AYDIN ENGİN’E GÖZALTI – İktidarın Hassasiyet Önceliği Nedir?
Cumhuriyet Gazetesi’ne operasyon yapıldığını Aydın Engin’in polis tarafından kolundan çekiştirilerek götürülmesi görüntüleri eşliğinde öğrenmiş oldum.
Aydın Engin’i tanırım, o böyle bir muameleyi hak etmiş biri değil.
Aslında Engin gibi, yaşı 75 olmuş kimse bu muameleye layık görülemez.
Ki, onunla tamamen zıt dünya görüşlerine sahip olsak da, onun bu şekilde sürüklenerek götürülmesi, hiç de “şık” değil…
Evet, Aydın Engin’i tanırım.
O ve arkadaşları, mânâmıza belki en zıt olan bir kesimi temsil ediyor. Fakat, şunu da söylemem gerek ki, Aydın Engin, devlet sultasına karşı fert hak ve hürriyetleri konusunda hassas bir kişilik olmasından mütevellit, bizler de dâhil -kim olursa olsun-, işkence ve cezaevi gibi en olumsuz şartlar ve saldırılar altında kalanların medyadaki seslerinden biri olmuştur.
İşte, bence Aydın Engin’in böylesi sürüklenerek götürülmesinin başlıca sebebi de devlet sultası karşısında her kim olursa olsun, zulüm görenlerin, zulüm gördüğüne inandıklarının sesi olmadaki ilkeli tutumu olsa gerektir. Bu bir şeriatçı da olabilir, bir DHKP-C’li de, bir PKK’lı da, bir Aczimendi de, bir Fetullahçı da…
Aczimendilerin başı Müslüm Hoca’nın 28 Şubat döneminde gördüğü muameleye karşı çıkan nadir şahsiyetlerden biriydi sayın Aydın.
Beğenelim beğenmeyelim, benim tanıdığım Aydın Engin böyle biridir.
Aynı Aydın Engin, Kumandan’ın 29 Kasım 2014 tarihinde vermiş olduğu “Adalet Mutlak’a” konferansına gelmiş ve konferans hakkındaki izlenimlerini, gayet tarafsız ve çarpıtmadan aktarmıştı: (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/151815/iBDA-C_bu_kez_salonda.html)
Adımlar olarak bizim Aydın Engin gibi ahlâkî duruş sergileyebilenlerin bu duruşunu görmezden gelmemiz düşünülemez.
İBDA Mimarı Haliç Kongre Merkezinde verdiği konferanstan önce basınla konferans salonunun lokantasında bir araya gelmişti. Sayın Aydın’ın da bulunduğu o kısa toplantıda İbda Mimarı “aslında ben hepinizin haysiyeti için yattım” dediğinde, O’nun ne demek istediğini anladığını gösterir bir şekilde kafasıyla bu sözü tasdik eden tek kişiydi. Ayrıca sorduğu soruyla Kumandan’a “sempatisini” açıkça gösteren de, yine Aydın Engin’di.
Cumhuriyet Gazetesi, Allah ve Resûlü’ne hakaret içeren karikatürleri yayınladığında hak ettiği tepkinin önüne iktidarın tüm gücünü çekenler, kendileri aynı gazete tarafından eleştirilmeye başlayınca hiçbir ayrım yapmadan toptancı bir mantıkla herkesi gözaltına aldılar. Bugüne kadar pek duymadığımız gerekçelerle yapılan bu gözaltılar içerisinde Aydın Engin gibi haksızlık karşısında durmaya çalışmış isimlerinde olması, her vicdan sahibini rahatsız eder; Adımlar olarak biz de bu durumdan oldukça rahatsızız.
Her ne olursa olsun, bu süreçte, geçmişte farklı kesimlere uygulanan hukuksuzluklara –ki, bu kesimlerin için de AKP de var-, karşı çıkan insanların hiçbir hassasiyet gözetilmeden bu şekilde gözaltına alınmaları en başta iktidara zarar verebileceği gibi, iktidarın düşmanlarını da kuvvetlendirir. BeşTepe’de bu gerçeği görebilecek az da olsa danışmanlar vardır herhâlde.
Ayrıca Allah Resulü’ne hakaret içeren karikatürleri “basın özgürlüğü” kapsamında değerlendirip, bu karikatürlere verilen tepkiyi iktidar imkânlarıyla o zaman engelleyen bir iktidarın, eleştirisi kendisine yöneldiğinde Aydın Engin gibi insanları da işin içine katarak bu şekilde tepki vermesi dayandığı kitlenin zihninde soru işaretleri uyandırır; “bu iktidarın hassasiyet önceliği nedir?” gibi.
Kendi nefsini her türlü inancın ve değerin üzerinde tutan bir iktidar anlayışının er veya geç çıkmaz sokağa gireceği kesin.
Bunu biz görebiliyorsak başkaları da görebiliyordur. Bu anlayışıyla her geçen gün adaletten biraz daha uzaklaşan bir iktidarın barışı ve içtimaî uzlaşmayı sağlaması ne kadar mümkün olabilir, takdir sizin.
Aydın Engin gibilerine toptancı zihniyetten kurtularak daha hassas davranın ki, toplumun adalete, huzura ve barışa duyduğu özlem ve umut bitmesin.
Aydın Engin’i hemen bırakın. Bırakın ki, en azından kavram olarak adaleti unutmadığınız ortaya çıksın.
