DİKKAT! GERİ SAYIM BAŞLADI!
DİKKAT!
GERİ SAYIM BAŞLADI!
BAŞYÜCELİK -MEHDÎ- DEVLETİNE KOŞAR ADIM!..
SÂLİH BİN MUHAMMED EL MEHDÎ (MEHDİ, MUHAMMED OĞLU SÂLİH)
16 YILLIK GAYBİYET DÖNEMİNİ GEÇİRDİĞİ BOLU ZİNDANINDAN TAHLİYESİ ESNÂSINDA…
TAHLİYE
(ﺗﺤﻠﻴﻪ) i. (Ar. ḥaly “süslemek”ten taḥliye) Süsleme, bezeme, donatma.
Tahliye-i nefs: Nefsini güzel hasletlerle donatma.
TEFERRUATA GİRMEDEN “EVET”İMİZİN MAHİYETİ :
GEÇİŞ DÖNEMİNE EVET !
BAŞYÜCELİK DEVLETİNE KAPI ARALAYACAK DÖNEME:
EVET!
AÇIK ÇEKİMİZ ÇARÇUR EDİLİR VE MİSYON UNUTULURSA :
MUHÂSEBE , ANADOLU HALKI HESÂBINA, ELBETTE YAPILMAK KAYIT VE ŞARTI İLE!…
NEYE “EVET”, NEYE “HAYIR” DEDİĞİMİZİN ŞUURUNDAYIZ; ELHAMDÜLİLLAH !
HİRE : (zazaca) 3 (sayı, rakam) !
Hîro : (kürtçe) HATMİ çiçeği !
HATMİ
(ﺧﻄﻤﻰ) i. (Ar. ḫaṭmі– ḫiṭmі) İki çeneklilerin ebegümecigiller familyasından, pembe beyaz çiçekli, bataklıklarda, sulak çayırlarda yetişen, çiçeği yumuşatıcı, kurutulmuş kökünün kaynatılmış suyu tenkiye ve gargara olarak kullanılan otsu bitki. Althaca officinalis.
HÂTEM
(ﺧﺎﺗﻢ) i. (Ar. ḫātem)
- Mühür:“Hâtem-i sadâret.” Süleyman Nebî’ye verildi hâtem (Pir Sultan Abdal).
- Yüzük, üzerinde mühür bulunan yüzük
- teşmil.Son, en son, sonuncu: O, Ebû Hüreyre’den rivâyet edilen bir hadiste işâret olunduğu gibi gönderilmede sonuncu, yâni hâtem-i enbiyâ, fakat yaratılışta peygamberlerin ilki, yâni peygamberlik yolunu aydınlatan ilk meş’aledir (Mertol Tulum).
İMÂM-I HÂTEMÎ : SON İMAM : 12. İMAM : İMAM MEHDÎ
SADÂRET :
(ﺻﺪﺍﺭﺕ) i. (Ar. ṣadr “baş, ön, reis”ten ṣadāret) [Türkçe’de türetilmiştir] târih.
1. Osmanlı Devleti’nde sadrâzamlık makāmı, sadrâzamın işi ve makāmı
2. Anadolu ve Rumeli kazaskerliği pâyesi.
Hâtem-i sadâret : SON BAŞKAN !
[ İlk ve son! Tekrar parlementer sisteme mi dönülecek(!) Yoksa… ]
YORUM YİNE ÜSTAD’TAN :
“DOĞAR BİR GÜN BENİM GÜNÜM,
ÇOĞU GİTTİ, AZI KALDI.
BİR GÜN ANLAŞILIR ŞİİR,
ÇOĞU GİTTİ, AZI KALDI.”
REFARANDUM SONUÇLARININ HATIRLATTIKLARI :
ANADOLU HALKINA :
“SENİ DENİZE DÖKMEKLE TEHDİD EDEN, YUNAN TOHUMLARINA KARŞI HAZIRLIKLI OL !..”
