MİLLÎ PROTESTONUN MUHATABI HÜKÜMET: MİLLET VEKÂLETİNE SAHİP ÇIKIYOR
Dün akşam oynan Türkiye-Yunanistan dostluk maçı sırasında tribünleri dolduran Türk taraftarının protestosu, yerli(!)-yabancı birçok Batılıyı ürküttü.
Aslında benzer protestolar daha önce de tribünlerde yaşanmıştı.
– 13 Ekim 2015… Türkiye’nin Konya’da İzlanda’yı ağırladığı Euro 2016 Eleme maçı öncesi Ankara Saldırısı’nda ölenler için yapılan saygı duruşu sırasında tribünler hep bir ağızdan tekbir getirirken, “Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez”, “Ya Allah Bismillah Allahuekber!” sloganları atarak bu “duruş”u protesto etti.
– 12 Mayıs 2013… Lig şampiyonunu belirleyecek olan Fenerbahçe-Galatasaray maçında, İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun cezaevinde tutulmasını protesto etmek için hazırlanan gönüldaşlarımızın gözaltına alınmasının ardından, bütün statta hep bir ağızdan “Ya Allah Bismillah Allahuekber!”, “Hükümet İstifa!” sloganları atıldı. Büyük Anadolu Gençliği İnisiyatifi (BAGİ) mensuplarının hazırladıkları pankarta el konulmasının ardından Fenerbahçe Spor Kulübü, resmi sitesinden “belirli bir grup tarafından dini içerikli sloganlar atılmış, yasadışı bir örgütün propagandasına yönelik pankart açılmaya çalışılmış ve yine aynı grup tarafından bu esnada TC Hükümeti aleyhine protestolarda bulunulmuştur” açıklamasını yapmıştı.
– 19 Ekim 2011… Hakkari’de PKK’nın saldırısı sonrası şehid olan 24 asker, Fenerbahçe-Samsunspor maçında tek tek isimleri anons edilerek anıldı. Ardından gerçekleştirilen “saygı duruşu” sırasında bütün tribünler “Selavâtlar” eşliğinde selâmlardı. Ayrıca “Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez”, “Ya Allah Bismillah Allahuekber!” sloganları maç boyunca stadı inletti.
Kendisini ifâde edecek bir zemin bulamayan Millet’in, tarihî hadiseler karşısında toplu olarak hissiyatını ortaya koyduğu bu tür hadiseler, Millî İrade’nin nabzını tutan aslî olaylardır.
Genel Yayın Yönetmenimiz Sayın Ali Osman Zor’un 1 Kasım seçimleri ardından yaptığı değerlendirmeleri hatırlatan bu protestonun mânâsını, Sayın Zor’un söz konusu değerlendirmeleri ışığında ele alacak olursak;
7 Haziran’dan itibaren sokaklara tataşan “milli öfke”, yumuşamadan, diriliğini halâ muhafaza ediyor. “İman Öfkesi”ne dönüşmüş olarak devam eden Milletimizin bu tepkisini iktidar nasıl okuyor bilmiyoruz ama, bu öfkenin birinci muhatabının kendisi olduğunu bilmeli.
Seçim sonuçlarını değerlendirirken AKP’nin sokağa taşan bu “milli öfke”ye mutabık bir seçim stratejisi izlediğini, buna bağlı olarak da Kasım seçimi’ni kazandığını söylemiştik.
“Paris taarruzu”ndan sonra Milletin 7 Haziran’dan sonra Batı’ya ve işbirlikçilerine karşı ortaya koyduğu tavrı daha bir kararlılıkla devam ettirdiğini görüyoruz.
Ankara’da 100 kişiyi öldüren bombanın ardından Konya’da ölenlere saygı duruşuna zorlanan millet, bu zorlamayı kabul etmemiş, tepkisini “Ya Allah Bismillah Allahüekber” ve “Ne Mutlu Türküm Diyene” sloganlarıyla ortaya koymuştu.
Fedaî Akıncıların Paris Seriyyesi’nden sonra da Millet aynı tepkiyi kararlılıkla devam ettirdi.
Türkiye-Yunanistan Milli maçında işgüzarlar Paris’te öldürülen Fransızlar için Millete bir dakikalık saygı duruşunu dayattılar. Stadyumdan gelen tepki sert oldu. Islıklar arasında Fransa’nın Kürtçülüğün bir numaralı hâmisi olduğunu bilen millet, bu sefer “şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganıyla stadyumu inletti. Milletin bu sesi herhâlde Batı merkezlerinden çok net duyulmuştur.
“Şehitler ölmez” derken, Paris’te şehit düşen mücahitler selâmlanırken; “vatan bölünmez” derken de Fransa’ya geçmişte Anadolu’da yapmaya çalıştığı işgâl hatırlatılarak, bugün yaptıklarına karşı hazırlıklı olunduğu haykırıldı.
Hükümet gayet iyi biliyor ki Kasım seçimini söylem üzerinden dahi olsa Batı karşısında aldığı tavır yüzünden kazandı, yaptığımız değerlendirmelerde de ifâde ettiğimiz üzere seçimde oy vermeyenlerin kahhar ekseriyeti AKP’nin Batı karşıtı bu söylemine inanmadığından oy vermedi.
Seçimden hemen sonra Erdoğan’ın şahsında AKP’nin çizdiği görüntü, geçmiş dönemlerden hiç de farklı değil. Batı’nın ortaya koyduğu politikaların uygulayıcısı olmaya devam ediyor. “Paris Taarruzu”na gösterdiği Müslümanların aleyhine olan tavrı stadyumdan yükselen sesten anlaşılıyor ki, “millî irade”ye aykırı!
Hükümetin bu sese kulak vermesi lazım; çünkü millet, verdiği vekâlete sahip çıkacağını bizzat Batı ve Batıcılara “saygı duymayarak” gösterdi. Sokaklarda ortaya koyduğu bu “milli öfke”yi tekrar sokaklarda dile getirmekten korkmayacağı milli maçta gösterilen tavırla anlaşıldı.
“Şekli Demokrasi” oyununun bittiğini bizzat sandıkta gösterdiği tavırla kendisi ilan eden Türk Milleti, verdiği vekâlete sahip çıkarak ihanetin hesabını sokaklarda sormaktan bir ân bile tereddüt etmeyecektir.
Stadyumlardan yükselen Millet’in Batı Sömürgeciliğine karşı ortaya koyduğu bu Millî Öfke, Üstad’ın “bir maçta, hakemin yanlış bir düdük çalması, bir ihtilâle sebebiyet verebilir” cümlesini akıllara getiriyor.
Millet, kendi şeref ve haysiyetini Batı karşısında korumaları için “oy” verdiği ve bunun için görevlendirdiği hükümetin, G20 toplantılarında verdikleri rezil görüntülere karşı da bir tepkidir bu.
Sen Obama’nın seni umursamaz, aşağılayıcı tavırları karşısında, nasıl olur da Millet’e “Fransa için saygı duruşu”nu dayatırsın!
Dayatırsan, bu tepkiyi de alacaksın.
Sayın Ali Osman Zor’un dediği gibi;
Bu süreç, “aldatma” ve “yalanla iş görme devri”ni kapatmayı da ihtar etmekte.
Aydın KALKAN