DEMİRTAŞ’TAN DİKKAT ÇEKEN DEĞERLENDİRMELER

DEMİRTAŞ’TAN DİKKAT ÇEKEN DEĞERLENDİRMELER

“AKP, DEVASA BİR KOALİSYON”

T24’ten Hakan Aksay bugünkü köşesinde, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ile yaptığı röportajı taşımış…

Hükümet partisi ile ilgili gözlemlerinin de konuşulduğu röportajda, Demirtaş gayet yerinde tesbitlerde bulunuyor.

“Başkanlık Rejimi” ve “iç güvenlik yasa tasarısı” etrafındaki tartışmaları AKP içindeki kriz ve polise verilmek istenen sınırsız yetki etrafında değerlendiren Demirtaş, 13 yıllık iktidarı sonrasında AKP ile ilgili şunları söylüyor:

“AKP tek bir ideoloji etrafında birleşen bütünsel bir parti değil, devasa bir koalisyon. Tarikat ve dinî güçlerden iş çevrelerine, rant gruplarına, eski ANAP ve hatta eski CHP’li bazı kesimlere kadar birçok faktörü birleştirmiş durumda. Mesela, cemaat de bu koalisyonun ortaklarından biriydi, ayrıldı.

AKP’nin ana referansının İslam olduğunu da düşünmüyorum. Onu motive eden temel mesele ekonomik çıkarlar, bu çıkarlar etrafında birleşiyorlar.Neoliberal ekonomiyi savunan, kapitalizmin nimetlerinden faydalanan bir koalisyon bu.

Buna karşı çevreci, antikapitalist, özgürlükçü, haktan, emekten ve barıştan yana güçler ise büyük oranda dağınık. Yani “çıkarcılar” bir arada, onlara karşı direnmesi gerekenler dağınık.

 

HESAPLAŞMANIN TARİHİ 8 HAZİRAN

Herhangi bir iktidar değişiminde Erdoğan’dan hesap sorulup sorulmayacağı sorusunu “elbette olabilir!” biçiminde cevaplayan Demirtaş, bunun yapılacak seçimlerin ertesi günü gündeme gelebileceğini belirtiyor. Bu çerçevede Hakan Aksay’ın, HDP-PKK’nın AKP ile ortak yürüttükleri “açılım” projesine “barış görüşmeleri” adını vererek sorduğu soruya şu cevabı vererek yaklaşan seçimi “hesaplaşma fırsatı” olarak gördüğünü şu şekilde ifâde ediyor:

– Barış göşmeleri adına da olsa?..

Evet, barış görüşmeleri adına da olsa. Barış görüşmeleri de geçmişle hesaplaşmayı, yüzleşmeyi içeriyor. Pisliklerin üzerini örterek barış falan olmaz. O nedenle 8 Haziran, hesaplaşmak için iyi bir fırsat yaratabilir.

 

“SOL DAMAR, ARTIK HDP ÜZERİNDEN YÜRÜYECEK”

CHP ile ilişkileri hakkında gayet açık konuşan Demirtaş, Cumhuriyet Halk Partisi güdücülerini samimiyetsizlik ve tutarsızlıkla suçlayan açıklamalarda bulunduktan sonra, Türkiyedeki “sol”u temsil ettiklerini ifâde ederek bunun gereğini yerine getirdiklerini iddia etti. ” Ortadoğu gibi bir yerde en azından önümüzdeki 10 yılın planını ve hazırlığını yapmıyorsanız kaybedersiniz” diyerek, yürütülen Kürtçü politikalarda ince eleyip sık dokuduklarının işaretlerini veren Demirtaş, yaklaşan seçimler ile sol cenahın oylarına talip olduklarını şu şekilde ifâdelendiriyor:

 

– Yani siz bu zamana kadar CHP’ye “kerhen” oy veren bir kesimin, bu kez size (belki “kerhen” size) oy vermesini mi bekliyorsunuz?

Kerhen değil, içlerine sinerek oy versinler isteriz. Biz herkes için ikna edici olmayı amaçlıyoruz. CHP’nin tepki oyları bize yönelsin istemiyoruz. Tüm muhalefeti ve bu arada CHP’nin tabanını da kucaklayan bir program ve adaylarla ortaya çıkmak istiyoruz.