(ÇÜNKÜ BATI, 200 YILLIK KAZANIMLARINDAN “BİR SANDIKTA” VAZGEÇMEZ ! “HİBRİT” TOHUMLARI İLE SANDIK DIŞI HER TÜRLÜ ŞEYTANÎ HAREKETLERİ DENEYECEKLERDİR…)
İKTİDAR SAHİPLERİNE :
“MİLLETİN NİHÂÎ KARARININ NE OLDUĞUNU İYİ TAHLİL ET VE ANADOLU’YLA BİRLİKTE TÜM İSLÂM ALEMİNİ KURTARACAK “KURTARICI”NIN YOLUNU AÇ !!!
( TEK CÜMLEYLE : “YA OL, YA ÖL !” )
[YA HERRO, YA MERRO !]
“- Her halde nazarınızdan kaçmamıştır, beyefendi; [ADNAN MENDERES’E HİTABI]
1958 Büyük Doğu’larında hakkınızda iki yazım çıktı “Ya Ol, Ya Öl! ” ve “1960 Son Vade… ” Sizin nasibiniz, alelade, seri malı bir Başvekillik şartlarına uymaz. Size iktidarın yolunu açan kader, ya olmanızı, yahut ölmenizi âmirdir. Ya öldüreceksiniz, yahut öldüremedikleriniz tarafından öldürüleceksiniz!”
(CİNNET MUSTATİLİ – NECİB FAZIL KISAKÜREK)
TARİHİN TALİHİ SANA BİR İŞARET FİŞEĞİ NASİB ETMİŞTİR ! UMARIZ Kİ BU İŞARETİN GÖSTERDİĞİ İSTİKAMETTE GİDİLSİN ; “ÇAPRAZ VE ÇARPIK” YOLLARA SAPILMASIN !!!
KISACA, REFERE ETMEYİ SAKIN İHMAL ETME!.. (EMANETİ EHLİNE DEVRETMEK !)
Refer [(e) etmek]
1.Vermek, isnat etmek, hamletmek
2.Göndermek, havale etmek, müracaat etmek
3.İşaret etmek, ima etmek
4.Bakmak, danışmak, sormak
5.Göndermek, sevketmek, ait olmak, ilgili olmak, atfetmek, kastetmek, ima etmek, ait saymak, başvurmak, bakmak, yararlanmak, bahsetmek, değinmek
“ŞİMDİ MİLLETİM GERÇEK VE NİHAİ KARARI VERECEKTİR
Ne yaptınız ki diyenlere dün akşam parlamento güzel bir cevap verdi. Ama gerçek cevabı inşallah beşer planında egemenlik milletindir. Şimdi milletim inşallah gerçek, nihai kararı verecek. Bu karar ile birlikte Türkiye yeni bir sıçrama noktasına ulaşacaktır. Milletimiz ülkemiz için hayırlı olsun el ele vereceğiz. Hep birlikte Türkiye olacağız”
[Pendik Belediyesince düzenlenen Kadıköy-Kartal arası metro hattının devamı Tavşantepe, Pendik ve Yakacık’ metro istasyonlarının resmi açılış töreninde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından bir bölüm.]
TARİHİ BİR KARARI HAYATA GEÇİRİYORUZ
Erdoğan, 16 Nisan halk oylamasının milletin geleceğine sahip çıktığının önemli bir göstergesi olduğunu belirterek, şunları aktardı:
“Bugün Türkiye 200 yıllık kadim bir tartışma konusu olan yönetim sistemi konusunda tarihi bir karar vermiştir. Bu karar sıradan bir olay değildir. Çok ciddi bir yönetim sistemi üzerindeki değişim, dönüşüm kararının verildiği gündür bugün.
Her zaman olduğu gibi bu halk oylamasında da mevcudu savunmak kolay, değişimi savunmak zor olmuştur. Hamdolsun bu zoru başardık ve milletimizin teveccühüyle tarihimizin en önemli yönetim reformunu hayata geçiriyoruz.
