında Slovakya halkının Ukrayna’dan daha büyük sorunları olduğunu belirterek Kiev’e askeri yardımı sonlandıracağını vaat etmişti.

30 Eylül’deki seçimleri önde tamamlayan ve 25 Ekim’de resmen başbakanlık koltuğuna oturan Fico, milletvekilleriyle yaptığı ilk toplantıda Slovakya’nın artık Ukrayna’ya askeri yardım sunmayacağını vurgulamıştı.

Rusya’nın özel askerî harekâta başladığı dönemde Fico, çatışmaların başlamasından dolayı Batı’yı eleştirmiş ve Ukraynalı Nazileri sorumlu tutmuştu.

Ukrayna’ya silâh yardımı yapılmasını ‘cinayet’ olarak tanımlayan Başbakan, 2006-2010 ve 2012-2018 yılında da ülkenin başbakanıydı. Fico, iktidarda olduğu süre zarfı boyunca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile birçok kez görüşmüş ve Rusya ile ilişkileri önemsemişti.

Bir yanda Siyonist Netenyahu, Anglo-Sakson hegemonyanın finoluğunu yaparken, diğer yanda gizli siyonist Zelenski, Ukraynayı ne hale getirdi buyurun haberden okuyalım:

Batı yardımlarının giderek azalması ve ABD’nin malî yardımlarda İsrail’e öncelik vermesi nedeniyle büyük bütçe kriziyle karşı karşıya kalan Ukrayna, toplu özelleştirme kararı aldı.

Ukrayna Ekonomi Bakanlığı, Batı’dan gelen yardımların giderek azalması sonrası bütçede denge amacıyla kamu mallarını özelleştirme plânını duyururken, resmî internet sayfasında paylaştığı mesajında, “Devlet rezervleri bir dizi kamu malları ve diğer sahipsiz mülklerden kurtulacak” ifadelerini kullandı. (Tabirdeki iğrençliğe bakar mısınız: Kurtulmak. Bütün liberal çapulcuların zihniyetini yansıtmıyor mu? – Adımlar)

Sahipsiz mülklerin açık artırma yoluyla satılacağı bildirilirken, böylece açık artırmada, 2000’li yılların başında Devlet Rezervleri’ne taahhüt edilen askerî personele yönelik sunî kürk şapkaları satacak olan Ukrayna Ekonomi Bakanlığı, 2017 yılında Ukrayna Savunma Bakanlığı’nın emriyle alınan, ancak daha sonra kullanılmayan kışlık askerî kıyafet ve şapka stoklarının da satışa sunulacağını aktardı.

Mesajda, askerî kıyafet ve aksesuarların yanı sıra raf ömrünün sonuna yaklaşan bir grup motor yağı stoklarının da ihale yoluyla satılmasının plânlandığı belirtildi.

20 Ekim’de konuşan ABD Başkanı Joe Biden, Kongre’den Ukrayna ve İsrail’e yaklaşık 106 milyar dolar tutarında ek askeri ve malî yardım sağlanması yönünde talepte bulunmuştu.

2024 mali yılında Ukrayna için 61.4 milyar dolardan fazla yardım talep eden Biden, İsrail’e ise 14.3 milyar dolardan fazla fon tahsis edilmesini önerdi.

Washington’un önümüzdeki yıl için Kiev’e doğrudan bütçe desteği 11.8 milyar dolar olarak belirlenirken, Ukrayna’nın şu anda üzerinde çalıştığı 2024 bütçe taslağında 42.9 milyar dolarlık bütçe açığı yer alıyor.

Anglo-Sakson hegemonya Ukrayna’da Rusya’ya, Flistin’de Gazze direnişçilerine tosladıktan sonra, meydana çıkan yükler ve tehditler karşısında Batı cephesinde şimdiden çatlak sesler duyulmaya başladığı yukarıdaki satırlarda apaçık… Bu çatlak seslerin arka plânı kimilerinde İsrail’in yaşattığı vahşete karşı vicdana dayanırken, kimilerinden de ABD’nin peşine takılmaktan dolayı kendi varlıklarının tehlikeye girmesi idraki veya askerî-sınaî kompleks ve finans kapitalin dışında kalan zümrelerin menfaatlerinin zarar görüyor oluşunda gözlendiği üzere pragmatist saiklere dayanıyor.

Dünya yönetimini ele geçiren Anglo-Sakson eksenli askerî-sınaî kompleks ve finans kapital ile bunların her ülke içindeki işbirlikçileri, bu savaşlarda dökülen kanlardan harcı yoğrulan pastadan pay alabilmek için sabırsızlıkla bekleşir, kimi zaman birbirlerine de hırlayıp diş gösterirken, sırtlan gözlerindeki cani pırıltıyı görebiliyoruz. Gözlerini bizim üzerimize dikmişler… İstedikleri kadar kendilerini bin türlü yalan ve merhamet gösterisi altına saklamaya, perdelemeye çalışsınlar, gözlerindeki o sırtlanlara özgü cani pırıltı yok mu, kendilerini ele veriyor yalancı ve arsız adamlar…

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d