Bu nefsani saldırılar ve devlet gücünü kendi nefsaniyeti, enaniyeti için kullananlara karşı; kendi nefsaniyetini hak suretinde perdeleyenlere karşı, Adımların bugüne kadarki siyasi ve ahlâkî duruşuna nisbetle Sayın Aydın Engin’e bu yapılanları onaylamayıp, bu zulme ortak olmaktan berî olduğumuzu ilân ederiz.
Aydın Engin’in katıldığı, Sayın Salih Mirzabeyoğlu’nun söz konusu konferansı üzerine kaleme aldığı, Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan haberini aşağıda okuyabilirsiniz.
A. Bâki AYTEMİZ – ADIMLAR
İBDA-C bu kez salonda
İBDA-C hareketinin kurucusu ve ideologu Salih Mirzabeyoğlu dün akşam Haliç Kongre Merkezi’nde çok büyük bir kalabalık önünde bir konferans verdi. Mirzabeyoğlu’nun günlerdir sokaklara konmuş ışıklı ilanlar ve ana akım gazetelerde tam sayfa ilanlarla duyurulan konferansı tahmin edilemeyecek kadar büyük bir kalabalık önünde gerçekleşti. Konferansı Haliç Kültür Merkezi’nin büyük ve görkemli salonunu sıra aralarına kadar dolduran kalabalığın bir o kadarı da salon dışındaki sinevizyon ekranlarından izledi. Konferansı izlemek üzere Haliç Kongre Merkezi’ne akan kalabalığın yarısından daha fazlası kadınlardan oluştu.
Toplantı başlamadan önce bir özel bölüme alınan gazetecilere Mirzabeyoğlu’nun tanışmak ve teşekkür etmek üzere geleceği bildirildi. Bir süre sonra ise Mirzabeyoğlu’nun biraz gecikeceği, çünkü şu anda, Haliç Kongre Merkezi’ndeki çalışma odasında bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmekte olduğu açıklandı. Görüşme talebinin cumhurbaşkanının isteği üzerine gerçekleştiği de bilgi olarak gazetecilere aktarıldı. Daha sonra gecikmeli olarak gazetecilerin yanına gelen Salih Mirzabeyoğlu ise görüşme talebinin “Karşılıklı talep ve rıza” ile gerçekleştiğini söyledi.
Salonda sadece üç kişinin büylk boyutlu fotoğrafları asılmıştı. Sırasıyla Necip Fazıl Kısakürek, Kürt kökenli, Nakşibendi tarikatının sembol isimlerinden AbdülhâkimArvasiÜçışık ve Salih Mirzabeyoğlu.
Konuşmadan önce kendini “Herkes İçin Adalet” platformu olarak adlandıran kuruluşun hazırladığı bir belgesel gösterildi. Oldukça profesyonel hazırlanmış belgesel bütünüyle doğumundan bugüne Salih Mirzabeyoğlu’nun hayat hikâyesi üzerine kurulmuştu.
Belgeselin ardından toplantının sunuculuğunu üstlenen “Yeni Devir Hukukçular Derneği” yöneticisinin “Tarihi an geldi. Şimdi sizlere müjdelerin müjdesi, İBDA mimarı Salih Hacımirzaoğlu bir fikir ziyafeti sunacak” sözleriyle Mirzabeyoğlu sahneye geldi. Bütün salon ayağa kalktı ve sağ ellerinin baş ve işaret parmaklarını açarak verdikleri İBDA selamının yanı sıra “Kumandan nerede biz oradayız” sloganı ile liderlerini selamladılar.
Sakin bir sesle ve ön tarafı çiçeklerle süslenmiş bir masanın ardında oturarak konuşmasına başlayan Salih Mirzabeyoğlu konuşmasının hemen başlarında, daha önce de medyaya yansımış olan şikâyetini yineledi ve “Şu anda sizlere hitap ederken telegram metoduyla beni etkilemeye çalışıyorlar. Telegram biliyorsunuz uzaktan zihin kontrolü demektir. Konuşmam sırasında ağzımdan fevri bir söz çıkarsa bilin ki o söz benim değil, zihnimi uzaktan yönetmek için saldıran telegramcıların sözüdür” diye bir uyardı. Bu sözler salondan güçlü bir “yuh” protestosu ile karşılandı. Ancak salonun “Telegramcılar”a yönelttiği bu protestoyu Mirzabeyoğlu bir el hareketi ile durdurdu ve “Bana bırakın, ben onlarla mücadele ederim” dedi.
Mirzabeyoğlu’nun ses düzenindeki sorunlar yüzünden tam olarak işitilmeyen konuşmasının yaklaşık 15. dakikasında İBDA görevlileri masaya bir cep telefonu ve bir kulakık getirdiler ve bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Telefonun öteki ucunda halen Paris’te bir hapishanede yatmakta olan ve bir süre önce İslamı seçtiğini ve İBDA-C saflarına katıldığını açıklamış olan İliç RamirezSanchez adlı ancak kamuoyunda “Çakal Carlos” olarak tanınan ünlü terörist vardı. Carlos sonunda bütün salondan duyulabilen bir sesle izleyicileri İngilizce cevapladı.
Gazetemiz baskıya girdiği sırada İBDA-C’nin kurucusu, teorisyeni, ideoloğu, önderi ve komutanı gibi sıfatları kendinde toplayan Salih Mirzabeyoğlu’nun konuşması devam ediyordu…
Aydın ENGİN – Cumhuriyet