“Halk oylamasının sonuçlarının hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, “Ne kadar güzel değil mi? Her şey yerini buluyor. ‘Sıra millette.’ dedik. Millet de görevini yaptı mı? Millete sopa gösterilmez.Gösterenler cevabını sandıkta aldı mı? Şimdi ben diyorum ki; AK Parti’ye gönül veren kardeşlerime teşekkür ediyorum. Milliyetçi Hareket Partisine gönül veren kardeşlerime teşekkür ediyorum. Büyük Birlik Partisine gönül veren kardeşlerime teşekkür ediyorum. Özellikle Güneydoğu’da HÜDAPAR’a gönül veren kardeşlerime teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
BASTON :
- (İtal. bastone)
1. Yürürken dayanmak üzere kullanılan değnek, uzun sopa,asâ: Siyâsî mi, bastonu var mı elinde? (Orhan V. Kanık).
2. Gemilerin başındaki direğin ileriye doğru uzanmış kısmı.
ѻ Baston yutmuş gibi: Dimdik (duran veya yürüyen), kazık yutmuş gibi.
RÜYA
16 OCAK 2017 – Gece rüyası
Gündüz vakti… Bir dağın, yüzlerce metre, çok geniş bir eteğinde mahşerî bir kalabalık… Önümüzde çok geniş bir cephe halinde deniz…Bu mahşerî kalabalığın ön taraflarındayım.
Bu mahşerî kalabalığın epeyce önünde bize göre sol tarafta, kıyıdan epeyce uzakta siyah cübbesiyle ve uzunca boylu ALLAH RESÛLÜ (S.A.V.) sırtı kalabalığa dönük vaziyette ve sadece silüet halinde… Elinde bir BASTON ; DENİZE DOĞRU, DENİZİ İŞARET EDEREK,HEDEF veya YOL GÖSTERİR GİBİ, BASTONU, üç defa yukarı aşağı, sert ve ritmik hareketle, sallıyor…
Kalabalığın diğer ucunda, bize göre sağ tarafta ve önde, RESULULLAH (S.A.V.)’ in hizasında, fakat gözle farkedilir bir ölçüde ondan daha ilerde, denize daha yakın bir yerde UZUN BOYLU biri; yine onun da sırtı kalabalığa dönük bir vaziyette ve yine silüet şeklinde…
Bu öndeki UZUN BOYLU şahıs ALLAH RESÛLÜ (S.A.V.)’in ihsâs ettiği mânâyı anlamış olarak harekete geçiyor ve DENİZE DOĞRU yürümeye başlıyor ; Fakat O’nun gösterdiği şekilde DOSDOĞRU DEĞİL DE ÇAPRAZ BİR VAZİYETTE…
Bunun üzerine RESÛLULLAH (S.A.V) mahşerî kalabalığa yüzünü dönerek (yine sadece silüet şeklinde) yine BASTONUYLA – el tutma kıvrımından tutmuş olduğu halde- yine üç defa aynı şekilde BASTONU SALLIYOR !.. Ve bu esnâda tek bir kelime söylüyor (yanılmıyorsam bu kelime osmanlıca idi).
Hasan Parmaksız
Not : Bu rüyayı gördüğümde, topluluğun önünde ÇAPRAZ GİDEN “UZUN BOYLU” FİGÜRÜ beni korkutmadı dersem yalan olur. Ve yazmadım. “O kelimeyi” de böylece unuttum. Çok düşündüm; neden sonra Jetonum düştü ve şekiller yerine oturdu; Referandum kararı ile birlikte… Çok şükür!..
Peki, referandum kararının açıklanması akabinde niye mi yazmadım? Kimsenin HAYIR – ŞERRİNE sebep olmamak için, isabet de olmuş…
Öyleyse şimdi niye yazıyorum : UMULUR Kİ HAYRA VESÎLE OLURUM !..
