İŞBİRLİKÇİ AKPKK İTTİFAKI IRAK HALKINA DA KARŞI
Ağrı Belediye Başkanlığı’nı kazanan Sakık, “Kazanan Apo olmuştur, AKP olmuştur, demokrasi olmuştur!” açıklaması yapmıştı.
“Muhalefetin kazancından iktidar-AKP nasıl kazançlı çıkıyor?” diye düşünmek ve bir cevap vermek lazım değil mi?
O cevaba geçmeden diğer gelişmelere bir göz atalım:
Bayrağın indirilmesi ile zirve yapan yol kesme eylemleri neticesinde KCK Yürütme Konseyi bir çağrı yapmış. Yapılan çağrıda, eylem yöntemlerinin değiştirilmesi istenerek, “Yol kesmeler, asayiş kurmalar, asker ve polis alıkoymalar bu dönemde yapılmamalıdır” deniliyor.
Cumhurbaşkanlığı süreci biryana Irak’ta ortaya çıkan yeni durum üzerine İmralı’dan açıklama yapan Öcalan, Irak’ta ayağa kalkan Irak halkına Milli Cephe’ye karşı savaşta AKP’ye destek olacaklarını açıklamıştı. Keza KCK daha önce yaptığı açıklamada Peşmerge’ye destek olacaklarını ilan etmişti.
Mesele anlaşılıyor, gelinen noktada PKK eylemleri AKP iktidarının karizmasını çizecek noktaya gelmişti ki PKK temelde bunu istemiyor. Onların istediği bir danışıklı dövüş ve kendi iç kamuoylarına görüntü vermekten ibaret. Hadise bu boyutun ötesine geçip gerçek düşmanlık noktasına geldiğinde ise her iki taraftan da düğmeye basılıveriyor. AKP hemen İmralı’ya heyet gitmesine izin veriyor, KCK ise eylemlerin AKP’ye zarar vermeyecek şekilde yürütülmesini istiyor. Birbirlerine karşı danışıklı dövüş devam ederken, ister Türk, ister Arap, isterse Kürt olsun bölge halkına karşı emperyalizmle işbirliği içinde düşmanlık kendisini gösteriveriyor.
Kendi aralarındaki zıtlaşmalar asıl sistemin bekası ve efendilerine olan verilmiş sözlerin tutulması noktasına halel getirecek seviyeye ulaştığında ise hemen kardeş olduklarını hatırlayıveriyorlar. Bu sistemin adı da demokrasi… Dolayısıyla da, kendi aralarındaki ihtilafların giderilmesinde demokrasi bir çözüm unsuru olarak devreye girerken, sandıktan ister AKP, ister PKK çıkmış olsun fark eden bir şey yok. Nihayetinde kazanan sistem olduğundan, AKP de PKK da sistemin unsurları olarak kazanan tarafta yer almış oluyor; emperyalizme işbirlikçi olanların tarafı. İşte tam da bu sebepten, sözde düşman unsurlar, işbirlikçi Maliki rejimine karşı taarruza geçen Irak halkına karşı hemen birbirlerinin arkasında durmaya bakıveriyorlar.
AKP, Irak rejimi ile ilişkilerini sürdürmeye devam edeceğini ilan ediyor.
Hani AKP tavanın değil de tabanın, despot idarecilerin değil de mazlum halkların yanındaydı?
Irak’ta despot Maliki rejimine karşı desteklenmesi gereken Millî Cephe olması gerekirken, niçin AKP Irak rejimi ile ilişkilerini devam ettireceğini ilân ediyor? AKP kendi söylediklerinde samimi olmuş olsaydı, tereddütsüzce Millî Cephe’yi desteklediğini açıklayıp, halkına zulmeden despot Maliki yönetiminin en geç üç hafta içinde yıkılacağını ve Allah’ın izniyle önümüzdeki Ramazan’ın ilk Cuma namazının Bağdat’ta kılınacağını açıklaması lazım gelirdi.
Hani nerde?
AKP’nin Batı’nın karşısında, Ortadoğu halklarının yanında, despot rejimlere karşı tavrı nerde?
Bu tavrı göstermemeye bahane üretmek için, Irak’taki hamleyi IŞİD’i şeytanlaştırarak etkisizleştirmeye çalışmaları o kadar sırıtıyor ki…
Evet, hadiseler, Türkiye’yi tarihi misyonunu oynamaya zorluyor. AKP, bu misyonu yerine getirmeyelim diye peydahlanmış bir Truva atıydı ve hadiselerin şiddeti karşısında bu Truva atının daha fazla mani olabilecek güç ve imkânı da kalmadı. AKP’nin, bu tarihî misyona uygun tavır alıyor görüntüsü vermek için ekstra çırpınışlar içine girmesi de bu yüzden, hadiselerin zorlayıcılığından. Yoksa tamamen deşifre olacak. Dikkat edilsin, reel adımlar atmıyor, hep lafla işi idare etmeye çalışıyor. Hadiselerin zorlamasıyla, olmazsa olmaz zoruyla yaptıklarını da kendi iradesi ile yapmış gibi takdim ederken atılması gerekenin yanında çok cüzi bir adım olan bu işi de tam ve bütün oluşun kendisiymiş gibi sunuyor.
Millî Cephe Bağdat kapılarına dayanmışken, emperyalizmaya iman etmiş bütün işbirlikçiler, güvendikleri efendilerinin kendilerine bir faydası olmadığını gördüklerinde iş işten geçmiş olacak. Şayet birazcık akılları kaldıysa, millete, ülkeye ve Allah’a daha fazla karşı duramayacaklarını görüp, ihanetlerinden vaz geçmelerini salık veririz.
Ahmet ÖLÇÜLÜ
ADIMLAR DERGİSİ