Yani Türkiye’de ana akım sol damar, artık HDP üzerinden yürüyecek. Bence bu netleşmiştir. 2015 seçimlerinde de bunun mührünü basacağız.

 

“AKP KAPİTALİST, SAĞ VE NEOLİBERAL BİR PARTİ”

Hakan Aksay’ın yolsuzluk, hırsızlık ve kadın cinayetleri etrafında toplumdaki ahlâksızlaşmaya dikkat çeken sorusu üzerine AKP ile ilgili değerlendirmelerinin bir kısmını yineleyen Demirtaş, sözlerine şunları ekliyor:

 

Ben yıllardır şunu söylüyorum ve söylemeye de devam edeceğim: AKP’yi İslami bir parti olarak tanımlamak yanlıştır. Bildiğimiz kapitalist, sağ, neoliberal bir partidir o. İslam bunun maskesi olarak kullanılıyor sadece. Türkiye’de İslami hareketler var, yok değil. Ama hiçbir zaman iktidara gelmediler. “AKP İslamı”, dini özünden saptırmış, hırsızlık ve rant yolunda bir örtü olarak kullanmıştır. Yoksa bunlarda gerçekten İslam ahlakı olsaydı, tek bir kuruş hırsızlık yapandan hesabı öyle bir sormalıydılar ki, toplumun vicdanı öyle bir rahatlamalıydı ki, insanlar “gerçekten de İslam’ın adaleti rahatlatıcıymış” demelilerdi…

 

– Bizde tam tersi oldu.

Evet, tam tersi oldu. Çünkü ortada bir “İslamileştirme” hareketi falan yok. Bizde bildiğimiz klasik kapitalist soygun ve talan düzeni, buna bağlı postmodern bir kültür dayatması gündeme geldi. Burada da, Suudi Arabistan’da ve başka ülkelerde de yaşanan bu: Kapitalizmin en bayağı, en ucuz, en vahşi hali.

Dolayısıyla “İslamcı AKP geldi, ahlaki çürüme derinleşti” tezi doğru olmaz.

Ve özellikle Kemalist laiklerin AKP’ye bu kadar İslamcı bir kimlik vehmetleri bir hatadır. Buradan bir muhalafet yapılması da bir hatadır.

Soldan muhalefet yapılması lazım, emek teorisi üzerinden, antikapitalist teori üzerinden muhalefet yapılması lazım. Antiislamcı tez üzerinden değil.

Çünkü bunlar İslamcı değil. Olsalardı en azından “dinde zorlama yoktur” ilkesi uygulanırdı ve Türkiye’de asgari bir laiklik gündemde olurdu.

Evet, yozlaşma AKP döneminde artmıştır, çünkü AKP kapitalizmin bireyci ve bencil kültürünün sonuna kadar uygulanmasını sağlamıştır. Bu da ahlaksızlığın patlama yapmasına yol açmıştır.

Böyle bir zemin oluşturulduğu için AKP döneminde kadın katliamları da, yolsuzluk da, hırsızlık da artmıştır.

 

IŞİD ÜZERİNDEN İSLÂM DÜŞMANLIĞI

6-7 Ekim hadiselerine de değinen Demirtaş, “özeleştiri” yaptıklarını hükümetin ise buna yanaşmadığını ifâde ederek, Kemalist laikler hakkındaki “hatalı yaklaşım” uyarılarına tezat teşkil eden şu açıklamaları yapıyor:

 

Sonuçta 6 Hüdapar’lı ve 36 HDP’li yaşamını yitirdi. Bu bize karşı bir psikolojik harekâttı.

Türkiye’nin batısındakiler, Müslümanlar, laikler, Alevisi de, Müslüman olmayanı da bence şunu sormalı: Kobanê eylemleri kime karşıydı?

Gericiliğe, yobazlığa, faşizme, IŞİD’e karşıydı; onunla işbirliği yapan AKP zihniyetine karşıydı.

Batı’da yaşayan, kendini solcu ve sosyal demokrat olarak tanımlayan güçlerin bir kısmının bizim IŞİD’e karşı mücadelemizden niye bu kadar rahatsız olduğunu anlayabilmiş değilim.

 

ADIMLAR Dergisi

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d