RÜYADA GELEN MANA : “ÇAPRAZ GİDİŞ” … BUNA RAĞMEN REYİNİZİN RENGİ NEDEN DEĞİŞMEDİ DİYE SORACAK OLANLARA CEVAB:
Aksi ihsâs edilse veya “DOĞRUDAN” bildirilse o halde şüphesiz değişirdi. Bilakis O’ da bizi doğruladı… Fakat burada -haşa- ŞERİAT SÂHİBİNE bir muhalefet yok mu diye düşünce üretebileceklere cevabımız:
BU ÇAPRAZ GİDİŞ , “O’NUN” (12.İMAM) EKSİKLİĞİNİ ORTAYA ÇIKARACAĞI İÇİN , “O GELMEDİKÇE NE MEVZİÎ NE DE BÖLGESEL BİR KURTULUŞ YOK !” HAKÎKATİNİN VÂZIH BİR ŞEKİLDE GÖRÜLEBİLMESİ İÇİN VE GERÇEK KAHRAMANIN KİM OLDUĞUNUN ÂŞİKAR OLARAK BİLİNMESİ AÇISINDAN, BU GEÇİŞ DÖNEMİ KAÇINILMAZ BİR DURUM !..
YOKSA, İSLÂMIN HÜKÜMRAN OLMADIĞI BİR SİSTEM İSTER TEK ADAM ,İSTER ÇOK ADAM YÖNETİMİ OLSUN, DİNİN BUNA CEVAZ VERMEDİĞİ ÂŞİKARDIR.
HATIRLAMAK GEREKİR Kİ :
SON ZAMANLARDA -ORTADOĞUNUN DİZAYN EDİLMESİNDEN KAYNAKLANAN- AB-ABD İLE YOL AYRIMI – NET OLMASA DA- ORTADADIR. BU İŞİN BU NOKTAYA GELMESİNDEKİ SÂİK T.C.’NİN BEKÂ SIKINTISI VE YÖNETİMİNDE GİTTİKÇE BÂRİZLEŞEN İSLÂM MOTİFLERİ… VE BATI DÜNYASININ DA BUNA AKSÜLAMEL OLARAK DEVREYE SOKTUĞU TÜRK-İSLÂM DÜŞMANLIĞI VE BİR TAKIM TEHDİTLERİN GÖZDEN KAÇMA İMKÂNI YOKTUR…
O’NUN (12.İMAM SALİH MİRZABEYOĞLU ) ZUHURU, ÖMRÜ OLANLARI VE AİLELERİNİ DE KURTARACAKTIR! TABİÎ Kİ KURTULUŞU HAKKETMEK KAYDI İLE !.. YOKSA, DEMOKRASİNİN KİMSEYİ KURTARMADIĞI VE KURTARAMAYACAĞI 15 TEMMUZ İTİBÂRİYLE AYRICA ANLAŞILDI!..
DAYANAĞIMIZIN HAKK VE HAKPERES ANADOLU İNSANI OLDUĞUNU GEÇ OLSA DA ANLADIK!
REFERE : İşaret etmek, ima etmek, ihsâs etmek !
BASTONLA, ÖNCE YÖNETİCİYE, (ÇAPRAZ GİDİŞ SERGİLENİNCE) SONRA MAHŞERÎ KALABALIĞA… BU DA NE DEMEK !!!
ANLAYANA BİN SEVAB !..
“Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh;
Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh.”
Bütün devletler KURTULUŞ ve ZAFERİ bu atasözünde bulur :
Eğer BARIŞ ve HUZUR istersen SAVAŞA HAZIR OL !
[ Hekimbaşı Abdülhak Molla (Abdülhak Hamit Tarhan’ın dedesi)]
İtiraf etmeliyim ki; rüya tâbirinden hiç anlamam fakat öyle vâzıh rüyalar var ki, yoruma gerek bırakmıyor…
O’NUN ÜMMETİNDEN OL !
