“ŞU YİĞİT KADIN SESİNE BAK”!
Sudanlı bacımız, ……..’ların suratına haykırıyor:
“Müslümanların liderlerine diyorum ki, saraylarınızda oturun baş örtülerimizi giyin silahlarınızı da bize verin. Biz o silahlara sizden daha layığız. Sizler ise Gazze’li çocukların kemiklerinden yapılmış kürsüler üzerinde oturan korkaklarsınız.”
AYDINLIK SAVAŞÇILARI’NDAN:
Gazze sokakları başkaldıranlar
bu mânâyı yaşatanlar:
bırak haksıza boyun eğeni
sıcak odalardan seyretsin
soğuktan ciğeri delinenleri
açları, çıplakları
unutsun ipe çekilenleri
kurşunlananları…

*
malı azalmasın onun
teni incinmesin tek.

*
bırak karışmayıp seyredeni
candan geçen gelsin safımıza
kavga kaçkını
fistan giysin dolaşsın…

*
gizli inançsız için değil
kılıçların gölgesindeki yer.

**
şu yiğit kadın sesine bak:
– “şahin bakışlı
dağ duruşlunun
er dediğine
doruk yaraşır
kalma bir an
bakma geri
ateş de olsa yürü ki
ateşe kalmayasın
evleri koru ki
evimi koruyasın
yiğidim

*
evinde ben
can yoldaşın
savaşta ben
can yoldaşın
“umut dediğin
savaşan için
savaşan için
zafer dediğin.
*
kalma geri
doğru için
güzel için
iyi için
ileri
senin ellerinde yükselecek güzel günler.
sen yeniden fethe memur
sen kutlu asker

*
– karagözlüm
yiğidiyle
öğünsün
kaçar isem
saçın
yolsun
döğünsün
ölüm bir kez
doğmak hergün
doğan
aydınlığında
dünyanın
kurtulmuş canlarla…
*
bu yürek vurulmaz zincire
bu yürek ölüme hazır
biliriz
zafer mutlak inananın
yani savaşanın
yani sırtüstü yatanın değil
yani inanmayanın.”
*
bu destan
suların akışı gibi
küfrün surlanna tırmanışın
ve ilklerden başka örnek tanımaksızın
savaşanların
sen! anadolunun sahibi
sen! beklenen
sen! kurtulacak
ve kurtaracak olan
duy milyonlarca hasretin sesini
sen eryürek nasipli
beklenen sensin
özlenen sensin
gözlenen sen…
Salih MİRZABEYOĞLU