15 TEMMUZ AFİŞLERİ ÇUVAL FOTOĞRAFLARININ DEVAMI GİBİ
.
15 TEMMUZ AFİŞLERİ ÇUVAL FOTOĞRAFLARININ DEVAMI GİBİ
Mehmet KARATEPE
Bundan 10 gün evvel Çuval Hadisesinin 14. senesiydi. Hatta ADIMLAR’da “Unutmadık, Unutturmayacağız” vurgulu haberi de yayınlandı. Bilindiği gibi 04 Temmuz 2003 tarihinde Süleymaniye’de nöbet tutan Türk askerleri, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın “evlerine sağ salim dönmesi için” dua ettiği Amerikanlı işgalci teröristler tarafından rehin alınmış, çekilen fotoğraflar da basına servis edilmişti. Saldırının esas amacı rehin alınan 12 asker değil, çekilen bu fotoğraflar üstünden büsbütün Türk Milletini demoralize etmek, onun onurunu ayaklar altına almaktı. Türk ordusunun binlerce senelik tarihinde maruz kaldığı en büyük aşağılamaydı bu.
Dönemin Başbakanı Erdoğan ise koltuğunu ordunun tasfiyesine borçluymuş gibi davranmış, göstermelik bir tepkiye dahi yanaşmamış, “nota verecek misiniz” diye soran gazetecileri; “ne notası, müzik notası mı?” diye yarı alaycı bir dille azarlamıştı.
Sonrası malûm… Erdoğan’ın “ben bu davanın savcısıyım” diyerek sonuna kadar içinde yer aldığı Ergenekon Operasyonlarında TSK’nın başına, şimdinin aranan “hain Fetöcüsü” o dönemin “kahraman savcısı(!)” Zekeriya Öz eliyle geçirilen ikinci bir çuval… Erdoğan ise bu ikinci çuvaldan duyduğu memnuniyeti göstermek için ona makam arabasını ikram ediyordu.
O günlerde bu operasyonlara karşı çıkan ve bütün bunları “Fetullah Gülen eliyle Amerikan saldırısı” olarak işaretleyenleri ihbar etmek için, dönemin savcısı Zekeriya Öz’ün kapısında nöbet tutanları da hatırlamakta yarar var.Bu türzihniyetlerin, şimdilerde “Fetö karşıtlığı” üstünden iktidar şakşakçılığı yapmaları ne kadar inandırıcı; siz karar verin. İsimler değil, zihniyet üzerindeyiz.
Fakat Türk Silahlı Kuvvetlerinin şahsında Türk Milletine yönelik vurulan en ağır darbe bunlar değildi. Kozmik Oda saldırısı içlerinde en ağırı oldu. Türk Milletinin bütün mahrem güvenlik planlarının ve bir seferberlik durumunda izleyeceği yol haritalarının saklı olduğu bu en gizli “odasına” dalan çete tarafından, bu en gizli sırların yabancı istihbaratlara servis edildiğini şimdi “Fetö iddianamelerinde” okuyoruz. Oysa Kozmik Oda’ya girilmesi vatan hainliği idi ve bu tür suçlarda zaman aşımı yoktur. O gün bu operasyonu destekleyen, alkışlayan, altında imzası olan herkesin yargılanması gerekir. İnşallah günün birinde yargılanacaktır da.
Türk ordusunun başına çuval üstüne çuval geçirilir, dönemin Genel Kurmay Başkanı “silahlı terör örgütünün” başı olmakla suçlanır ve böylece TSK bizzat sözde Türk Mahkemeleri eliyle “terör örgütü” kabul edilirken, Amerika ve ortakları, PKK ve benzerleri bayram ediyordu. Ve tabii bütün bu operasyonların içinde bir beraber olan AKP ve Fetullah Gülen’de.
15 Temmuz 2016’da TSK’nın kafasına son büyük çuval geçirildi. Tavşan ya da tazı rollerinin değişmesi fark etmiyor; hadisenin aktörleri arasında yine aynı isim ve çevreler var. İnanmayan, 15 Temmuz için hazırlanan ve bir Amerikan filminden aparılarak montaj yoluyla Türk askerlerini aşağılayan afişlere baksın.
Bu afişleri sadece muhalefet olsun diye gündeme getirmiyoruz. Akp’ye oy veren-vermeyen milletimizin tamamı bu afişlere tepki göstermeli. Şu an tüm dünyada takip edilen bu afişlere bakan Türkiye düşmanları ne düşünür sizce? Kendi ordusunu bilerek veya bilmeyerek aşağılayan bir ülke düşmanlar tarafından işgal edilmek için fırsat kollanır; bu manzara karşısında her karış toprağında gözü olan düşmanın işgal iştihası artar. Bundan dolayı bu ve benzeri meseleler o partinin veya bu partinin sorunu değil tüm ülkenin sorunudur.
Fetullah ve çetesine ait tek fotoğraf yok. Adil Öksüz yok. Amerika ve İsrail yeni bir seçime kadar AKP’nin “dost” ve “müttefiki” olduğu için onları geçiyorum. Olan ne? Çuval hadisesi kadar rencide edici görüntüler… “15 Temmuz hadisesi, 2003 çuval operasyonunun devamıdır!” diye düşünmemek mümkün mü? Demek ki, “Üst Akıl” diye mırın kırın ettikleri nesne “tavşana kaç, tazıya tut” oynatmış. Şu afişlerden çıkan anlam budur. Her şeyden önce bu durum Halil KANTARCI başta olmak üzere 15 Temmuz’un tüm şehitlerine saygısızlıktır.
Sosyal medyada rastladığım şu yorum en hoşuma gideni:
-“DÜNYANIN HİÇ BİR ÜLKESİ, ASKERİNİN, AĞLARKEN, KORKARKEN, ELLERİ HAVADA TESLİM OLMUŞ RESMİNİ ÜLKENİN HER YERİNE AFİŞLEYİP ASMAZ!”
Düşünün ki, Diyarbakır ve Şırnak sokaklarında bu afişler asılı ve askerlerimiz onların önünden geçerek operasyona çıkıyorlar. Rezilliğin bini bir para…
Bu afişlerin basit bir “yanlışlık” ve “düşüncesizlik” olduğunu düşünmek istiyor insan ama, TSK’nın tasfiye emrini veren BOP merkezli bir saldırının devamı olabileceği ihtimali ise daha ağır basıyor.. Askerin başına kim çuval geçirdiyse, kozmik odaya girilmesi emrini hangi güç verdiyse, Genelkurmay Başkanı için “Terör Örgütü Liderliği” ithamıyla dava açılmasını ve zımnen TSK’nın Terör Örgütü kabul edilmesini kim planladıysa, bu afişleri de onlar hazırlatmıştır. O günlerde tüm bunlar olurken tepki verilmedi, tüm millet olarak bari bu afişlere tepki verelim. Eğer bir yanlışlık eseri olarak hazırlanmamışsa bu afişler, yani şuurlu bir tercihse, bu demektir ki önümüzdeki günler çok sıcak geçecek.
Unutmayın: Tavşanın da, tazının da sahibi aynı. TSK’ya düşen vazife, başındaki çuvalı çıkarmaktır.
13 Temmuz 2017