Beri gel, serseri yol!
O’nun Ümmetinden ol!
Sel sel kümelerle dol!
O’nun Ümmetinden ol!
Sen, hiçliğe bakan yön!
Hep sıfır, arka ve ön!
Dosdoğru Kâbe’ye dön!
O’nun Ümmetinden ol!
Gel dünya, mundar kafes!
Gel, gırtlakta son nefes!
Gel, Arşı arayan ses!
O’nun Ümmetinden ol!
Solmaz, solmaz; bu bir renk…
Ölmez, ölmez; bir âhenk…
İnsanlık; hevenk hevenk,
O’nun Ümmetinden ol!
Gökte çakıyor haber;
Geber çelik put geber!
Doğrul yeni seferber,
O’nun Ümmetinden ol!
(1949 – ÜSTAD )
İdam talebi
Katılımcıların “İdam isteriz” talepleri üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
“Hemen bu konuyu Sayın Başbakan’la, Sayın Bahçeli ile de görüşeceğim. ‘Meydanlarda hep bununla karşılaştım.’ diyeceğim. Zaten Sayın Bahçeli ‘Ben desteklerim.’ dedi. Sayın Yıldırım aynı şekilde… Fakat Kılıçdaroğlu da destekleyeceğini söylemişti. Eğer gerçekten destekler de önüme gelirse, ben bunu onaylarım. Desteklemedi, o zaman yapacağımız şey ne? Bir halk oylaması da onun için yaparız. Hiç endişe etmeyin, şimdi diyorum ki atmamız gereken adım, bugüne kadar hakikaten çok dik durdunuz. Siz 15 Temmuz’da adeta bir diriliş destanı yazdınız.
Onun için Sarıyer hakikaten farklı bir diriliş hareketine imza attı ama dün Sarıyer Meydanı’nda ne dedim; ‘Şu kalabalık bir işaret fişeğidir.‘ Anladınız mı ne demek istediğimi? Ona göre çok çalışacağız, çok çalışacağız ve işaret fişeğinin gereğini de halledeceğiz.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan, halk oylamasında “evet” çıkmasının ardından, Tarabya’daki Huber Köşkü önünde bir araya gelen vatandaşlara seslendi.16.04.2017 S: 22:29)
[“- Her halde nazarınızdan kaçmamıştır, beyefendi;
1958 Büyük Doğu’larında hakkınızda iki yazım çıktı “Ya Ol, Ya Öl! ” ve “1960 Son Vade… ” Sizin nasibiniz, alelade, seri malı bir Başvekillik şartlarına uymaz.
Size iktidarın yolunu açan kader, ya olmanızı, yahut ölmenizi âmirdir.
Ya öldüreceksiniz, yahut öldüremedikleriniz tarafından öldürüleceksiniz!”
(CİNNET MUSTATİLİ – NECİB FAZIL KISAKÜREK)]
CAMEKÂN İLE KAPATILMIŞ LAHİT !
CAMEKÂN
(ﺟﺎﻣﻜﺎﻥ) i. (Fars. cāme-ken “elbise çıkarılacak, soyunulacak yer”den cāmekān)
1. Camla çevrili, camla örtülü yer
2. Bir yeri iki kısma ayıran camlı bölme.
3. Bir malın, bir eşyânın teşhir edildiği, önü camlı yer veya dolap, vitrin.
4. Sebze, meyve ve çiçeklerin yetiştirilirken soğuktan korunmalarına yarayan altı toprak, üstü ve yanları cam yer, ser, sera, limonluk, camlık, tavhâne.
5. Hamamlardaki soyunma yeri, hamam odası.
6. argo. Gözlük.
RÜYA
2 ŞUBAT 2017 — PERŞEMBE
Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ile bir – üstü kapalı yanlardan açık olduğunu hissettiğim- pazar yerindeyiz… Ben onun önünde, peş peşe pazar tezgahlarının aralarında geziyoruz…
Sukutur (kaykay-PATENAJ) kullanıyorum ve onun önündeyim… Birden onun peşinde olmam gerektiğini düşünüyorum; koruma görevini yapabilmem için.
Bir anda yine onun önünde yürürken, o benim sol topuğuma sol ayağıyla basıyor; güç alabilmek için… Bu hareketi ile onun sağ ayağının sakatlanmış olduğunu farkediyorum. Ve derhal onun rahat yürüyebilmesi için sağ ayağını diz altından elimle kavrayıp, göğüs hizama kadar kaldırıyorum ki, bu şekilde rahat yürüyebilsin…
Sonra pazar yerini gezmekten vazgeçip, pazar yerinin ortasında camekân yazıhaneye doğru yöneliyor; Orada bir müddet dinlenmek üzere…
HASAN PARMAKSIZ
SUKUTUR (KAYKAY) : PATENAJ denilirdi çocukluğumuzda; İstanbulda… Biz daha ziyade 2 tekerlekli (bilyeli) ayakta kullanılan şeklini tercih ederdik. Ve onlar fabrikada değil mahallede elbirliği ile üretilirdi; tahtadan… Şimdiki çocuklar robot olarak yetiştiriliyor, sanalsosyal olarak !..
Patinaj yapmak :
1) tekerlek, tutunma eksikliği sebebiyle ilerlemeksizin aynı noktada dönmek; 2) mec. herhangi bir işte ilerleme kaydedememek, aynı noktada sayıp durmak.
NECİP FAZIL MENDERES’E NE SÖYLEDİ?
Seyfettin Ünlü’nün moderatörlüğünde, Mavera Okulu konferansını veren Mustafa Yürekli, “Necip Fazıl, 1950’li yıllarda Adnan Menderes’e CHP rejimiyle hesaplaşmaya girmesini ve milletin beklediği reformları yapmasını söyledi.
MENDERES’E DEVRİMİ TELKİN EDİYORDU
Menderes’e önce Demokrat Parti içinde, sonra da Türkiye’de devrim yapması gerektiğini sürekli telkin ediyordu. Doğru olan da buydu. Menderes bunu yapmayınca, hatasının bedelini canıyla ödedi.” dedi.
YA OL! YA ÖL
Yürekli, 27 Mayıs darbesinden bir yıl önce, 1959 yılında çıkan bir Büyük Doğu sayısının kapağının “Ya ol! Ya öl..” olduğunu hatırlattı ve “O dergide Necip Fazıl, Menderes’in ya bir anayasa değişikliğiyle CHP düzenini yıkacağını ya da CHP’lilerin darbesiyle yıkılacağını, hatta ipe gideceğini anlattı. Dediği gibi de oldu, bir yıl sonra 27 Mayıs darbesi oldu. Menderes, değiştirmediği 1924 Anayasası’nı değiştirip çiğnemekten dolayı darağacında can verdi..” dedi.
[KAYNAKHABER7 – GİRİŞ24.11.2014 11:34 – GÜNCELLEME24.11.2014 11:38]
Müşriklerin mekke ziyareti ve umre’ye izin vermemeleri ayrıca, Hudeybiye Anlaşması’ndaki eşitsizlik Mü’minleri çok hayıflandırmış, bu anlaşmayı ve EBÛ CENDEL’ ( R.A) in Kureyşlilere teslim edilmesi hadisesi, ashab tarafından zillet kabul edilmiş. Savaşmayı arzu edenlerin ÖNEMLİ SİMALARINDAN HZ. ÖMER (R.A)
[“Kendi âleminde, böylesine ağır şartlara evet dememin bir türlü izahını bulamayan Hz. Ömer, huzura varmadan edemedi. Peygamberimiz (s.a.v.)’e,
“Sen Allah’ın hak peygamberi değil misin?” diye sordu.
Resûl-i Ekrem, “Evet, ben Allah’ın peygamberiyim.” buyurdu. Sonra da aralarında şöyle bir konuşma oldu:
“Biz Müslümanlar hak, düşmanlarımız olan müşrikler ise bâtıl üzere bulunmuyorlar mı?”
“Evet, öyledir.”
“Bu halde dinimizi küçük düşürmeye niçin meydan veriyoruz?”
“Ey Hattab’ın oğlu, ben Allah’ın kulu ve Resûlüyüm. Allah’ın emirlerine aykırı harekette bulunamam. Bu muâhede (anlaşma) maddelerini kabul etmekle de Allah’a isyan etmiş değilim. O, beni hiçbir zaman zarara uğratmayacaktır.”
“Sen bize Allah’ın nusret buyuracağını, gidip Kâbe’yi hep beraber tavaf edeceğimizi vaad etmiş değil miydin?”
“Evet, vaad etmiştim. Ancak, bu yıl gidip tavaf edeceğimizi söylemiş miydim?”
“Hayır!..”
“O halde tekrar ediyorum: Sen muhakkak Mekke’ye gidecek ve Kâbe’yi tavaf edeceksin.”15″
(Hudeybiye Antlaşması – Sorularla İslâmiyet)]
FETİH Ayet – 25 – : Onlar, inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram’ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını menedenlerdir. Eğer (Mekke’de) kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkeklerle mümin kadınları bilmeyerek çiğnemeniz sebebiyle bir vebâlin altında kalmanız ihtimali olmasaydı,(Allah savaşı önlemezdi). Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri elemli bir azaba çarptırırdık.
FETİH Âyet – 27 — Andolsun ki Allah, resulünün gördüğü rü’yânın hak olduğunu tasdıyk etmişdir. İnşâallah (hepiniz) —emniyyet içinde, (kiminiz) başlarınızı tıraş etdirerek, (kiminiz saçlarınızı) kısaltarak— korkusuzca mutlakaa Mescid-i haraama gireceksiniz. Fakat (Allah) sizin bilmediğinizi bildi de ondan önce yakın bir feth yapdı.
BAZI HADİSELER VARDIR Kİ MÜCAHİDİN KANINA DOKUNUR; BU DA “HZ. ÖMER CELÂDETİ – MİZÂCI – KANI – AŞKI” NDAN ZÛHUR EDER !
ANLAMAK LAZIM !!!
BURADAN “SİYÂSET” İLMİNİ REDDETTİĞİMİZ ANLAMI ÇIKARILMASIN!..
RIDVÂN BÎATI : (Şeceretü’r- rıdvân)
Diyanet İşleri: Fetih Sûresi, Âyet :18-19 :
Şüphesiz Allah, ağaç altında sana bîat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur.Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
“Hz. Osman’ın gecikmesi, Müslümanları telâşlandırdı. Öldürüleceğine dâir söylentiler çıktı. Böyle bir ihtimâle karşı Resûlullah (s.a.s.) gereken tedbirleri aldı. Müslümanları Allah yolunda yapacakları savaşta, canlarını fedâ etmekten çekinmeyeceklerine dâir, kendisine bîat etmeğe çağırdı. “Artık bunlarla vuruşmadan buradan ayrılamayız,” buyurdu.
İlk biat eden Ebû Sinan el-Esedî oldu.
“Rasûlullah (s.a.s.)’in GÖNLÜNDEKİ MURADI NE İSE, onun gerçekleşmesi üzerine biat ediyorum.” dedi.
[ SAVAŞ’SA SAVAŞ, BARIŞ’SA BARIŞ !.. “EVET”SE “EVET”, “HAYIR”SA “HAYIR”! ]
[ BİZ, ONUN GÖNLÜNDEKİ MURADINA BİYAT ETMİŞİZ !!!]
[BÜYÜK SİYÂSETİNE, BÜYÜK HEDEFİNE, KUTSAL HEDEFİNE, DÜNYA ÇAPINDAKİ HEDEFİNE]
Hudeybiye’de bodur bir ağacın altında, (254) bütün Müslümanlar sırayla Rasûlullah (s.a.s.)in ellerini tutarak bîat ettiler. Allah yolunda ölünceye kadar savaşmağa, düşmandan kaçmamaya söz verdiler. Hz. Peygamber (s.a.s.), Hz. Osman adına da bir elini diğeriyle tuttu, onu da böylece bîata kattı. Yalnızca Cedd b. Kays adlı münâfık, devesinin arkasında gizlendi, bîata katılmadı.
Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerîm’de, Hudeybiye’de Rasûlullah (s.a.s.)’e bîat eden mü’minlerden hoşnud olduğunu bildirmiştir. (255) Bu sebeple, İslâm Târihinde bu bîata “Rıdvân Bîatı” adı verilmiştir.
Müslümanların kararlılığını ve Rasûlullah (s.a.s.)’e bağlılıklarını gösteren bu bîatın Mekkeliler üzerindeki etkisi büyük oldu. Derhal Hz. Osman’ı serbest bıraktılar ve Hz. Peygamber (s.a.s.)’le barış yapmak üzere Amr oğlu Süheyl başkanlığında bir hey’et gönderdiler.”
SAHİB’ÜZ ZAMÂN
Gönlümün bey’atlısı
Ruhumun kanatlısı
Ezelî sözüm ‘belâ’m
Rûhdur aşık rûhuna
.“Canım yoluna
Harcına kanım”
Ezâ edenler bilsin
Bilenmekte SEYF-İ AŞK
Bilenmekte ZÜLFİKÂR
Bilenmekte SEYFULLAH
Bilenmekte an be an
Bilenmekte intikâm
Şedîd olur intikâm
Sarsılır rûy-ı zemîn
IYD-I EKBER fezâda
IYD-I EKBER semâda
IYD-I EKBER zerrede
IYD-I EKBER kürede
Sen nirengi noktası
Sen mihenk taşımızsın
Sen yolumuz öncüsü
Sen Ümmetin Rehberi
Sen “Övülmüş” Müjdeci
Sen “demir”den “yürek”sin
Merdüm-i dîdemsin sen
Zübde-i âlemsin sen
“Sâhib’üz–Zamân” sın sen
Fâtih-i mekânsın sen
“Canım yoluna
Harcına kanım”
Ne çok bekledik seni
Ne çok özledik seni
Bildik seni Ey DİLDÂR
Bildik seni HÜKÜMDÂR
Ne Mutlu çağındayız
Asıl biz zindandayız
(Hasan Parmaksız -15 Mart 2012)
BÎAT – BEY’AT
(ﺑﻴﻌﺖ) i. (Ar. bey‘at) Bir hükümdârın, büyük bir kimsenin hâkimiyetini, hüküm ve yetki sâhibi olduğunu tasdik edip ona tâbi olmayı kabul etme ve bunun için yapılan merasim.
ѻ Bîat etmek (eylemek): Bir kimsenin hâkimiyetini tanıyıp ona uymak.
BELÂ :
(ﺑﻠﻰ) ünl. (Ar. belā) Evet, peki, hay hay [Farsçalaşmış şekli olan BELÎ daha çok kullanılmıştır. Bk. BELÎ]: Ervâh-ı ezelde evvelki safta / Elest hitâbında ben belâ dedim (Dertli). Ser-i aşkatahammül edemez her bir dil / Meğer ol dil ki ezelde dedi belâya “belâ” (İsmâil Hakkı Bursevî). Titremeden eli dizi / Aştı yokuşları düzü/ Elest içre belâ sözü / Vermişti Hakk’a yürüdü (Niyâzi Gençosmanoğlu).
Hasan PARMAKSIZ
Kaynak: Mirgun.com/2017/04/19/dikkat-geri-sayim-basladi-basyucelik-mehdi-devletine-kosar-adim/